• BIST 9031.82
  • Altın 2930.557
  • Dolar 34.467
  • Euro 36.2883
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 10 °C

HP Genel Başkanı Kudret Özersay: Ülke Yararına Bir Mutabakat Hükümetini Saner Kendisi İstemedi

HP Genel Başkanı Kudret Özersay: Ülke Yararına Bir Mutabakat Hükümetini Saner Kendisi İstemedi
HP Genel Başkanı Kudret Özersay: Ülke Yararına Bir Mutabakat Hükümetini Saner Kendisi İstemedi

“ÜLKE YARARINA BİR MUTABAKAT HÜKÜMETİNİ SANER KENDİSİ İSTEMEDİ”
 
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Başbakan Ersan Saner’in muhalefet partilerine ilişkin kullandığı “Uzaktan gazel okumak kolay. Hükümette olmak istemediler” ifadesine cevaben “Memleketin hayrına olacak bir hükümette yer almayı sayın Saner kendisi istemedi, biz Halkın Partisi olarak kendilerine iki hükümet önerisinde bulunduk, ‘Gelin UBP, CTP ve Halkın Partisi üçlü geniş tabanlı bir toplumsal mutabakat hükümeti kuralım’ dedik ama Sayın Saner kolayı seçerek, başka partilerden milletvekili kopararak ya da dışarıdan destek alarak bir yamalı bohça hükümeti kurmayı tercih etti” ifadelerini kullandı. 
 
“KOLAYI SEÇİP BÖYLE BİR HÜKÜMET KURUP ÜLKEYİ HÜKÜMETSİZ BIRAKTI”
 
BRT’de Baykan Gürses tarafından sunulan programa katılarak soruları yanıtlayan Özersay, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Biz Sayın Saner’e, bu memleket için en doğru olacak hükümeti yani geniş tabanlı toplumsal mutabakat hükümetini önerdik, ‘Hükümette yer almak istemiyoruz’ demedik. ‘Üçlü ve geniş tabanlı bir toplumsal mutabakat hükümeti olsun’ dedik. ‘UBP, CTP ve HP üçlü hükümetini kuralım ki meclisin toplanamaması gibi bir sorun olmasın, yasalar olması gerektiği gibi geçsin. Salgın ve ekonomik kriz var, birlikte yönetelim’ önerisinde bulunduk. Şu anki koalisyonun adı her ne kadar üçlüyse de 6’lı 7’li bir koalisyona dönüştü. Memleketin faydasına olabilecek bir hükümet formülünü bizzat Sayın Saner’in kendisi kabul etmeyip böyle bir yola girdi. O dönemde Halkın Partisi olarak başka bir seçenek daha ortaya koyduk. Dedik ki ‘Biz daha önce UBP’yle bir koalisyon kurduk ve bazı sıkıntılar yaşadık. O sıkıntıların tekrarını yaşamak istemiyoruz. Gelin nelerde değişiklik yaparak bir seçim hükümeti kurabileceğimizi konuşalım’ dedik ama Ersan Saner’den ‘Aynen devam edelim’ tavrı gördük. Onca yaşanan şeyden sonra aynen devam etmek bizim açımızdan mümkün değildi. Böylece iki seçeneği de Sayın Saner reddetti ve heba etti. Sayın Saner kolayı seçerek, başka partilerden milletvekili kopararak ya da dışarıdan destek alarak bir yamalı bohça hükümeti kurmayı tercih etti. Her ne kadar bunun kolay bir yol olduğunu düşünse de bu yolu seçerek ülkeyi hükümetsiz bıraktı.”
 
“HÜKÜMET KURULUŞUNDA ALDIĞI GÜVENOYU DESTEĞİNİ KORUYAMADI, ARTIK MECLİS DESTEĞİNE SAHİP BİR HÜKÜMET YOKTUR”
 
Azınlık hükümetinin güvenoyu almasının ardından Meclis Başkanı seçiminde yaşananlar, Meclis’in açılamaması, kendi yasalarını geçirememe hallerine bakıldığında bu hükümetin aldığı güvenoyunu muhafaza edemediğinin ortaya çıktığını anlatan HP lideri, koalisyon ortaklarından YDP’nin ikiye bölündüğünü, DP’nin içinde farklı sıkıntılar yaşadığını, Serdar Denktaş’ın durumunun net olmadığını söyleyerek bunun hükümetin kuruluşta aldığı güvenoyunu muhafaza edemediğinin göstergesi olduğunun altını çizdi. Hükümetin meşruiyetini kaybettiğini söyleyen Kudret Özersay, ülkeye seçime götürecek olan hükümetin mevcut hükümet olmayacağını ifade etti: “Hükümet ruhunu teslim edeli çok olmuştur. Ne zaman defnedileceğidir konuşulan. Gerçek anlamda bir seçim hükümeti gerekliliktir. Bu hükümetle seçime gidilemez. Halkın iradesinin güncellenmesi gerekir, meclise artık yansımıyor. Geciktirmeden artık seçim yapılmalıdır. Eğer gerekirse de Halkın Partisi halkın menfaatinin gerektirdiği şekilde davranacaktır. Görevden, sorumluluktan kaçmayız.”
 
