HMS Defender, geçen hafta Çarşamba günü Kırım açıklarında, kara sularını ihlâl ettiği iddiasıyla Rus ordusu tarafından hedef alınmıştı. Rusya, 2014'te Ukrayna'dan ilhak ettiği Kırım'ın ve yarımadayı çevreleyen karasularının kendisine ait olduğunu, İngiltere ise uluslararası hukuka uygun olarak savaş gemisinin Ukrayna sularından geçtiğini iddia ediyor.
Belgelerden birinde, HMS Defender'ın bu bölgeden geçmesi halinde Rusya'nın vereceği olası tepkiler değerlendiriliyor.
Otobüs durağında bulunan bir başka belgede de, ABD öncülüğündeki NATO varlığı sona erdikten sonra İngiliz ordusunun Afganistan'da konuşlanmasına dair detayları planlar yer alıyor.
Bir Savunma Bakanlığı sözcüsü ise, bakanlıkta çalışan bir kişinin "hassas belgelerin kaybolduğunu" daha önceden bildirdiğini söyledi ve "Bu konuyla ilgili daha fazla yorumda bulunmak uygun olmaz" diyerek sorulara daha detaylı yanıtlar vermekten kaçındı.
Yaklaşık 50 sayfalık belgeler, Kent'teki bir otobüs durağının hemen arkasında, yağmurdan sırılsıklam olmuş halde yığılı olarak bulundu.
Kent'te yaşayan ve isminin verilmesini istemeyen bir kişi, belgeleri görüp içindeki bilgilerin hassasiyetini fark ettikten sonra BBC ile iletişime geçti.
BBC, yetkililerin e-mail adreslerine ve bazı PowerPoint sunumları da içeren bu belgelerin, ilk olarak İngiltere Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkilinin ofisinde hazırlandığını düşünüyor.
İngiliz Kraliyet Donanması'nın Type 45 savaş gemisi HMS Defender'la ilgili bilgileri içeren belgede, görevin Savunma Bakanlığı tarafından "Ukrayna'nın kara sularından zararsız geçişi" olarak adlandırıldığı görülüyor. Belgeye göre geçiş sırasında silahlarla donanmış ve helikopteri hangara yüklenmiş olan gemi, bu görevi, Rusya'nın agresif şekilde yanıt vereceği beklentisiyle gerçekleştirdi.
Çarşamba günü Kırım'ın yaklaşık 19 kilometre açığından geçiş yapan geminin üzerinde 20'yi aşkın Rus jeti uçuş yaptı, iki Rus sahil koruma gemisi de HMS Defender'ı zaman zaman 100 metre kadar yaklaşarak takip etti, telsizden uyarılar yapıldı.
Rus Savunma Bakanlığı karasularını ihlal ettiği iddiasıyla İngiliz savaş gemisine devriye gezen bir Rus donanma gemisi tarafından uyarı ateşi açtığını ve HMS Defender'ın rotasını bombaladıklarını duyurdu.
İngiliz Savunma Bakanlığı Basın Ofisi ise "HMS Defender'a hiçbir atış yapılmadı. Güzergahı üzerine de bomba atıldığı iddiasını tanımıyoruz" açıklaması yaptı.
Kent'te bulunan belgelere göre operasyon "Op Ditroite" olarak adlandırılmış ve olaydan iki gün önce, yani geçen hafta Pazartesi günü üst düzeyde masaya yatırılarak "HMS Defender'ın Kırım'a yakın seyretmesi halinde Rusya'nın tepkisinin olası sonuçları" tartışılmış.
Belgelerde, toplantı sırasında konuşulanlar da yer alıyor. Bir askeri yetkilinin "Olası hoş geldin partisinden ne anlıyoruz?" diye sorarak Rusya'nın yanıtıyla ilgili beklentiyi kast ettiği görülüyor.
