İnsanoğlu, hangi işi yapıyor olursa olsun, öncelikle temiz yürekli olmalı.
Göğsünde sadece vücuda kan pompalayan bir organ değil, mert bir yürek taşımalı.
Gönül gözü açık olmalı mesela.
Yaptığı işi, iliklerine kadar hissetmeli.
Kalbi sevgi, kafası da bilgi ile dolu olmalı ki, başarılı olabilsin.
Ancak, sevgide seçici olmamalı.
Kalbinde taşıdığı sevgi koşulsuz olmalı.
Hayvanları sadece besin , ağaçları da yakacak ihtiyacını giderdiği için sevmemeli
Hele ki, millete vekalet ediyorsa, vekilliği de koltuktan ibaret görmemeli.
Ne geldiği yeri ne de geliş amacını unutmamalı.
Zeki Çeler gibi olmalı mesela.
İnsan haklarına duyduğu saygının aynısını, tüm canlıların hakları için de duymalı.
Eğitime, çocuklara ve gençlere sahip çıkmalı.
Gençliği satılan bir milletin geleceğinin de olmayacağını idrak edebilmeli.
Kendi nesillerini kendileri, kendi ülke şartlarına göre yetiştiren toplumların, refah düzeyinin de, mutluluklarının da, huzurlarının da , her geçen gün başarı ile artacağını bilmeli millete vekalet eden biri.
Bir anne, bir baba gibi sahiplenmeli ülkesinin çocuklarını ve gençlerini.
Zorluklarla karşılaşsa da sırf çıkarı uğruna, “alın çocuklarımı da, gençlerimi de tepe tepe kullanın, yeter ki benim keyfim yerinde olsun” dememeli mesela.
Çocuklarının, dilinin, dininin, kültürünün kendisine yabancılaştırılmasına izin vermemeli.
Dedim ya, yaptığı işi de, temsil ettiği ülkenin insanından, hayvanına tüm canlılarını da sevmeli.
Onların refahı için uğraşmalı.
Temsil ettiği gençliğe, parlak bir gelecek bırakmalı.
Bırakamasa da, kurtuluşu gençliğinin geleceğini satmada aramamalı.
Zeki Çeler gibi yüreğindeki inancı ve doğruluğu hissettirebilmeli karşısındakine.
Hissettirebilmeli ki, gençler duydukları güvenle Sevgili Zeki’nin arkasından sel olup aktığı gibi gitmeli peşinden.
Yani öyle, meclise kadar gelen onca gence rağmen, onca gencin, “Biz koordinasyon ofisi istemiyoruz” demesine rağmen, “gençliğe hizmet edecek” diyerek gençliğin geleceğini, yabancı ellere teslim etmemeli.
O yüzden bir yıl boyunca meclise gelmeden maaş almayı içine sindiren, meclisin çalışma saatlerinde bile çoğu mecliste bulunmayan, oylama esnasında daha kanun maddesinin okunması bitmeden elini kaldırıp indiren ama iş TC’den gelen yasalara gelince gece yarısı bile mecliste olan, dün gece de gençlerin geleceğini ipotek altına alan , millete vekalet etmedikleri, millete rağmen yasa onaylamalarından belli olan bu 27 vekile sormak istiyorum;
Gençliğin hizmetini ret ettiği bu “koordinasyon ofisi” kime hizmet edecek?
Kutup kutup böldüğünüz ve sizle bile koordinasyonu yok olmuş gençliğe mi?
Peki kim yapacak bu koordineyi?
Bu ülkenin gençlerini Rum yönetimindeki gençlerle bile eşit görmeyip,
Rum gençlerle “milli maçlar” yapıp, her organizasyonda Rum tarafını adanın tek hakimi olarak görenler mi gençlerin koordinasyonunu sağlayacak?
Bu gençliği “Besleme” olarak görenler mi, bu gençliğe hizmet sunacak?
Yoksa itaatı öğretip, kendi ifadesiyle “beslemek için verdiklerinin karşılığını mı alacak?
Peki ya alıp götürdüklerinin karşılığı?
Onlar ne olacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.