Yasalarda ne yazdığından çok, o yasaları uygulayanların niyeti önemlidir.
İstendikten sonra bir yasanın uygulanmasında insanlar vezir de edilebilir rezil de.
Misal bir yasa refah ve özgürlük için yapılır ancak yine bu sebepler neden gösterilerek aynı yasa uygulamada esaret de getirebilir.
O yüzden yasalarda yazandan çok uygulayanların niyeti önemlidir.
Yasaların olması değil, uygulayıcıların ve elinde yetki bulunduranların adalet duygusu ile hareket etmeleri önemlidir.
Dünyada hukukun üstün olmadığı, adaletin zedelendiği ve sadece kanunlarla yönetilen ülkelerde yasaların sadece iktidarı elinde tutanların kendi inisiyatifleri doğrusunda kullandıkları hepimizin bildiği ve örnekleriyle gördüğü bir gerçek.
Bu günlerde KKTC için de bu konuda endişeliyim.
Neden mi?
KKTC'de Bilişim yasa tasarısı meclise geldi.
Bilişim suçlarına artık KKTC'de de para ve hapis cezası geliyor.
İlk bakışta çok olumlu ve kulağa hoş geliyor.
Nihayetinde hangi ortamda olursa olsunhiç kimsenin bir başkasını rahatsız ve tehdit etme hakkı yoktur.
Sosyal medyaya da bir sorumluluk duygusu gerekiyor.
O yüzden de bir yasanın olması şart.
Ancak bu yasa tasarısının içinde neler var ve nasıl uygulanacak???
İşte sorun burada.
Çünkü bu tasarının içerisine gazetelerin ve haber sitelerinin de dahil edilmesi çok manidar.
İstenildiği taktirde habere ya da bilgiye erişim yasağının getirilebileceğinin olması, gerek görüldüğü halde bir gazetenin ekipmanlarına dahi el konulabileceğinin yazılması
Gerek gazetede gerekse sosyal medyada yıllar önce yazmış olduğunuz bir şeyden dolayı da ceza alabileceğiniz ortamının yaratılması insanı şüphelendiriyor ve kaygılandırıyor.
Bir yandan sosyal medyada yazılıp çizilenlerin insanlara zarar vermemesinin hedeflendiği söylenirken diğer yandan gazeteleri de etki altına almaya çalışmak, insanların haber alma özgürlüğüne engel olunmaya çalışmak, basın özgürlüğünün tepesinde bir ceza kılıcının sallandırılacak olması neyin işaretçisi acaba?
Bu yasa ile amaçlanan ne?
Türkiye de çıkarılan aynı nitelikteki bir yasanın sosyal medyada ya da basın üzerinde nasıl kullanıldığını düşününce ürperdim doğrusu.
Ve aklıma rahmetli Uğur Mumcu'nun o meşhur sözleri geldi.
"İsterler ki susalım...”
Acaba amaç bu mu?
Eğer amaç korku kültürünü yayarak, halkı susturmaya çalışmaksa bunu başarabilecekler mi acaba?
Adaletin yok edilip, yerine kanun devleti getirilmesine,
fikirlerimize pranga vurulup, dilimizin kilitlenmesine izin verecek miyiz?
Olan biteni haber almayalım diye kalemlerin kırılmasını içimize sindirecek miyiz?
Eğer amaç buysa,
Eğer amaç basını Türkiye’deki basın hizasına getirmekse,
Eğer amaç susturmaksa bu daha bir başlangıç.
Halkın yutabileceği oranda lokma büyüyecek !!!
Lokmanın büyüdüğünü görmememiz için de gazetelerin, yazıp çizenlerin ve fikrini özgürce söyleyenlerin susması gerek.
İşte bu yüzden de bilişim yasası önemli.
O yüzden de muhalefet partilerine büyük görev düşüyor ve bu yasa tasarısı muhalefet partilerinin bir sınavı.
Gözlerini dört açmalılar ve olan biteni halkla paylaşmalılar.
Aksi taktirde onlar da konuşamayacak duruma düşecekler ve muhalefete gerek kalmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.