Son dönemde Doğu Akdeniz'de Rus güçleriyle HMS Queen Elizabeth'in öncülüğündeki bir filonun karşılaşmaları sonrası yaşanan gerginlik için de "önemsiz" ve "beklentiyle orantılı" olarak değerlendirmesi yapılıyor. Ancak yetkililer, bu "önemsiz" durumun değişeceğinin farkında.
Zira sunumlardan birinde "Savunma angajman faaliyetinden operasyonel faaliyete geçiş sonrasında Rus donanması ve Rus hava kuvvetlerinin müdahalesi daha sık ve daha keskin olacaktır" ifadeleri yer alıyor.
Yine aynı ordu birimi tarafından hazırlanan bir başka sunumda da, HMS Defender'in Karadeniz'de geçişi için iki rota seçeneği yer alıyor.
Bunlardan "Odessa'dan Batum'a güvenli ve profesyonel direkt geçiş" adı verilen birinde, rotanın kısa bir bölümünde Kırım'ın güneybatısındaki Trafik Ayrım Şeması'ndan geçilmesi gerektiği bilgisi var.
Bu rota için "Ukrayna'nın kendi kara suları olarak kabul ettiği bölgede Ukrayna hükümetiyle angaje olma fırsatı sunuyor" ifadeleri kullanılıyor.
Bu rotanın kullanılması halinde Rusya'nın üç farklı tepki verebileceği belirtiliyor ve olası tepkiler "güvenli ve profesyonel"den "ne güvenli ne de profesyonel"e uzanan kategorilere ayrılıyor.
Rusya'nın agresif tepki vermesi durumunda radyo uyarıları, sahil güvenlik botlarının 100 metreye kadar yaklaşması ve savaş uçaklarının yakın uçuş gerçekleştirmesinin olası olduğu belirtiliyor.
Devamında da HMS Defender'ın tartışmalı sularda herhangi bir karşılaşma yaşamayacağı alternatif bir rota sunuluyor. Sunum, bu rotanın "herhangi bir gerilimden kaçınmayı sağlayacağını, ancak bu durumda Rusya'nın bunu 'İngiltere korktu, kaçıyor' diyebilmek için kanıt olarak gösterebileceğini" yazıyor. "Bu durumda da Moskova, Kırım ve kara sularındaki iddialarını İngiltere'nin kabul ettiğini iddia edebilecektir" sonucuna varılıyor.
Savunma Bakanlığı sözcüsü, "Kamuoyunun tahmin edebileceği gibi, Bakanlık çok dikkatli şekilde planlama yapıyor. Rutin bir uygulamanın sonucu olarak operasyonel kararları etkileyen potansiyel faktörlerün tümü analiz ediliyor." yoruumunda bulundu.
Belgelerde askeri planlamanın yanı sıra, yetkililerin farklı tepkileri ve olası gelişmeleri tahmin ettiği görülüyor.
HMS Defender'ın görevi sırasında BBC ve Daily Mail'den birer muhabir de gemideydi. Bunu hatırlatan sözcü, "Çok güçlü ve meşru bir şekilde olayı anlatıyoruz. Gemideki gazetecilerin varlığı da HMS Defender'ın hareketlerinin bağımsız şekilde teyit edilmesine olanak sağlıyor" dedi.
HMS Defender'ın göreviyle ilgili ortaya çıkan karışıklığın ardından Kent'te ortaya çıkan belgeler, geminin bölgeden geçişinin İngiliz hükümeti tarafından hesaplanarak verilen bir karar olduğunu; muhtemel riskler göz önüne alınarak Ukrayna'ya desteğin açıkça gösterilmesi için bu kararın verildiğini ortaya çıkardı.
Bu bir savaş gemisi diplomasisi miydi?
Olayda bir savaş gemisi kesinlikle diplomatik hedefler için kullanıldı. Ancak asıl hedef "Rus ayısını dürtmek" değildi. Bu, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı ilhakının ardından Ukrayna'nın egemenlik haklarına açık bir destek ve bu kapsamda açık denizlerde uluslararası hukuka uygun şekilde seyretme özgürlüğünü kanıtlama göstergesiydi.
