İnsanlar kuraklık durumlarını, bir bölgede baskın hale gelmek üzere uzun yıllar boyunca yavaş yavaş gelişen bir iklim olayı olarak görüyor. Ancak şiddetli yağışlarda veya aşırı sıcak hava dalgalarında olduğu gibi, bir bölgede aniden kuraklık da yaşanabiliyor. Güncel bir araştırma, ani kuraklıkların dünya çapında yükselişte olduğu ve insan faaliyetlerine bağlı iklim değişikliğinin etkisi altında ani kuraklık görme sıklıklarının artmasının beklendiği sonucuna varıyor.
Kuraklıklar genellikle uzun vadeli bir iklim tehlikesini teşkil ediyor. Zira sürekli yağış eksikliği, toprağı ve bitki örtüsünü kurutuyor, ardından nehir ve göllerdeki su seviyeleri düşüyor. Kuraklık, kötüye giderek geniş alanlara yayılabilirken, bu durum yıllarca sürebilir ve insanlar ve doğa açısından olumsuz sonuçlar bırakabiliyor. Bu bağlamda, Afrika Boynuzu’nda 6 mevsim yağış olmamasının, gıda güvensizliğine ve kitlesel göçe neden olduğu biliniyor.
Kuraklık, sadece birkaç hafta içinde hızla gelişebiliyor. Bu durum ‘ani kuraklık’ (Flash Drought) olarak adlandırılırken, uyarı vermeden aniden ortaya çıkması nedeniyle ani sellere benziyor. Böyle bir kuraklığa hazırlanmak veya bununla başa çıkmak için zaman olmaması, bu durumun etkilerinin şiddetli olmasına yol açıyor.
‘Ani kuraklık’ (Flash Drought) terimi nispeten yeni olmasına rağmen, 2000’li yılların başında ABD’de ortaya çıkan ani kuraklıklar, tüm dünyada farklı özelliklerle ortaya çıkıyor ve yerel halk tarafından iyi biliniyor. Bu bağlamda, 2012 yazında ABD’de yaşanan ani kuraklık, ülkenin çoğu yerinde bir ay içinde tarla ve meraların bozulmasına neden oldu ve başta tarım sektörü olmak üzere 30 milyar dolardan fazla kayba yol açtı.
Çoğu kuraklık durumda görüldüğü üzere, ani kuraklık anormal derecede düşük yağıştan kaynaklanıyor, ancak aynı zamanda yüksek sıcaklıklardan kaynaklanan aşırı buharlaşma ile de bağlantılı görülüyor. Dolayısıyla, gezegen ısındıkça ani kuraklıkların daha tehditkar ve yaygın hale gelmesi bekleniyor.
Science dergisinde birkaç hafta önce yayınlanan bir araştırma, ani kuraklıkların son 70 yılda arttığını gösteriyor. Araştırmanın yazarları, bu eğilimi insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlıyor. Bu durum, küresel ısınmaya oranla nispeten ılımlı bir şekilde artsa bile, gelecekte ani kuraklıkların daha sık ve daha hızlı hale gelmesi olasılığını artırıyor.
Araştırma, ani kuraklıkların, buharlaşmaya yetecek kadar suyun olduğu nemli bölgelerde daha sık meydana geldiğini doğruluyor. Düşük yağış, yüksek güneş radyasyonu, yüksek rüzgar hızı ve toprak veya bitki örtüsündeki yardımcı özellikler gibi koşullar altında, büyük miktarda su hızla buharlaşabiliyor.
Ani kuraklık, toprak nemini aşındırarak tarım ve ekosistemler gibi kendisine bağlı sektörleri hızla etkiliyor. Ani kuraklığın etkileri her bölgenin özelliklerine göre değişiklik gösteriyor zira bazı topraklar diğerlerinden daha hızlı kururken, bazı bölgeler ek sulama sağlayan bol su kaynaklarına sahip ayrıca bazı ürünlerde su ve ısı stresine daha dayanıklı oluyor. Ayrıca geçimini tarımdan sağlayan nüfusun yüzdesi de bölgeler arasında değişiklik gösteriyor. Ani kuraklığın başladığı kadar hızlı kaybolup olmayacağı veya uzun süreli, normal bir susuzluğa dönüşüp dönüşmeyeceği durumun nasıl ele alındığına dayanıyor.
Kuraklığın etkisi, meydana geldiği dönemlere ve mahsulün hangi büyüme aşamasına denk geldiğine göre değişiyor. Örneğin, birkaç günlük ani kuraklık, çiçeklenme veya tozlaşma aşamalarında meydana geldiğinde mahsul verimini büyük ölçüde etkileyebilirken, sonraki büyüme mevsiminde gerçekleşemesi bitki büyümesi ve meyve olgunlaşması için faydalı olabiliyor. Ayrıca, yağmur mevsiminin sonundaki ani kuraklık, toprak yeterli miktarda su depoladığında daha az zarar veriyor.
