Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), bugün yaptığı çağrıda Türkiye’nin 1990’larda öldürülen gazeteci Uğur Mumcu ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’nın faili meçhul cinayetleri hakkında öne sürülen iddiaların araştırılmasını talep etti.
Bu yeni ve son derece ciddi suçlamalar, mafya patronu Sedat Peker’in son dönemde yayımladığı videolarda dile getirdiği, Türk hükümeti ve askeriyeden pek çok üst düzey yetkilinin gazetecilerin cinayetleri de dahil, çeşitli yolsuzluk ve organize suçlara karıştıkları iddialarıyla ortaya atıldı.
23 Mayıs’ta yayımladığı yedinci videosunda Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın gazeteci Uğur Mumcu’nun suikastinde rolü olduğunu iddia etti. Ağar, 1990’larda “suç örgütü yönetmekten” beş yıl hapis cezasına mahkum edilmişti.
Şu ana dek, devlet yetkililerinden gazeteci cinayetlerine ilişkin suçlamalara yönelik resmi bir açıklama veya soruşturma yapılmadı.
Peker, Ağar’ın ayrıca Kuzey Kıbrıslı muhalif gazeteci Kutlu Adalı’nın ölümü ile bağlantılı olduğu iddiasında da bulundu. Öldürülmeden önce, Kıbrıs’taki Yeni Düzen gazetesinde yazan Adalı, adadaki tarihi eserlerin kaçırılması ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın olayla bağlantısını araştırıyordu. Peker, Ankara’da bir otelde Ağar ve kardeşi Atilla Peker ile buluştuklarını ve Atilla Peker’e Kutlu Adalı’yı öldürme talimatı verildiğini ancak daha sonra başka bir grup tarafından cinayetin gerçekleştirildiğini öne sürdü.
Videonun ardından Atilla Peker 23 Mayıs’ta kısa bir süre gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. Daha sonra Peker’in ruhsatsız silah taşımaktan ifadeye çağrıldığı söylendi.
Atilla Peker, ifade sırasında Adalı cinayeti ile ilgili ifade vermek istediğini ancak alınmadığını ve bu nedenle Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben olayla ilgili bildiklerini ve Ağar ile Kıbrıs’a Adalı suikasti için gittiklerini anlatan bir mektup gönderdiğini belirtti. Mektupta, Ağar ve Peker’in cinayet ile bağlantısını gösteren somut olay ve bulgular anlatılıyordu. Atilla Peker ayrıca, Kıbrıs’a gitmelerinden bir kaç ay sonra Ağar ile bir görüşmesinde Adalı cinayetini kast ederek “biz Kıbrıs işini hallettik” dediğini de söylüyordu.
IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen, “Sedat Peker tarafından yapılan suçlamalar henüz kanıtlanmamışsa da, Uğur Mumcu ve Kutlu Adalı cinayetlerine ilişkin kaynağına bakılmaksızın her bir iddia bu davalardaki cezasızlığın son bulması için tüm yönleriyle ele alınmalıdır,” dedi ve ekledi: “Bu nedenle, Türkiye yetkililerini bu yeni iddialar hakkında soruşturma açmaya çağırıyor, bu cinayetlerin aydınlatılmasını sağlayabilecek tüm ipuçlarını takip ederek, sorumluların bulunmasını talep ediyoruz. IPI olarak gelişmeleri yakından takip ediyor, Mumcu ve Adalı ailelerine ise devam ettiktirdikleri adalet arayışında onlarla dayanışma içinde olduğumuzu iletmek istiyoruz.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2005 yılında Kutlu Adalı cinayetine ilişkin yapılan başvuruda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesini “cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile ihlal ettiğine hükmetmişti. Ancak bu karara rağmen, her iki cinayetin arkasındaki sorumlulular henüz bulunamadı.
IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
“Mafya patronu Sedat Peker’in 2014-2020 yılları arasında mevcut iktidar tarafından himaye edildiğine inanmamız için yeterli somut deliller mevcuttur. Peker‘in, 1996’da Kıbrıs’ta çözüm yanlısı muhalif Kıbrıslı Türk gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesiyle ilgili olarak ortaya attığı iddialar ciddiyetle soruşturulmalıdır. Ayrıca Peker, 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri öncesinde iktidarın yayınlarından memnun olmadığı Hürriyet gazetesine karşı taşlı sopalı saldırıları bir AKP milletvekilinin ricası üzerine kendisinin düzenlediğini açıklamıştır. Bu ifşaat soruşturulmalı ve siyasi bağlantıları ortaya çıkarılmalıdır. Devletle ilişkili karanlık odakların gazetecilere karşı işledikleri suçları önlemeyi ve aydınlatmayı başaramayan bir Türkiye’nin dünyada saygın bir yere sahip olması imkansızdır.”
Peker, 20 Mayıs’ta yayımlanan videosunda ise AKP’li bir milletvekilinin telefonu üzerine Eylül 2015’te gerçekleşen Hürriyet gazetesi binasına saldırıları kendisinin düzenlediğini itiraf etti ancak milletvekilinin adını vermedi. Peker bu olayın aynı zamanda 2018’de Doğan Medya’nın Demirören Medya Grubu’na satılmasında da rolü olduğunu ima etmiş, gazeteci Ahmet Hakan’a yapılan saldırı ile ilgili de iddialar ortaya atmıştı.
Deutsche Welle Türkçe ile bir röportajda, YENİDÜZEN gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı, Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü gün etkin bir soruşturma yürütülmediğini, görevlendirilen polis memurunun Adalı’nın evinden parmak izi dahi almadığını belirtti. Soruşturmadan görevli polis memurunun bugün Polis Genel Müdürü olduğunun da altını çizdi.
Tüm bu suçlamaların sonucu, Kıbrıs'ın kuzeyindeki siyasi partilerin Adalı suikastini soruşturma komitesi kurulması yönünde meclise verdiği öneri 27 Mayıs’ta oybirliğiyle kabul edildi. Peker’in pek çok suçlamasının hedefi olan İçişleri Bakanı Sülayman Soylu, 24 Mayıs’ta Adalı cinayeti ile ilgili iddiaların soruşturulması için talimat verdiğini söyledi.
26 Mayıs’ta TBMM’ye sunulan ve Peker’in iddialarının soruşturulması için komite oluşturulmasını talep eden önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.