“Bomba patladığında birden, bir alev yükseldi ve herkesi yaktı. Onlarca gencin kanları, parçalanmış bedenleri yüzümüze, üstümüze geldi. Şuan hastanede yatıyorum vücudumda yanıklar var, kulaklarım duymuyor, telefonlarınızı mesajlarınızı cevaplayamıyorum. İyi değilim, iyi olmayacağım, iyi olmayın. Ne istediniz bizden? Kobanê’ye, yıkılan umutları yeşertmeye, kütüphane, çocuk parkı yapmaya gidecektik. Önce patlattınız, yaktınız ardından biber gazları ile saldırdınız silah doğrulttunuz, güldünüz yaşatmadınız bizi! Şimdi hastane kapısında Şehit Namirin sloganları yükseliyor. Rahat olun insanlık elden gidiyor.” Bu sözler, Loren Elva’ya ait. Sosyalist Gençlik Derneği Federasyonu’nun çağrısıyla, Kobane’nin yeniden inşası için Suruç’ta toplanan gençlere yönelik canlı bomba saldırısında yaralanan, o pırlanta gibi gençlerden birine. Yanlarında getirdikleri torbalarında, oyuncak, çocuk kıyafeti, sevgi ve umuttan başka bir şey yoktu. Ne silah taşıyorlardı; ne de uyuşturucu. Ne öldürmeye gidiyorlardı, ne de gençleri zehirlemeye. Sadece, çocuk kalplere, yeniden umut ekmeye gidiyorlardı. Çocukların umutlarını ellerinden alan zihniyet, tekrardan umutların yeşertilmesine, tahammül edemedi ve sevgi, nefrete kurban edildi. Kalplerindeki umutla birlikte hayatları ellerinden alınan gençlerin tek suçu, insan olmalarıydı. Umut katillerinin suçu ise, insan olamamalarıydı. Dün Suruç’ta yaşananlar, aslında dünyadaki, insan olanlarla, olamayanlar arasında yaşanan savaşın bir özetiydi. İyiliğin, kötülüğe, kurban edilişinin bir örneğiydi. Kalbi, sevgi ve umutla dolu olan pırıl, pırıl bu gençlerin tek isteği, çocuklara tekrar hayal kurmayı öğretmekti. Barışı, sevgiyi, umudu yeşertmekti. Daha güzel bir dünya için, ölümü göze alıp yola çıkmışlardı. Tıpkı, Gezi olaylarındaki, o masum gençler gibi. Gençler, çıkarlara kurban edilirken; Bizim tek yaptığımız şey ise, rahmet okuyup; her dilde, “şehitler ölmez” sloganı atmak. Hayır, evlatlar ölüyor. Öldürülüyor. Din terörüyle Trafik terörüyle Uyuşturucu terörüyle “milliyetçilik” terörüyle öldürülüyor. Adına ister şehit deyin, ister melek, Ne derseniz deyin, ne annelerin göz yaşlarını dindirebilirsiniz, Ne de babaların yüreğine düşen ateşi söndürebilirsiniz. O ana-babalar, iyi değil, bizler sessiz ve rahat oldukça, iyi olmayacaklar da. O yüzden ;Loren Elva’nın dediği gibi; yeter artık, iyi olmayın. İyi olmayalım. Vicdanımızı duyup, rahatsız olalım. Zira, biz iyi oldukça, rahat nefes almamıza, yeni, yeni gençlerin kanı bulaşacak. Belki de kendi evladımızın.
İyi olmayın
- 09:47 - 2024’e Sanatsal Veda: Yılın Son Kurdelası 26 Aralık’ta Kesilecek!
- 09:43 - Şampiyon Meleklerin Davasında Karar: Ahmet Bozkurt 17 yıl hapis cezası aldı!
- 09:41 - Akşam saatlerinde iki deprem meydana geldi!
- 17:07 - Basketbol'da Ahmet Karaoğlan istifasını geri aldı!
- 15:06 - KKTC’de İkamet İzinleri Olmayan 3 Kişi Tutuklandı
- 14:56 - Lapta’da Komşusunun Evinin Camlarını Kıran Şahıs Tutuklandı
- 14:45 - Ercan Havalimanı’nda Sahte Kimlikle Yurt Dışına Çıkmaya Çalıştı
- 14:38 - Alkollü Sürücü Gazimağusa-Karpaz Yolunda Kaza Yaptı
- 14:27 - Girne’de Araç Yangını: İtfaiye Ekipleri Müdahale Etti
- 14:24 - Alayköy’de Gece Kulübüne Silahlı Saldırı: 3 Kişi Gözaltında
- 14:03 - Gazimağusa ve Beylerbeyi’nde Ani Ölümler
- 13:36 - Nöroloji Uzmanı Dr. Özarslan: 'Alzheimer kader değil'
- 13:29 - Selma Eylem: Okullarda artan şiddet ve zorbalık endişe veriyor
- 13:19 - Necati Taşkın’daki basketbol maçları ertelendi
- 13:06 - DAÜ Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğrencilerinden Dünya Çocuk Hakları Günü’ne Özel Etkinlik
- Atatürk'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları
- Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları
- Beş bin yıllık problem: İyi karpuz nasıl seçilir
- Karpuz kilo yapar mı?
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Detay Kıbrıs | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.