Ani kuraklığa karşı en savunmasız alanlar, özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde, genellikle daha savunmasız nüfuslara ve bu duruma uyum sağlamak için daha az finansal kaynağa sahip olan düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunuyor. Nemli tropik bölgelerde ani kuraklıklar mümkün olsa da, kurak bölgelerde ani kuraklık riski tropik bölgelere göre daha yüksek oluyor. Diğer yandan Arap dünyasında ani kuraklık artarken, Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin aşırı hava olayları raporunda endişe kaynağı olarak belirlediği alanların yüzde 74’ünden fazlasında, uzun süreli kuraklıklara kıyasla ani kuraklık oranının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Araştırma, ani kuraklıklardan en çok Güney Avustralya, Kuzey ve Doğu Asya, Sahra Çölü, Avrupa ve Güney Amerika’nın batı kıyısı gibi belirli bölgelerin etkilendiğini bununla birlikte Arap bölgesinde, Ürdün ve Irak’ın da aralarında bulunduğu Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’deki ülkelerin, ani kuraklıklarda çok önemli bir artış yaşayan bölgeler arasında yer aldığını belirtiyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, dünya genelinde en çok su stresine maruz kalan bölgeleri olarak kabul ediliyor. Dünya nüfusunun yüzde 6,3’ünü içeren bölge, dünyanın yenilenebilir tatlı suyunun yaklaşık yüzde 1,4’üne sahip bulunuyor. Bölgenin dört bir yanından elde edilen kanıtlar, geçtiğimiz yılların son bin yılın en kurak dönemi olduğunu ve bu dönemdeki kuraklıkların ciddiyetinin kısmen insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlı olduğunu gösteriyor.
Bölgeden elde edilen kanıtlar, kuraklığın ekonomik ve sosyal açıdan en maliyetli doğal afetler arasında yer aldığını ortaya çıkarıyor zira ani kuraklık, ulusal bütçeleri, ihracat gelirlerini ve ithalat faturalarını etkiliyor ve artan sosyal eşitsizliklere, olumsuz sağlık etkilerinin derinleşmesine, kırsal göçe ve yaygın siyasi huzursuzluğa katkıda bulunuyor.
2014 yılında Lübnan’da yaşanan ani kuraklık hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Bekaa Vadisi’ndeki birçok çiftçi, barajların düşük seviyesi nedeniyle sulama suyu kesildiğinde toprağı sürmüş, tohumları ekmişti ancak artan sıcaklıklar ve su kaynaklarının yetersizliği ile birlikte, sadece 4 ayda yaşanan kuraklık, tarım ve turizm sektörlerinde ülkenin 60 yıldır görmediği büyük kayıplara yol açtı.
2014 kışında yağmur eksikliği, 1970’lerden bu yana Doğu Akdeniz’deki görülenlerin en kötüsü oldu, Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve Irak’ta ekilebilir arazinin yaklaşık üçte ikisini etkileyen kuraklığa yol açtı. Barajlardaki su seviyelerinin bir önceki yıla göre yarı yarıya azaldığı Ürdün’de, ülkenin batısındaki ekili alanların çoğunda kuraklık durumu aylar içinde orta dereceden şiddetli ve istisnai durumlara dönüştü.
Arap dünyasında ani kuraklıkların gelişme ihtimalini artıran birçok faktör bulunuyor. Bunlardan en önemlileri, su kaynaklarının yönetilmesindeki zorluklar ve halihazırda su kıtlığı çeken bir bölgede modern sulama yöntemlerinin sınırlı olarak bulunmasına dayanıyor. Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı, Mart ayında Süveyş Kanalı çevresini etkisi altına alan ani kuraklığın ardından yayınladığı açıklamada, kuraklığı ‘aşırı iklim değişiklikleri ve bunun sonucunda kış mevsiminde yağmur yağmaması, olağandışı yüksek sıcaklık nedeniyle kanaldaki yabani otların hızlı bir şekilde büyümesi ve çiftçilerin ekinleri sulamak için yoğun bir şekilde su çekme talebi ve kanal alanında imar çalışmalarının varlığı’ gibi sebeplere bağladı.
Adaptasyon, öngörü ve hafifletme stratejilerinin planlanması, ani kuraklıklardan kaynaklanan diğer sonuçların yanı sıra bazı etkilere neden olan minimum kuraklık süresinin ve ilgili kritik zamanlamaların değerlendirilmesini gerektiriyor. Şu ana kadar yapılan araştırmalar mantıksal olarak büyük ölçüde tarımsal etkilere odaklanırken, başlangıç noktası, toplumun genelinin kuraklıktan nasıl etkilendiğini gözlemlemek oldu.
Dünyanın dört bir yanında kuraklık durumunun yönetiminde giderek daha popüler hale gelen ilk adım, her bölgedeki mevcut kuraklık durumunu gösteren bir izleme sistemi kurulmasına dayanıyor. Kuraklık haritaları genellikle aylık olarak yayınlanıyor, ancak ani kuraklıklar üst üste gelerek yalnızca birkaç hafta içinde feci sonuçlara yol açabiliyor.
Sadece yağışları izleme, ani kuraklıkları tahmin etmek için yeterli olmaz zira bitki sağlığının bozulması, kuraklıkla mücadele için etkili önlem almak için uydu görüntülerinde çok geç görülebilir. ABD’de, toprak nemi ve terlemenin günlük yakından izlenmesinin, ani kuraklıkların açık etkilerinin haftalar önce tahmin edilmesinde etkili olduğu kanıtlandı.
İster uzun süreli ister ani olsun, kuraklığa karşı proaktif adaptasyon, su kıtlığının yönetilmesinde reaktif çözümlerden daha etkili oluyor. Bu nedenle, ani kuralığın tehditleri tahmin edilenden çok daha ciddi olabileceği için, iklim değişikliği sonucu meydana gelen aşırı hava olaylarını inceleyen araştırmacılar tarafından yapılan uyarıların ciddiye alınması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.