Lefkoşa Bayraktar Ortaokulunda sıvalar düştü.
Sınıflar kullanılamaz hale geldi.
Eğitime ara verildi.
Eğitim Bakanı Kemal Dürüst çıktı açıklama yaptı.
Dedi ki, söz konusu bina 25 yıllık bir binadır,
25 yılda bu kadar çok yıpranmış olmaması gerekiyor.
Bu binayı inşa edenlerden ve denetleyenlerden hesap soracağız.
Eyvallah..
Bakan Dürüst ayrıca eğitime 1 günlük ara verildiğini, ilgili öğretmen sendikasının da fikrini alarak öğrencilerin başka okullara yönlendirilmeye başlandığını da belirtti.
Buna da eyvallah..
Peki başka ne dedi Sayın Bakan.
Bayraktar Ortaokulunun kullanılamaz halde olması durumunda, aynı alan içerisinde Eylül ayına kadar yeni bir okul binası yapılacağını, bunun için de TC Yardım Heyeti ve bakanlık bütçesinden gerekli finansal desteğin sağlanacağını söyledi.
Orada bir duralım!
İkna olduk mu?
Olmadık.
Neden?
Çünkü bu binanın ve daha birçok okul binasının durumu içler acısı bu ülkede..
Birçok okulda derslikler harap şekilde.
Birçok okulun tuvaletinde hijyen koşulları sağlanamıyor.
Birçok okulun binası güvenlikten yoksun.
Bakan Dürüst ve ekibi de bunların farkında.
Okulların durumunu biliyorlar.
En azından ben bildiklerini düşünüyorum.
Ve/fakat kulaklarının üzerine yatmayı tercih ediyorlar.
Bakan Dürüst’ün yoğunlaştığı alanlar farklı.
Eğitim, öğretimle pek alakalı değil.
Uzmanlık alanı olmadığı her konuda görüş bildirmekle yükümlü bir siyasetçi.
Bunun için fırsat kolluyor.
Güzelyurt’a hastane yapılacak.
Bakan Dürüst hemen başlıyor konuşmaya.
Kıbrıs konusu masada.
Bakan Dürüst hemen başlıyor konuşmaya.
Konu tarım.
Bakan Dürüst başlıyor konuşmaya.
Konu sağlık.
Bakan Dürüst başlıyor konuşmaya.
Maksat günlük gazetelerde, haber sitelerinde yer bulmak.
Bir bakarsınız portakal ambarlarını, naranciye paketleme tesislerini gezer.
Bir bakarsınız Kıbrıs sorununa el atar.
Açıklamalarda bulunur.
Bir bakarsınız arazi pazarlar.
Bir bakarsınız hayvancılıkla ilgili konuşur.
Yani anlayacağınız eğitimden başka herşeyle ilgilidir Sayın Dürüst.
Okulların fiziki nitelikleri ile ilgili hiçbir sorunuyla yakından uzaktan alakadar değil.
Şimdi olay vuku buldu.
Okulun sıvaları tavandan döküldü.
Okulda eğitim yapılamaz hale geldi.
Peki çözüm?
Yeni bina yapılacakmış.
Bilmem Eylüle kadar o bina hazır olacakmış.
Kaynağı hazırmış.
Öğrenciler başka okullara yönlendirilmiş vs..
Oysa bu okulun 25 yıllık bir inşaat geçmişi olduğu biliniyordu.
Her yıl 3 ay, 3 ay okullar sene sonu tatiline giriyorlar.
Bu süre zarfında bu okulların bakımı onarımı yapılmıyor mu?
Diyelim ki yapılıyor.
Peki yıkılmaya yüz tutmuş, eskimiş veyahut kullanılır olmaktan çıkmış binaların tesbiti yapılmıyor mu her yıl okullarda?
Raporlar hazırlanmıyor mu ilgili müdürlüklerce?
Öyle anlaşılıyor ki yapılmıyor.
Önlemler de alınmadığına göre..
Başka izah kalmıyor.
Şimdi diyeceğim ki bre vicdansızlar gücünüze gidecek,.
Ama gitsin!
Binlerce çocuk sizlere emanet ediliyor.
Bu çocukların istikballeri sizlerin yönettiği eğitim kurumlarında.
Canlarını sizlere emanet ediyoruz.
Devlettir diyoruz.
Devletin okullarıdır diyoruz.
Devleti yönetenlerdir diyoruz ama,yok da ders yaptıkları sınıflarda başlarına sıva düşsün.
Girdikleri tuvaletlerde hijyen koşulları sağlanmasın.
Emniyetleri olmasın.
Olması gereken bu mudur?
Değil elbette.
Böyle olmamalı.
Ama böyleyse de o zaman bakanlık ne işe yarar?
Bakan’ın görev tanımlamsı nedir?
Müsteşarının, müdürlerinin oralarda bulunma maksatları nedir?
Bir düşünsünler bakalım!
Düşünürken de ellerini eğer kalmışsa biraz vicdanları oraya koysunlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.