Avrupa Parlamentosu seçimleri ve Brexit'in ardından, yeni Komisyon ve yeni Parlamento ile İngilteresiz yeni bir döneme giren Avrupa liderleri, AB'nin geleceğini belirleyecek 7 yıllık bütçe üzerinde uzlaşamadı.
Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen'in getirdiği ve AB'nin çevre konusundaki büyük atılım hedeflerini kapsayan ‘’Yeşil Anlaşma’’nın hayata geçirilmesi, İngiltere'nin her yıl 10 Milyar Euro olan AB katkısının yerine alternatif oluşturulması, bölgesel kalkınma, dijital teknoloji, güvenlik ve Avrupa savunması için bütçe ayrılması gibi önemli atılımların kaynağı olacak bütçe üzerinde sert tartışmalar yaşandı. Liderler, birliğin bütçesi üzerinde bir anlaşmaya varamadan AB Konsey binasını terketti.
Konsey Başkanı Charles Michel tarafından sunulan brüt 1 trilyon 95 milyar Euro büyüklüğündeki AB bütçesinden İngiltere'nin 7 yıl için toplam 75 milyar Euro'luk payı eksildi. Michel'in önerdiği bütçede, yüzde 1,074 oranında artış öngörülüyor. Ancak çok sayıda birlik üyesi, bu oranın yüzde birde kalmasını savundu.
İtirazlar üzerine Charles Michel, bu oranın yüzde 1,069'a çekilmesini içeren, böylece 7 yılda 10 milyar Euro civarında indirim getiren bir değişiklik önergesi sundu. Ancak bu öneri de Cuma günü liderlerden kabul görmedi.
Liderlerin fikir ayrılığı üzerine hızlanan heyetler arası görüşmeler ve yoğun müzakereler de, ortak bir noktaya ulaşmak için yeterli olmadı. Komisyon'un masaya sürdüğü farklı öneriler liderler tarafından kabul görmedi. Toplantı sonrası açıklama yapan Charles Michel, krizi "Bir uzlaşma sağlayamadık. Daha fazla zamana ihtiyacımız var" sözleriyle duyurdu.
İki blok çatıştı
Tartışmalarda, çok katkı sağladığı halde daha az harcama yapan ve bütçeye katkılarının azalmasını isteyen beş ülkeye karşı, bölgesel kalkınma fonu ile tarım fonunun kesilmesine itiraz eden 17 ülke blok oluşturdu.
AB'nin "Tutumlu Dörtlü" (quatuor frugal) adını verdiği İsveç, Hollanda, Danimarka ve Avusturya, müzakereler boyunca sesi en çok çıkan ülkeler oldu. Tutumlu Dörtlü ve Almanya, İngilizler’in eski Başbakan Margaret Thatcher döneminde aldığı "indirim/rabais" hakkından faydalanmak istedi.
AB'ye en az masraf çıkaran beş ülke, bütçeye katkılarının gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 1'inin üzerine geçmesini kabul etmeyeceklerini belirtti. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, bu tavırlarını, "Biliyoruz ki biz çok ödüyoruz ama biz zengin bir ülkeyiz. Bu bize diğer ülkelerle ticaret yapma, onlara da bizim gelişme seviyemize ulaşma şansı veriyor. Ama bunun bir sınır olmalı" sözleriyle açıkladı.
Birlik içinde yalnızca bütçe rakamları değil, harcamaların nereye yapılacağı konusunda da görüş ayrılıkları yaşandı. Karşı blokta yer alan İspanya, Polonya ve Yunanistan gibi AB'nin görece yoksul ülkeleri, gelişmelerine katkı yapan Bölgesel Kalkınma Fonu'nun eskisi gibi devam etmesini savundu.
Fransa, İrlanda ve bir grup ülke de tarım yardımlarının sürmesinden yana görüş belirtti. Almanya'nın da içinde olduğu beşli blok ise harcamaların iklim ve çevre sorunlarına çözüm, göç akımının yönetilmesi ile dijital ekonomiye geçiş gibi konulara yönlendirilmesini istedi.
Fransa, Brexit açığının kapatılması için zaten krizde olan Fransız tarımına ayakta kalma şansı veren tarım yardımlarının (PAC) azalmasına karşı çıktı. Macron, "Brexit'in faturasını tarım sektörü ödeyemez. Eğer daha kaliteli gıda istiyorsak ve çevre dostu bir tarımı geliştirmek hedefimiz varsa, PAC yardımlarını azaltamayız" dedi.
Oybirliği ve AP'nin onaylaması şartı
AB bütçesinin kabul edilmesi için üye ülke liderlerinden oluşan Konsey'de oy birliği ile geçmesi, ardından da Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. 2014-2020 bütçesinin kabul edilmesi için 2 ayrı zirve toplanması gerekmişti ve liderler, Aralık 2013'te süresi dolan bütçeyi ancak Şubat 2014'te gecikmeli olarak onaylamıştı. Bu gecikme Bölgesel Kalkınma Fonu'nda bir yıllık gecikmeye neden olmuştu. Konsey Başkanı Charles Michel bu sefer hızlı davranıp böyle bir engel çıkmaması için bütçeyi yıl sonu yaklaşmadan Konsey'e sundu.
AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, "Demokrasi böyle, tartışma ve atışma, demokrasinin güzel gelenekleri. Çalışmaların önümüzdeki hafta ve aylarda daha yoğun bir şekilde devam etmesi gerekiyor" diyerek Birlik’in önündeki zorlu döneme dikkat çekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.