Sadece alışveriş yapmak ve gezmek isteyen turistlerin değil alyans seçmeden yeni doğan bebeğe altın almaya çoğu kişinin uğrak noktası Kapalıçarşı geçmişteki cıvıl cıvıl günlerini arıyor. Öyle olduğunu bilsem de bir semttekinden çok fazlasını bir arada bulma şansım var diye her dönemin gözde yatırım araçlarından ‘altın’ bozduranların amacını sormak için sarrafların kapısını çaldım dün.
Hepsi işlerin çok azaldığını söyledi. Geçen yıl iki ayı aşkın süre kapalı kalmışlar, pandemi sürecinden olumsuz etkilenmişlerdi; Ramazan’ın da etkisiyle dükkanlara girip çıkanların sayısı daha da azalmıştı. Onlar söylemese de durum gözle görülüyordu!
“İnsanlar toplu taşımaya binmekten çekiniyor, uzağa gitmek istemiyor o nedenle özellikle de tek tük altını olan semt kuyumcularına gidiyor” diyerek açıkladı çoğu gelip giden sayısındaki düşüşü.
Kripto paraya, altın hesabına yönelen çok
Bir de kripto paralara, bankaların ‘altın hesabı’ açmaya başlamasıyla oraya yönelenler olduğunu söyleyenler oldu. Müşteri, çarşıya gitmeden internet üzerinden alıp-satıyordu kimine göre. Faizler yükseldiği için TL’ye dönenler de olmuştu.
20’ye yakın dükkana girip çıktım. Onların halini hatırını sorduğumda aldığım yanıtları yukarıda özetledim. Kapılarını altın bozdurmak için çalanları sorduğumda -ki ben sadece birkaç haftalık süreç için sormuyordum- madalyonun iki yüzü olduğunu anladım.
İlki, birikimi olup altınlarını satıp ev, araba, arsaya yatıranlardı. Özellikle geçen yıl gramı 500 TL’nin üzerini gördüğünde otomobillerini yenilemek, ev, yazlık almak veya, “Gelecekte üzerine ev yaparız” düşüncesiyle arsa satın almak amacıyla yüz binlerle ifade edilecek değerde altını satanların sayısı az değildi anladığım kadarıyla.
Bozdurup eve, arabaya yatırdılar
İsim vermek istemeyen bir sarraf, yatırım amaçlı altınını satanlar için şunları söyledi: “500 TL’nin üzerine çıktığında daha fazlaydı. Bir dönem kredi faizleri de daha uygundu. Altınını, bileziklerini bozdurup ev, arsa, arabaya çeviren çok oldu. Bazıları kredi de alıp parayı tamamlayacağını söyledi. Şimdi de yüksek sayılır 450 TL’nin üzerinde. Bize genelde bu amaçla uğruyorlar.”
Sarraf Kuyumculuk’tan Mücahit’in dükkandaki deneyimi de benzerdi: “Abla işler çok düştü. Görüyorsun cep telefonumdan film izliyorum. Gelenleri sorarsan.. 200-300 bin TL’lik altın bozduranlar oldu. Millet salgında yastıkaltındaki altınları yatırım için kullandı.”
Bu iki örneğe yakın deneyimlerini aktaranlar oldu. Sarrafların da dediği gibi her dönem özellikle de kriz dönemlerinde bunu fırsata çeviren, yatırım yapan olur elbet. Her dükkandaki deneyim farklı olabilir. Ancak bazıları, “Salgında işini kaybeden, mağdur olan, ihtiyaçtan satan yok mu” dediğimde, “Yok öyle bir şey millette para var. Sadece yatırım için bozduruyorlar” diyen birkaç kişi oldu, “Uzayda mı yaşıyorsunuz” demek istedim; sustum…
Salgında işyeri kapanan, kısa çalışma ödeneğine (KÇÖ) mahkum olan -ki o da 31 Mart’ta sona erdi- ücretsiz izne çıkarılan binlerce kişi arasından onlarla yolu kesişenlerin hayata tutunma öykülerini anlatan sarraflar oldu. Anlattıkları, çoğunun içini burkmuştu; benimkini de burktu. Devletin sosyal koruma kalkanının ‘kollayamadığı’, destek paketlerinin yetmediği kişiler bebeklerinin altınını, alyanslarını satmıştı.
400-500 bin TL’lik altını bir kalemde çıkaran oldu
Cengiz bey, durumun iki boyutunun olduğunu gözlemleyenlerdendi: “Geçen yıl özellikle de gram altın 500’ün üzerinde olduğu dönemde gelseydiniz. Gördüğünüz manzara bir an, ‘Geçim sıkıntısı yok’ diye düşündürtebilirdi. Tek kalemde 400-500 binlik altınını çıkarıp bozduranlar sıradaydı. Ama elbette işin başka boyutu da var. Özellikle son zamanlarda ihtiyaçtan satanları da çok gördük. Belirli bir maaşla geçinenin zaten fazla bir yatırımı olmaz. Birkaç altını, bileziği olsa da satmış belli ki. Özellikle okul açıldığında parmağındaki alyansını satan gördük. Son atışı o!”
