• BIST 9672.75
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 14 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 14 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 10 °C

Hodri meydan!!!

Ayşegül Garabli

Sanırım 2005 yılıydı. Mali Protokol için, Sendikalarla, Maliye Bakanlığı arasında yine olaylı görüşmeler vardı. Her zaman olduğu gibi, Hayat Pahalılığı (HP) doğru açıklanmamıştı. Yanılmıyorsam sendikalar, çalışanların %25lik bir kaybı olduğunu savunuyorlardı. Hükümet ise, Hayat pahalılığından dolayı %6  gibi bir artış öngörüyordu ve bunun %3 lük kısmının vergi dilimleri ile düzenleneceğini, kalan kısmın da, 6 ay sonra maaşlara yansıtılabileceğini söylüyordu. Sendikalar, Hayat Pahalılığından dolayı yapılması gereken artışın bile %6 değil, %7 olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla, masada bir uzlaşı olmadı. Bunun üzerine, iki öğretmen sendikası grev açıkladı. Grev açıklamasının hemen ardından, CTP’nin dıştan atadığı dönemin Maliye Bakanı Ahmet Uzun, çıkarak kamuoyuna “Öğretmenlerle %1 lik bir fark için anlaşamadık.” “öğretmenlere bu parayı verelim de Lefkoşa-Güzelyurt yolu yarım mı kalsın” gibi talihsiz bir açıklamada bulundu. Tabi ki, bazı gazeteler de, hemen bu açıklamayı manşetlerine taşıyıp, günlerce bunun üzerinden öğretmenlere “ver yansın” ettiler. Öğretmenlerin, ne “paragözlüğü” kaldı, ne de “bencilliği”. Ama gazeteciler de dahil, kimse sorgulamadı, Lefkoşa- Güzelyurt yolunun, öğretmen maaşının %1’i ile mi tamamlanacağını. Ya da, gerçekten greve çıkma nedeninin %1 mi olduğunu. Sorgulamadılar, çünkü konu kamu çalışanlarının maaşları, hele ki, öğretmen hakları olunca, ne hikmetse, Yeni Düzen ve Volkan gibi iki zıt (!) anlayıştaki gazete bile hem fikir olup, aynı yayını yapabiliyor. Kamu Çalışanları, özellikle de öğretmenler hakkında, toplumda olumsuz algı yaratma konusunda, üstlerine yoktur zaten. Oysa ki, konu % 1 değildi ama diyelim ki konu oydu; o % 1 bile tüm toplumu ilgilendiren bir konuydu. Kamu çalışanına yapılacak artış, toplumdaki her bir bireye yansıyacaktı. Ama toplum, yaratılan algıyla, kendisine yansıyacak bu durumu red etti. Şimdi, durup dururken bunları neden bu gün yazdığımı düşünüyorsunuzdur. Yazdım çünkü bu düzen hiç değişmedi. Hep aynı yöntem devam ediyor. Hatırlayınız lütfen, geçen aylarda, maaşları üzerinden KIB-TEK çalışanları ile ilgili de böyle bir algı operasyonu başlatılmadı mı? KIB-TEK’in, siyasi anlamda kötü yönetilmesinin tüm faturası, çalışanlarına çıkarılmadı mı? Çalışanların maaşları abartılı bir şekilde yazılıp çizilerek, siyasi rüşvet olarak kullanılan ve bir çok yerden tahsil edilemeyen elektrik paraları gizlenmeye çalışılmadı mı? Yöntem aynı yöntem. Sanki de 673 KIB-TEK çalışanının maaşı koca bir kurumu batıracaktı. 673 kişi, milletvekili maaşı çekseydi bile bir şey olmazdı. Tek bir otelden bile ödenmeyen elektrik paraları tahsil edilse, bu maaşları hayda hayda karşılardı. Ama amaç, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti. Günah keçisi bulmaktı. Ama bu sefer tutmadı. Çünkü, Elektrik çalışanları sendikası, “673 kişi ile, maaşlarımızdan kesinti yapılmasına hazırız” dedi. Yeter ki, siyasiler ellerini, yakamızdan çeksin, biz bu kurumu gül gibi idare ederiz dediler. Özerklik konusunda, verilen sözlerin ve atılan imzaların gereğinin yapılmasını istediler. Kısacası, “Hodri Meydan” dediler. Peki nerde o, çok duyarlı gazeteler ve köşe yazarları. Nerde o çalışanların maaşlarını abartılı yazıp, kınayan gazeteciler(!) Amaçları gerçekten bu kurumun kurtulmasıydıysa, Hodri Meydan!!!!  

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları