Ülkemizde en çok tüketilen içeceklerin başında gelen çayın genel vücut sağlığına sayısız faydası var. Üstelik bu faydaları bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış durumda… Peki çay tüketirken nelere dikkat edilmeli, hangi yanlışlardan kaçınılmalı? İşte İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk'in açıklamaları…
Neler içerir?
Çay birçok hastalığın önlenmesinde fayda sağlayan ve kuvvetli antioksidan olduğu bilinen polifenol ailesinden flavonoidleri içerir. Çayda bulunan en önemli flavonoid kateşinlerdir. Kateşinler içinde en önemlileri ise epigallokateşin-3-gallat (EGCG) ve epikateşin-3- gallat (ECG)'dır. Bu iki bileşiğin yüksek derecede antioksidan özelliği bulunmaktadır. Çayın içindeki diğer önemli unsur ise kafeindir. Kahve çekirdeğinde bol miktarda bulunan kafein, çay çeşitlerinde farklı miktarlarda bulunmaktadır. Beyaz ve yeşil çayda C ve K vitaminleri ve tein adı verilen beyindeki zihinsel süreçleri destekleyen bir aminoasit bulunmaktadır.
Üretim aşaması çok önemli
İşlenme süreci, yetiştiği yörenin iklim özellikleri, radyasyona maruz kalıp kalmadığına neden olan rakımı, toprağın türü, kimyasal gübre-tarım ilacı kullanılıp kullanılmaması ve sulama çayın kalitesini ve sağlığını belirler. Kahvede olduğu gibi çaya da hasat edilmeden önce bolca kimyasal gübre ve tarım ilacı uygulanmış olabilir. Kimyasal gübre çayın toksik etkileri olan ağır metallere maruz kalmasına yol açar. Tarım ilaçları da kanserojendir. Türkiye'de çay üretiminde tarım ilaçlarından daha çok kimyasal gübre kullanımı söz konusudur. Dolayısıyla mümkün olduğunca organik ve yerel olarak Türkiye'de üretilmiş çayların tüketilmesinde yarar vardır. Ayrıca, hasadı yapılan çayların muhafaza koşulları da son derece önemlidir. Menşei belli olmayan veya menşeine güvenilmeyecek olan çayların hangi koşullarda üretildiği, kimyasal gübre ve tarım ilaçlarına maruz kalıp kalmadıkları, içeriğinde domuz kanı gibi istenmeyen renklendirici unsurların bulunup bulunmadığı bilinemez.
Nasıl tüketilmeli?
Çayı demlerken veya demledikten sonra yüksek ısıya maruz bırakmamak gerekir. Uzun süre kaynatılan çaydaki tein ve tanenler zarar görebilir. Bu yüzden kanserojen etkisi olabilir. Özellikle dışarda tüketilenlerde acı bir tat varsa bu durum çayın taze olmadığını gösterir. Öte yandan ülkemizde çay çok sıcak tüketilmektedir. Özellikle Erzurum, Ardahan, Kars gibi yörelerde çok sıcak içilen çaylara bağlı olarak ortaya çıkan yemek borusu kanserleri yaygındır. Çaya rafine şeker ve diğer tatlandırıcılar eklenmemelidir. İlave edilecek tek şey limon suyu olabilir. Limon suyu hem çayın antioksidan gücünü artırır hem de asiditesini azaltarak daha sağlıklı bir içecek haline gelmesini sağlar. Yemek sırasında veya sonrasında hemen çay içmemek gerekir. Kansızlık sorunu olanların yemekten bir saat sonra açık, limonlu bir çay tercih etmeleri yararlı olur.
Bitki çaylarından farkı
Siyah, beyaz, yeşil ve oolong çayı ‘Camellia sinensis' olarak bilinen aynı bitkinin yapraklarından elde edilir. Bitki çayları ise çay bitkisi dışındaki herhangi bir bitkinin üzerine sıcak su dökülmesiyle hazırlanıp içilir. Bitki çaylarının kendilerine özgü tıbbi yararları olabilir fakat bu çaylar, çayı çay yapan polifenollerden yoksundur.
İşte faydaları
Kalbi ve damarları korur
Bilinçli tüketilen çay, damarların içini saran endotel hücrelerin fonksiyonlarını destekleyecek şekilde damarları açık tutup, kan akışını artırarak, damar sağlığını korur. Dolayısıyla kalp-damar hastalığı; Alzheimer ve Parkinson riskini azaltır. Bilimsel araştırmalara göre günde yalnızca bir fincan siyah veya yeşil çay içmek kalp krizi riskini azaltır. Çayın damarlar üzerindeki bu olumlu etkisi antioksidan kateşinlerden kaynaklanır. Japonya'da yapılan birçok çalışma çayın kötü kolesterolü (LDL), tansiyonu ve kan şekerini düşürebildiğini göstermektedir.
Diyabet ve kanser riskini azaltır
Çayda bulunan polifenoller pek çok kanser türüne karşı önleyici etki göstermektedir. Özellikle meme, cilt, prostat, ağız ve yumurtalık kanserlerine karşı yeşil çayın koruyucu etkisi olduğu bildirilmektedir. Dünya çapında kadınlara özgü en yaygın kanser türü olan meme kanserinin Asyalı kadınlarda, Avrupalı ve Amerikalı kadınlara göre çok daha düşük olmasının nedenlerinden biri yeşil çay tüketimidir. Çay içerdiği bileşenlerle kandaki glikoz seviyesini düşürerek diyabet riskini de azaltır. İçerdiği polifenoller ve kafein bazal metabolizmanın hızlanmasına, sempatik sinir sisteminin hızlanarak yağ yakılmasına neden olur. Çay bitkisi vücuda tek bir kalori eklemeden bunu yapabilen tek içecektir. Her gün düzenli çay içen kadınların osteoporoz riski azalır ve kemik yaşları daha gençtir. Çayda bulunan polifenollerin prebiyotik olarak etki ederek, bağırsak florasını desteklediği tespit edilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.