Öncelik çocukların ihtiyacı
Safir Kuyumculuk’tan Cüneyt bey, ihtiyaçtan altın bozduranların kapılarını çaldığını ifade ederek, ekonomik durumu bozulanların evde kötü günler için tuttukları ‘ufak tefek’ altınını sattığını söyledi. Ona göre altın bozduranların çoğu çocuğunun ihtiyacını gözetiyordu. Okulların açıldığı dönemde bu nedenle dükkana uğrayanların arttığını söyledi.
Emanete bırakmak isteyen oluyormuş
Bir başka sarraf, salgın nedeniyle zorda kalan bazılarının kirasını denkleştirmek için bileziğini getirdiğini söyleyerek, “Emanete bırakıp para alsak sona geri alsak” diyenlere üzülerek, “Öyle bir uygulamamız yok” dediğini anlattı.
Eşinin parmağındaki son yüzüğü satmış
Konuştuklarım arasında en çarpıcı örneği anlatanlardan biri Hasan Sarraf’tan Osman bey oldu. Son 15 günde -ki bu KÇÖ’nün sona erdiği günden sonrasına işaret ediyor- yüzük ve alyans satanların sayısının arttığını anlattı. Ve, sonra da künefe sattığı iki işyerini de kapamak zorunda kalan bir müşterisinin iki gün önce gelip eşinin parmağında kalan son yüzüğü sattığını! Osman bey, buna dertlendiğini, “İki gündür canım çok sıkkın” sözleriyle ifade etti.
Evren bey belki en iyi saptamayı yapanlardan biri oldu: “Ben 37 yaşındayım; 23 yıldır çarşıdayım. Eskiden bir orta direk vardı. Şimdi kalmadı. İnsanlar zengin ya da fakir.”
Bu durum belli ki salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini de daha katlanılmaz durumlara getirmişti. Çoğu kişinin zaten alyansından ya da bebeğine takılandan başka altını yoktu varsa da kalmamıştı. Ve, Covid-19 salgınına öyle yakalanmıştı toplumun büyük çoğunluğu.
Bir başka sarrafın söylediği, “Zaten imkanı olan her zaman var onları saymıyorum, diğer kesimde de küçük de olsa yatırım yapacak imkan yok. Özellikle de bu süreçte” sözleri Evren beyi doğrular nitelikteydi.
‘Gelenlerin, yüzde 75’i ihtiyaçtan’
Evren bey, ihtiyaçtan mı satan çok yatırım için satan mı sorusunu yüzde vererek yanıtladı: “Eskiden yüzde 60’ı ihtiyaçtan, yüzde 40’ı ev, araba almak yani yatırım için altınını satıyordu. Şimdi yüzde 75’i mutfak masrafını karşılamak için satıyor. İşi bozulanlara ödenekler yetmiyor. O paralarla İstanbul’da ayakta kalmak imkansız.”
Yine ismini vermeyen bir sarraf da KÇÖ kesildikten sonraki iki hafta içinde ihtiyaç nedeniyle altın satanların sayısının arttığını belirterek, “Bebeklerine takılan altınları, aile yadigarlarını satıyorlar, onlar söylemese de üzerindeki kurdeleden anlıyoruz” dedi.
Ameliyat için gereken 5 bin TL
Salgın mağduru bir müşterisinin devlet hastanesinde meme kanseri olacak eşinin ameliyatı için ödemesi gereken 5 bin TL’yi denkleştirmek amacıyla bilezik sattığını da üzgün bir ifadeyle sözlerine ekledi.
Esra hanım, ihtiyaçtan olduğu kadar yatırım yapmak için gelenlerin olduğunu, geçen yıl kredi faizleri düşükken yatırım amacıyla altın bozduranların çok olduğunu anlattı. Ancak, “Aşırı arttı diyemem” dese de alyanslarını satanların varlığına üzülerek şahit olduğunu, “Zor durumdayım” diyerek elinde, avucundakileri getirenler olduğunu da ekledi.
Önce erkeklerinki satılıyor
Onun anlattığına göre çaresizlik, ‘iyi günde kötü günde’ birlikte olmaya, ‘bir’ olmaya söz verenlerin aralarındaki bağın simgesi kabul ettikleri alyansı satmaya zorladığında önce erkekler getirip satıyor. Ancak durum daha da vahimleşirse son çare eşlerininki de bir sarrafın tartısındaki yerini alıyor!
İhtiyaçtan satanların en kısa sürede başta alyansları olmak üzere kenara köşeye koydukları altınlarını yeniden satın alabilecekleri günlerin gelmesi dileğiyle…
(SEÇİL TÜRESAY-DİKEN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.