Özel Sektörde sendikalaşmayı zorunlu hale getirecek olan yasa tasarısı, meclis gündemine getiriliyormuş.
İnanın bu son günlerde duyduğum en güzel haber.
Yasaların, çıkarlar uğruna keyfi olarak kullanıldığı, “hukuk devleti” olmayı başaramamış bir ülkede ne derece uygulanır bilemem ama yine de, emek ve emekçiye değer verme adına çıkarılmalı.
Herkesin, kendi hak ve özgürlüklerini koruyabileceği bir yasal dayanağı olmalı.
O anlamda bu yasayı çıkarmak için uğraşan ve emek koyan herkesi kutlarım.
Ancak, asıl bundan sonraki görev var olan sendikalara ve çalışanlara düşüyor.
Yeni çıkacak yasanın hayat bulabilmesi ve gerçekten çalışanları koruyabilmesi için, şu an var olan sendikaların, misyonlarını hatırlayarak, kaybettikleri prestijlerini geri kazanmaları gerek.
Aslında çıkacak olan bu yasa aynı zamanda var olan sendikalar için de bir şanstır.
Eğer doğru politika üretmeyi başarabilirlerse, hem sendikacılığı yeniden canlandırıp, sendikaları eski itibarına kavuşturabilirler hem de, özel sektör çalışanlarını yüreklendirmenin yanında kendi güçlerine güç katabilirler.
Örneğin, “iş kolu sendikacılığı” ile, bir çok özel sektör çalışanını bünyelerine alabilecekleri gibi, özel sektör çalışanlarının kuracağı sendikalarla federasyon kurma yönüne gidip, güç birliği de yapabilirler.
Ancak tabi ki; bunu yapabilmeleri için, siyasi kimliğe bürünme anlayışlarından vaz geçmeleri gerekiyor.
Aksi taktirde, daha da hantal bir yapıya ulaşılır.
O yüzden, önemli olan niyettir.
Gerçekten niyet, çalışanın, emeğin ve emekçinin temsilcisi olmaksa ve bunları korumaksa, o zaman güçlenerek, sendikaları etkin hale getirmek şart.
Zaten çıkacak bu yasanın hayat bulması için başka yol da yok.
Çünkü, ülkenin en büyük sendikaları bile pasif hale getirilmişse, hiçbir güvencesi olmayan ve dağınık yapısından dolayı örgütlenmede zorluklar yaşanacak olan özel sektör çalışanları nasıl sendikalaşsın ve nasıl güçlü bir hak arayışı içerisine girsin.
Dünyanın en mükemmel hazırlanmış yasası bile, pratikte uygulanmadıktan ve bir hukuk devleti içerisinde yer almadıktan sonra işe yaramaz.
İşe yarayabilmesi için, pratikte uygulanır olması ve denetlenmesi lazım.
Bu yasanın da uygulanabilir olması için, özel sektör çalışanını yüreklendirmek gerekir.
Bu da ancak, çalışanın kendisini güvende ya da güçlü hissetmesiyle olur.
Bunu pratikte sağlayacak olanlar da var olan sendikalardır.
Umarım üzerlerine düşeni yaparlar ve hem kendileri için hem de özel sektör çalışanları için, bu tarihi fırsatı kaçırmazlar.
Zira, tüm kamunun, özelin tekeline terk edilmeye çalışıldığı bu günlerde, en çok örgütlenmeye ihtiyacımız var.
Kaldı ki, bu yasanın hayat bulması, aynı zamanda sendikacılığın var oluş ile yok oluş arasında vereceği en büyük sınav.
Ya kamusuyla, özeliyle, örgütlülüğün gücüne inanıp var olacaklar, ya da, başlayan yok oluş sürecinde sendikacılığı tarihe gömecekler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.