BU SEÇİM BAŞKA SEÇİM..
Her bireyin muhakkak ki özel sorunları vardır ve onları gidermek, hayatı düzene sokarak huzuru yakalamak için didinir durur. Yaşamın kuralıdır bu. Ancak çoğu zaman da sorunlar, problemler ve zorluklar insanın kendinden değil, başkalarından kaynaklıdır ki, bunlar, çözümü en zor olanlardır. Bunlarla boğuşmak bazen bir kayaya toslamak gibidir. Hele bu sıkıntılar siyasilerle, hükümetlerle ilgili ise!.. Hele bu hükmedenler halkın uyarılarına, şikâyetlerine, huzursuzluğuna önem vermeyecek kadar duyarsız, umursuz, sorumsuz ve aklın, mantığın almadığı kararları, hakka hukuka, vicdana aykırı keyfi uygulamaları ile ne kadar başarısız olduklarının ve gözden düştüklerinin farkında olmayan veya olsalar bile artık dürüstlük, haysiyet, utanma duygularını vicdanlarından ve hayatlarından tümüyle çıkarmış olanlardan oluşuyorsa..
Saymakla bitmeyen yanlış kararlarına ve icraatlarına her gün bir yenisini eklemeyi ve insanların hayatını daha da zorlaştırmayı bu zatı muhteremler marifet sayıyorlar. Bunda toplumun unutkanlığının da elbette payı çoktur. Sıkıntıya düştüğümüz zaman konuşuyor, bağırıyor, isyan ediyoruz da ayağımız biraz düze basınca yaşadıklarımızı, yapılan haksızlıkları nedense unutuyoruz. Oysa unutmak yeni sorunlara davetiye çıkarmak olduğu gibi, en önemlisi insanın kendine saygısızlığı ve haksızlığıdır.
*****
Aylardır hem T.C hem de KKTC halkı Türkiye’deki meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklandı. Hakkımızdaki bütün kararları T.C. yönetenleri verdiğine ve seçimi kimler kazanırsa geleceğimizi de onlar belirleyeceğine göre bundan daha doğal ne olabilir ki?.. Bu seferki seçim hem Türkiye, hem KKTC halkının kaderini, geleceğini belirlemesi bakımından daha öncekilerden ve özellikle de 2017 Anayasa değişikliği referandumundan çok daha önemli ve iddialı.
İktidar şimdi olduğu gibi o zaman da YSK dahil, devletin tüm olanaklarını, medya kuruluşlarını kendi lehine kullanmış; buna rağmen ancak yüzde 51 oyu tutturabilmiş olmasına ve şaibeli bir kazanım olduğu iddialarına rağmen o zaman da söylemleri ile halkı rencide etmekten de geri durmamıştı. Unuttuysak yeniden hatırlayalım çünkü şimdiki seçimlerde bunları daha beteriyle duyuyoruz...
Neler dememişti ki!.. Bunlar sadece birkaçı..“Geçti borun pazarı sür eşeğini Niğdeye” “Atı alan Üsküdarı geçti” gibi deyimlerle halkı tahrik etmekten geri kalmadığı gibi YSK nın usulsüz uygulamasını tencere, tava ile protesto eden vatandaşlar için değil bir cumhurbaşkanına; sade bir vatandaşa bile yakışmayan amiyane laflarla “tencere tava, bunlar hep ayni hava” diyerek kışkırtmaktan, tansiyonlara zirve yaptırmaktan geri durmamıştı. Umalım ve dileyelim ki bu seçim bu sefer böyle bitmesin.
*****
Seçimin ikinci tura kalması, kendi iç sorunlarımızı bile unutturup yapılacak seçime dair heyecanı artırırken, bizim ‘hükmedenlerimiz’ de hem çalıp hem oynama fırsatını kaçırmadılar; toplumu mağdur eden yanlış karar ve uygulamalarına rahatça devam ettiler. “Bir eli yağda bir eli balda” olan küçük bir zümre ve haksız, hukuksuz yollarla zenginleşmiş olanların dışındaki halk, gerek dövizin artmasını yegâne sebep gösterip kendini aklamaya çalışan hükümetin umursamazlığı ve basiretsizliği gerekse fırsatı ganimet bilen stokçuların ve tüccarların vicdansızlığından dolayı artık geçim derdine düşmüş; asgari ücretle çalışanlar evlerine ekmek dahi getiremeyecek duruma düşürülmüştür.
Giderek daha da kuşatıldığımız bu olumsuzluklar sadece maddi sorunları değil toplumsal manevi bir çöküşü de beraberinde getiriyor. Günü görmediğimiz gibi geleceği de görememenin karanlığı çöküyor ruhumuza. Yaşamda geleceğe dair beklentiler, özlemler, hayaller, hedefler, kısacası hayatta kalabilmenin tek yolu olan umut günden güne tükeniyor.
Oysa insanı canlı tutan en önemli şey, onun umudu, amacı ve inancıdır. Bu yüzdendir ki hayat karşımıza ne kadar sorun çıkarırsa çıkarsın; ne kadar hayal kırıklığı yaşarsak yaşayalım umudumuzu hep canlı tutmak zorundayız. Hani bir laf vardır “can bedende olduğu sürece ümit de vardır” diye. Madem ki henüz yaşıyoruz; o zaman yeni amaçlar ve ideallerimizle bizi kuşatan olumsuzluklardan kurtulmanın yolları da vardır. İçine düşürüldüğümüz bu son durumdan kurtulmanın tek yolu da kabullenmişliği, tevekkülü bırakıp kurtulmanın yollarını aramaktır. Karanlıktan aydınlığa çıkmanın en önemli yolu da haksızlıklara, usulsüzlüklere, peşkeşlere, adam kayırmalara, haksız kazançlara hep birlikte karşı çıkmaktır. Çünkü içinde yaşadığımız bu coğrafyada hak ettiğimiz şekilde yaşamayı ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Unutmamalıyız ki hayatta başarıya sahip olmuş insanların tümü umudunu yitirmeyenlerdir. İnsanları hastalıkların pençesinden alan, fakirleri zengin eden, başarıya ulaştıran duygu azim ve umuttur. Umut, insanı her zaman aydınlığa, iyiye taşıdığından bu duyguyu asla yitirmemek gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.