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre, yabancı bir geminin barış, düzen, güvenlik ve kıyıdaki devlete tehdit oluşturmadığı durumlarda o geminin geçişi "zararsız geçiş" olarak kabul ediliyor.
Dünyanın büyük bir kısmının gözünde ve uluslararası hukuka göre Kırım, Ukrayna'nın toprağı, Rusya'nın değil.
Belgeler bu konuyla sınırlı değil.
Uluslararası silah ticaretindeki gelişmeler ve yeni anlaşmaların değerlendirildiği raporda, İngiltere'nin bu konuda Avrupalı müttefikleri yarışa girebileceği yazılıyor.
İngiltere-ABD Savuma Diyaloğu kapsamında yürütülen görüşmelere ve ABD Başkanı Joe Biden'ın görevdeki ilk aylarıyla ilgili değerlendirmelere de yer veriliyor.
Biden yönetiminin Çin'e ve Hint Pasifiği bölgesine odaklanması için "Bu durum, bir önceki yönetiminin politikalarının devamını gösteriyor" deniliyor.
İngiltere'nin ABD'den olası savunma talepleri de belgede yazıyor:
"Bu toplantıları, yeni yönetimin paylaşmaya ne kadar hazır olduğunu ve 'müttefiklerimize daha fazla dnaışmak istiyoruz' ifadelerinin pratikte ne kadar doğru olduğunu görmek için kullanmalıyız."
Hassas askeri öneriler
Belgelerin çoğu "resmi hassas belge" olarak işaretlenmiş. Bu sınıflandırma, görece daha rahat alt düzey bir hassasiyete ve gizliliğe işaret ediyor.
Ancak belgelerden biri, Savunma Bakanı Ben Wallace'ın özel kalemine iletilmek üzere yazılmış ve "Sadece Gizli İngiliz Görüşüne Açık" olarak sınıflandırılmış. Bu belgede İngiltere'nin Afganistan'daki olası faaliyetlerine ilişkin hassas öneriler yer alıyor.
Bunlar arasında, ABD'nin Eylül ayında Afganistan'dan çekildikten sonra İngiltere'den yardım talep ettiği bazı alanlar bulunuyor ve çekilme tamamlandığında İngiliz özel kuvvetlerinin ülkede kalıp kalmaması gerektiği tartışılıyor.
Bugüne kadar İngiliz basınına yansıyan haberlere göre, İngiltere bazı özel kuvvetler birliklerini Afganistan'da bırakmayı planlıyor.
Bu konunun hassasiyeti göz önüne alınarak BBC, Afganistan'daki İngiliz ve diğer ülke vatandaşı personelin güvenliğini tehlikeye atmamak için belgedeki detayları yayımlamama kararı aldı.
Ancak ülkedeki güvenlik tehdidinin arttığı bir dönemde, belgede bu konuda ciddi uyarılar yer alıyor. Afganistan'daki İngiliz varlığının birçok farklı aktör tarafından hedef alınmasıyla sonuçlanabileceği, ülkenin daha da tehlikeli bir hâl alacağı belirtiliyor ve "Tamamen çekilme seçeneği hâlâ masada" ifadelerine yer veriliyor.
Geçen yıl Şubat ayında ABD ile Taliban arasında uzlaşma sağlanmasından bu yana Afganistan'da hiçbir İngiliz vatandaşı öldürülmedi. Ancak NATO güçlerinin çekilmesinden sonra "bu durumun değişebileceği" görüşüne yer veriliyor.
Bu kadar geniş kapsamlı ve çok sayıda konuya yer verilen belgelerin kaybedilmesi, çok nadiren görülen bir olay. Bu durum Savunma Bakanlığı için son derece utanç verici. Bakanlık, belgelerin Salı sabaha karşı nasıl sokak ortasında, yağmur altında bırakıldığını anlamak için detaylı bir soruşturma başlattı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.