Ülke genelinde yasal bir şekilde silah edinmek için neredeyse bir yarış var. Poligonlarda eşi benzeri görülmemiş sayıda İsrailli atış yeteneklerini geliştirmek için sıraya giriyor. Silah mağazalarındaysa, dükkanların dışına taşan kuyruklar var.
İsrail hükümetinin kuralları gevşetmesiyle birlikte, suç kaydı ve sağlık sorunu olmayan kişiler bir hafta içinde silah ruhsatı alabiliyor.
Bireylerin bulundurabileceği mermi sayısı da 50’den 100’e yükseltildi.
Fakat Shnaider bu durumdan hoşnut değil. On binlerce sivilin silahlanmasının olası sonuçlarından endişe ediyor:
“Avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. ABD’deki olaylara bakın.
“Bu kolay bir karar değil. Ama İsrail halkının güvenli hissetmesi için böyle bir adım atıldı.”
Uzun zamandır bireysel silahlanmayı savunan aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, ülkeyi dolarak binlerce silah dağıttı.
Silahları özellikle Gazze sınırı yakınlarında veya Arap-Yahudi nüfusun karışık yaşadığı kentlerde dağıtan Ben-Gvir, Yahudi topluluklarına sivil güvenlik birimleri oluşturma tavsiyesi verdi.
200 aileyle birlikte bir tarımsal kooperatifte yaşayan Schnaider, sivil güvenlik birimlerini destekliyor:
“Mevcut koşullardan ötürü kooperatifte silahlanmaya ve nöbet tutmaya başladık.
“Allah korusun bir silahlı saldırı veya terörist sızması olursa nöbetteki acil durum görevlilerimiz müdahale edecek.”
Yahudilerin büyük bir kısmı kendilerini güvende hissedecek yollar ararken, İsrail nüfusunun yüzde 20’sinden fazlasını oluşturan Araplar ise hiç olmadığı kadar korku içinde yaşadıklarını söylüyor.
İsrailli Araplar, BBC Arapça’ya ayrımcılık, sözlü taciz ve internette hedef gösterilme hikayelerini anlattı.
İsrail’in orta kısımlarındaki Lod kentinin geçmişi, Yahudi ve Arap toplulukları arasında üzücü şiddet olaylarıyla dolu.
Engelli çocuklara yönelik eğitim konusunda uzman Suhair Hamdouni, ömrü boyunca Lod’da yaşamış. Sokağının bir tarafında Yahudiler, diğer tarafında Araplar yaşıyor.
7 Ekim’den bu yana saldırıya uğramaktan korktuğu için Yahudilerin dükkanlarından alışveriş yapmak yerine daha uzakta olan Arapların mağazalarına gittiğini anlatıyor:
“Daha önce evlerimizde saldırıya uğramıştık. Halihazırda travmalarımız var.”
Pek çoğu kendilerini Filistinli olarak tanımlayan İsrail’in Arap vatandaşları genellikle zorunlu askerlikten muaf.
Askeri eğitim almadıkları için silah ruhsatı almaları daha zor.
Hamdouni “İsrailliler kendilerini savunma hakkını kullanırken bize ölümün düşmesinden, oğullarımla birlikte ölmekten endişe ediyorum” diyor ve ekliyor:
“Yanlış bir şey yapacağımdan değil. Arap olduğum için. Mahallemdeki Yahudilere silah alma hakkı veriliyorsa bana da verilmeli. Ya da iki tarafa da verilmemeli.”
Hamas saldırısında bu yana, bir zamanlar yerel turistlerle dolu olan İsrail’in karma kentleri şimdilerde bomboş.
Dükkanlar kepenk indirmiş, restoranlar kapalı.
Lod’da bir restoran işleten Abu Amir “Müşterilerimin yüzde 60’ı Yahudi’ydi” diyor:
“Fakat şimdi gelmiyorlar. Kimse gelmiyor. Arayan da yok. Araplar Yahudi mahallelerine girmekten korkuyor, Yahudiler de Arap kentlerine girmekten…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.