“ÖZEL SEKTÖRDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN İNSANLARIN OY HAKKI BULUNMADIĞI İÇİN GEREKEN ÖNEM VERİLMEDİ”
 
HP Genel Başkanı, sağlık ve ekonomik anlamda ülkede ciddi bir sıkıntı yaşandığını söyledi. Dar gelirli vatandaşların alım gücünün daha da düştüğü bir dönem yaşandığına işaret eden Özersay, “Asgari ücret hala daha belirlenmedi. Hükümet sigorta prim desteğini devam ettirmeli. Biz hükümetteyken aldığımız bu destek kararının olumlu etkisi olmuştu. Şu anda hükümet bunu devam ettirmeyerek zamları ve pahalılığı tetikliyor. Asgari ücreti belirlemedeki gecikme zaten dar gelirli özel sektör çalışanlarını mağdur ediyor. Okullar açıldı. Özel sektörde asgari ücretle çalışan binlerce kişinin okula başlayan çocuklarının masrafları var, bunu düşünmek gerekirdi. Özel sektörde asgari ücretle çalışan bu insanların çoğu vatandaş olmadığı ve oy hakkı bulunmadığı için gereken önem verilmedi ve geciktirildi diye düşünüyoruz. İhtiyaç bu sorunları geciktirmeden gidermektir.”
 
 “KIBTEK İÇİN ÇIKIŞ YOLU, KEYFİ ALIMA SON VERİP İHALEYLE TEMİZ YAKIT ALMAKTIR”
 
Diğer bir önemli konunun hepimizin sağlığını ilgilendiren elektrik meselesi olduğunu aktaran Özersay, meselenin şu anda çok riskli bir noktaya doğru gittiğini belirtti. Özersay şöyle konuştu: “Kendilerine önerilerimizi söyledik, fikir ortaya koyduk. Daha önce nasıl yaptığımızı anlattık ancak bu konuda bir vurdumduymazlık söz konusu. Vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Konuyu ve durumu sadece Ekonomi ve Enerji 
Bakanı Erhan Arıklı’yla bağlantılı görmek bize göre doğru değildir. 
 
“ELEKTRİKLE İLGİLİ YAŞANANLAR SADECE BİR BAKANIN DEĞİL, HÜKÜMETİN SORUNU VE SORUMLULUĞUDUR”
 
Başbakan tüm Bakanlar Kurulu’ndan sorumludur. Sayın Ersan Saner’in ‘Elektriğin doğrudan alınmasından ve bu durumun ortaya çıkmasından üzüntü duyuyorum’ şeklinde bir açıklaması var. Bir başbakan açısından üzüntü duymak yeterli olur mu? Elektrikle ilgili yaşadığımız sıkıntılar hükümetin sorunudur, sorumluluğudur. Başta evet Bakan olarak Erhan Arıklı’nın sorunudur ama sadece ona indirgenemez. Hükümetin büyük ortağı olan UBP’nin elini yıkayıp bu durumdan kendini çıkarması mümkün değildir. Diğer yandan Sayın Arıklı’nın yaptığı açıklamalar üslup olarak da kabul edilebilir değildir, seviye açısından sıkıntılıdır. Bu ülkede bir ihale yasası vardır ve yakıt alımlarının yasaya uygun ihaleyle alınması gerekir ancak neredeyse tamamı doğrudan alındı. Bu da şaibe riskini ortaya çıkarıyor ve soru işaretleri yaratıyor. Bu yakıtın kirli olduğunu bilim insanları söylüyor ve devam eden mahkeme süreci içinde KIBTEK adına mahkemede beyan veren ilgili müdürün yakıtın kirliliğine ilişkin açıklamaları var. Yakıtın kirliliği hava kirliliğine yol açtığı için vatandaş bilerek zehirlenmiş oluyor. Üstelik KIBTEK’in yeni yönetimi yaptığı tahlil sonucunu da açıklamıyor ve neden gizlediği de aşikar. Yakıt kirli olduğu için dün itibariyle Teknecik’te pek çok cihaz arıza yapmaya başladığı için parçalarının değiştirildiği bilgisini aldık. Bize göre çıkış yolu keyfi alıma son vermek ve ihaleyle temiz yakıt almaktır. Yakıtın temizliği herkesin can güvenliğiyle doğrudan ilgilidir.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler