Dr. Nalbantoğlu Hastanesinde, kalp ameliyatlarında perfüzyonist olarak çalışan bir personel, 2013 yılında bir suç işlemiş ve cinayetten yargılanarak 4 yıl hapse mahkum edilip hapse gönderilmiş.
Tabi ki bu kişi işlediği suçtan dolayı Kamudaki görevinden de alınmış.
Böylece hastanede bu konuda görev yapan sadece 2 kişi kalmış.
Bu iki kişiden birisi de sağlık sorunu yaşamaya başlayınca tüm yük, tek personelin omuzlarına yüklenmiş ve sıkıntılar yaşanmaya başlanmış.
Zira girdiği ameliyatlar 8 ile 16 saat sürebiliyormuş.
Böyle bir durumda bırakın yorgunluğu, insan işine konsantre kalmayı
başaramaz, yaptığı işin kalitesi düşer.
Nitekim bu personel de dayanamayıp,, yetkililere bu işi tek başına yürütemeyeceğine, başka personellere daha ihtiyaç duyulduğuna dair onlarca dilekçe yazmış.
Tabi ki bu konuda yetkililere dilekçe yazan sadece ilgili personel değilmiş, bu konuda başhekimliğe verilen onlarca hasta yakınlarının dilekçelerinin yanında,
Kardiovaskuler (Kalp Damar) cerrahlarının da ,tek perfüzyonist ile çalışmanın yaratacağı sorunlardan bahsettiği onlarca dilekçesi varmış.
Ancak ne yazık ki, bu dilekçeler dikkate alınmadığı gibi, sorunun çözümüne ilişkin de herhangi bir adım atılmamış.
Ta ki, çiçeği burnunda yeni başhekim Dr. Bülent Dizdarlı, göreve başlayana kadar.
Sn. Dizdarlı’da , hastanenin başhekimi olarak yeni bir eleman yetiştirilene kadar, hapse düşen eski personelin, ihtiyaç duyulması halinde, ameliyatlar sırasında hastaneye getirilmesinin çözüm olacağını düşünmüş ve bu konuyu, sağlık bakanına iletmiş.
Sağlık bakanı da, İçişleri bakanı ile birlikte, ilgili şahsın, ihtiyaç duyulan ameliyatlarda gardiyan nezaretinde hastaneye getirilip, ameliyat sonrasında ise yine gardiyan nezaretinde hapishaneye götürülmesine ancak yaptığı işten dolayı mahkuma herhangi bir ücret ödenmemesine karar vermiş.
Öncelikle Sn. Dizdarlı’yı hem duyarlılığından hem de sorun çözmeye gösterdiği çabadan dolayı kutluyorum.
Zaten bu güne kadar taktirle söz ettiğim bir hekimdi ve yeni görevini de aynı başarıyı göstereceğine hiç şüphem yok.
Ancak bulunan bu çözüm doğru bir yöntem mi, ondan çok emin değilim.
2013 yılında bu olay meydana geldiğinde dönemin sağlık bakanı ve yine o dönemde Dr Nalbantoğlu hastanesinde başhekimlik yapan hekim neden önlem alıp eleman takviyesi yapmadı?
Madem ki bir hemşire 6 ay gibi bir sürede perfüzyonist olarak yetiştirilebiliyor, bu güne kadar neden yetiştirilmedi?
Hadi diyelim geçmişte yapılmadı, şimdi neden personel ya da hizmet alımı yapılmıyor da böyle bir yönteme baş vuruluyor? alınmıyor
Neden bir hastane başhekimi ya da okul müdürü v.s çaresiz bırakılarak çözüm üretilmeye mecbur ediliyor?
Çözüm bulması gerekenler Devlet kurumlarının idarecileri mi yoksa siyasi ERK mi?
“Sakın kimse bana eleman ya da personel alımı için para yok” deyip, en azından Mercedesler konusunu baştan açtırmasın.
Gerekmediği halde siyasi çıkar adına personel almaya, dedesi ve babası mevkii sahibidir diye gerekmeyen alana öğretmen atamaya para var da, bir perfüzyonist almaya mı para yok ?
Eğer KKTC’de yetişmiş eleman yoksa dışardan getirsinler.
Hiç gereği yokken, adada yetişmiş eleman dururken Türkiye’den, öğretmen, din görevlisi v.s getiriyorlar da, yurtlara Türkiye’den imam atanmasına izin veriyorlar da bir perfüzyonist mi getiremiyorlar?
İnsan hayatından daha mı önemli bunlar?
Kaldı ki, bu kişi yaptığı işte yetersiz olmuş ya da hata yapmayı kaldırmayacak bir konuda hata yapmış ve bu hatası, insan hayatına mal olmuş, böyle bir kişinin tekrar aynı işi yapması ne kadar doğru?
Elbette ki, hatalar insanlara mahsustur ancak insan hayatı hata kaldırmaz, binde bir ihtimal varsa bile önlem alınmalı ya da bu hatanın olma olasılığına izin verilmemeli.
Hem bu kişi yaptığı yanlışla, bir değil iki kişinin ölümüne sebep olmuş.
Şimdi hapishane bu kişiyi ıslah mı etti?
Diğer yandan, devletin bir kurumu bu işi yapmasını engellerken başka bir kurumu aynı işi yapmasına izin vermemeli diye düşünüyorum.
Ha kişi başka bir suçtan dolayı suçlu bulunur ama yaptığı işte de ona ihtiyaç vardır o zaman tamam ama yaptığı işte kusurlu bulunmuşsa aynı işi yaptırmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Adam cerrahtır ve hırsızlıktan hüküm giymiştir tamam.
O insanı gerekli ameliyatlarda kullan ama hırsızlık yapmış birisini, bir bankanın veznesinde tekrar kullanmak gibi bir şey bu karar.
O yüzden Sn. Dizdarlı’nın gösterdiği çabaya rağmen affına sığınarak bu kararı onaylamıyorum.
Zira bu kararı onaylamak, yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmemesini normalleştirmektir.
Çaresiz bırakılan idarecileri, kendi çözümlerini üretmeye zorlamaktır.
Sağlık sorunlarını sıradanlaştırmaktır.
Çaresizlikten kötünün iyisini seçmeyi meşrulaştırmaktır.
O yüzden onaylamıyorum.
Sağlık bakanı derhal bu soruna doğru çözüm üretmeli ve gerekli personel alımını yapmalı.
İnsan hayatını korumak ve sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesini sağlamak Sağlık Bakanlığının var oluş sebebidir.
Bunları yerine getirmeyecekse, böyle bir bakanlığa ne gerek var o zaman?
Eğer ki sorunları hastane başhekimleri çözecekse, bakanlık kapatılsın, oraya harcanan parayla , sağlık alanının tüm eksikleri giderilir zaten.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.