Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri teknik direktör konusunda bir türlü istediği istikrarı yakalayamayan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Portekizli hoca Jorge Jesus ile bu şanssızlığını kırmak istiyor. Dünyaca ünlü teknik adamın gelişiyle birlikte hasret kaldığı şampiyonluğa ulaşmak isteyen Fenerbahçe, yeni sezona büyük umutlarla başlıyor.
Son olarak Vitor Pereira ile sezona başlayan sarı lacivertliler, üçlü savunma oynatan ve oyun stili nedeniyle sürekli eleştiri konusu olan Portekizli hoca ile de sezon sonunu görmeyi başaramadı. Peki, Jesus Fenerbahçe’nin hayal ettiği şampiyonluğa ulaşmasını sağlayacak kişi mi? Son çalıştırdığı takımlarda nasıl taktikler uyguladı ve hangi futbol tarzını benimsedi?
Total Football’dan Caio Miguel yaptığı detaylı analizde, Portekizli çalıştırıcının merak edilen yanlarını ve Fenerbahçeli taraftarları nasıl bir futbol sisteminin beklediğini kaleme aldı…
TAKTİKSEL DİZİLİŞLER
Jesus’un taktiksel diziliş konusunda birkaç favorisi bulunuyor. Futbolun daha dinamik bir hale gelmesiyle takımlar artık taktiksel formasyonlara katı şekilde bağlı kalmıyor. Oyun içerisinde sürekli değişen dizilişlere rağmen Jesus, Flamengo kariyerinde maçların yüzde 45’inde 4-2-3-1 taktiğini kullandı.
Benzer bir eğilim Benfica’da geçirdiği günlerde de yaşandı. Jesus, çoğu zaman başlangıçta 4-4-2 sistemini kullansa da, bunun yanında 9 farklı sistemi daha denedi. En önemlisi 2020-21 sezonunun sonuna doğru 3-4-3’e geçmesi oldu. Jesus, diziliş ne olursa olsun takımının taktiksel disiplininden taviz vermemesini istiyor. Ancak taktikler arası geçişlerden ve farklı dizilişleri denemekten çekinmiyor.
PLANLAMA
Jesus’un takımları, hücum organizasyonlarında önemli ölçüde dar veya kompakt kalıyor. Bu yapı, takımlarının hareket tarzı ve stratejisini uygulaması açısından önemli bir yerde konumlanıyor. Jesus çok akıcı ve kolektif bir futbol stilini sever. Top referans noktası olarak ele alındığında, oyuncular geçiş şeritleri oluşturmak ve onları birleştirmek için sürekli olarak kendi aralarında alan paylaşımı yaparlar. Flamengo’nun maçlarından birindeki pas haritasına baktığımızda (aşağıda), takımın genel yapısının nispeten dar olduğunu görebiliyoruz…
Bu yapıyı daha iyi örnekleyebilmek için Benfica’yı inceleyebiliriz. Formasyonlarda görüldüğü gibi, Jesus çoğu zaman dörtlü savunmayı tercih ediyor. Bekler kenar çizgilere kadar açılır ve kanat bek gibi önde olurlar, stoperler ise birbirinden ayrı şekilde durarak alanı bölerler.
Jesus, Benfica döneminde zaman zaman üçlü varyasyonları da denedi. Rakiplerin baskılı futbolunu kırmak için maç içerisinde üçlü savunmaya dönebiliyor. Sistemin en kritik noktası oyuncuların topun olduğu yerde sürekli hareket halinde olmaları. Bu yapıyı bu kadar etkili yapan şey, takımın akışkan olmasından kaynaklanır.
DİKİNE PASLAR
Jesus’un takımlarını analiz ettiğinizde, sürekli olarak hücum düşünen bir yapıyla karşılaşırsınız. Taraftarların büyük keyif aldığı bu tarz, çoğunlukla takımlarının dikine paslarından kaynaklanıyor. Jesus’un takımlarının pas verme tarzı açık bir şekilde dikey eğilimdedir. Ayrıca, oyuncular geçiş şeritleri oluşturmak ve istenen bu dikey geçişi sunmak için sürekli olarak savunma hatlarının gerisine koşular yapar.
Bu dikey pasların işe yaraması için bek ve kanat oyuncularının hareketli olması şart. Bu yüzden oyuncuların kendi aralarında akıcı bir ilişkiye sahip olması gerekiyor. Aşağıdaki örnekte Gabriel Barbosa orta saha çizgisi arasında topu kontrol ediyor. Ardından iki takım arkadaşının olduğu kanada dönerek üçgen oluşturuyor ve 3v2 stratejisini uygulamaya koyuyor.
PAS, PAS, PAS… AMA KISA PAS!
Jesus’un yönettiği takımların temel özelliklerinden biri sıklık ve dikey oyun. Örneğin, 2019’da Flamengo’da 90 dakika başına yapılan 472 pasın 80’i dikine gerçekleşti. Öte yandan pasların sadece %7.37’si uzundu ve ortalama pas uzunluğu 19.17 metreydi. Bu istatistik, sürekli olarak oyunu ileriye doğru oynamaya çalıştıklarını gösterir. Jesus’un hücum sistemini karakterize eden başka kavramlar da var. Örneğin, sürekli boşluk arayışı ve bunun sonucunda boş alanı değerlendirme isteği. Jesus, oyuncularından sürekli olarak topun etrafında olmalarını istiyor. Bu durum, önemli sayıda savunma oyuncusunu da topun etrafına çekiyor ve çok fazla boş alan yaratılmasını sağlar.
SAVUNMADA YÜKSEK PRES
Jesus’un hücum planındaki sıkı kalma fikrine savunmada da rastlayabiliriz. Bu, şiddetli presin saldırganlığı ve yoğunluğundan kaynaklanıyor. Amaç sadece topu en kısa sürede kapmak değil, baskı sonucu kapılan topla hızlı atağa çıkıp gol bulmak da hedefler arasında.
2019’da Flamengo ile 7.88’lik PPDA’ya sahip olan Jesus, Jorge Sampaoli’nin Santos’undan sonra bu alanda ikinci sırada yer alıyordu. Rakibin oyun alanını sıkıştırmayı amaçlayan Jesus’un takımlarında iki oyuncu topu alan oyuncuya baskı kurarken, diğerleri adam markajı yaparak pas seçeneklerini ortadan kaldırmayı hedefliyor. Karşı pres de Jesus’un çalıştırdığı takımların bir başka önemli yönüdür. Rakibin tehlikeli bir atak başlatmasını engeller veya en azından geciktirir.
PPDA nedir?: Rakip takımın birinci ve ikinci bölgesinde yaptığı pas sayısının, aynı bölgede yapılan defansif aksiyonlara oranı. Bu oranın sonucunda çıkan sayı ne kadar küçükse, takımın önde pres gücü o kadar iyi olarak değerlendirilir.
SONUÇ
Fenerbahçe’de oyuncu rolleri, dizilişler ve daha fazla ayrıntılar farklı olsa da, Jesus kariyeri boyunca kullandığı taktik ve ilkelerin aynısını burada da uygulamak isteyecek. Dikeylik, yakınlık, farklı kombinasyonlar, genel hücum yapısı ve yüksek pres gibi bazı yönler, Jesus’un Fenerbahçe’sinde mutlaka görülecektir. Jesus, bu sınavdan başarıyla çıkabilir mi, onu zaman gösterecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.