15 Temmuz darbe girişimi akşamında Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden Binbaşı Fatih Şahin polisteki ifadesinde "Karanlıkta ağaçlıktan bize ateş açıldı. Ben de karşılık verdim, "Ah" sesi duydum kimin düştüğünü görmedim. Bir silüetin düştüğünü gördüm" dediği ortaya çıktı.
Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, darbe girişimi gecesi Silopi’den gelerek Özel Kuvvetler Komutanlığı ele geçirmek isteyen Tuğgeneral Semih Terzi’yi vuran Astsubay Ömer Halisdemir’i şehit eden darbeci binbaşı Fatih Şahin’in ifadesi ortaya çıktı.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nun sürdürdüğü darbe soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen darbeci binbaşı Şahin’in ifadesi özetle şöyle:
“Ben topçu binbaşıyım. 12. Özel Kuvvetler Komutanlığında tabur komutanı olarak görev yapıyorum. Ben 15 Temmuz’da terörle mücadele konusunda, özel kuvvet harekat üssünde operasyon hazırlığı yapıyorduk. Yanımda 16. Tabur Komutanı Volkan Yaman, Altan Bora Albay ikinci grup komutanı ve Binbaşı Selçuk Akbey vardı, o da 25 . Tabur Komutanı.
Gün boyunca operasyon planlama faaliyetimiz devam etti. Harekat saldırısı hazırlıyorduk. Saat 21.30 da 1. Özel Kuvvetler Komutanım Semih Terzi beni askeri hattan aradı. Aynı zamanda 16. Tabur içinde aynı görevi verdi. ‘Alarm verin’ dedi. ‘Operasyon için hazırlıklarınızı tamamlayın. Yarım saat içinde Diyarbakır havaalanına hazır etmek için hazır olun’ dedi.
Aynı zamanda bunu Altan Bora Albaya söylemiş. Bizde hazırlıklara başladık. Bizim özel kuvvetlerin hiyerarşisi Özel Kuvvetler Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi’dir. Biz uçakla havalandık.
"TSK yönetime el koydu" dedi
Uçakta Semih Terzi ‘silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Ankara’ya gidiyoruz’ dedi. Ankara Etimesgut’a indik. Ben uçağa gitmeden kışladayken hazırlık yaparken grup komutanım Eyüp Coşkun Albayı aradım. Sana dönerim dedi, dönmedi. Etimesgut’a geldik. Biz geldiğimizde helikopter vardı. Helikopterle özel kuvvetlere gittik.
Ağaçlığın içinden "Ah" sesi duydum
Orada bizi Ümit Pak Albay karşıladı. Tugay Komutanımızla Ümit Pak ve biz karargaha doğru ilerliyorduk. Karargahın girişinden 10 metre önce ateş açıldı. Karanlıkta ağaçlığın içinden bize ateş açıldı. Ben karşılık verdim, ah sesi duydum kimin düştüğünü görmedim, bir silüetin düştüğünü gördüm.
Geriye dönüp Semih Terzi’nin yaralandığını fark ettim. Onu içeri çektik. 20-25 dakika geçti. Başka bir helikopter geldi. Sonra helikopterle onu GATA komutanlığına götürdük.
Silahları bırakamayız
Yanımda Hüseyin Oğuz vardı. Hasan Aksoy, Ahmet Kara vardı. Bilmediğim bir kişi daha geldi. GATA’ya götürdük. GATA’dayken oranın yetkilisi burada silahlı gezemezsiniz dedi. Ne olduğunu anlamadım. Maksadımız kimseye zarar vermek değil dedim.
Silahları bırakamayız dedim. O sırada Erkan Tokgöz yarbay geldi. 11. Tabur komutanıydı. O Cizre de yaralanmıştı. Hastanede Yakup Yarbayın yanındaydı. Beni Oğuz Tozak Albayla görüştürdü.
"Senin adamların nizamiyede ateş ediyorlar"
Oğuz Albay senin adamların nizamiyede ateş ediyor dedi. Benim nizamiyede personelim yok, kim olduğunu bilmiyorum dedim. Ben arayıp ateş etmemelerini söyleyeceğim dedim. Müteakiben adamları aramaya başladım. Mihrali Atmaca’yı aradım. Ona ulaşamadım, 3-4 personeli aradım.
En son Mehmet Bilge Astsubay’a ulaştım. Kimseye ateş etmeyin dedim. Beni Mihrali ile görüştür dedim. En son Zekai Aksallı tümgeneralin emir astsubayı aradı. Bana ateş ediyorlarmış komutan seninle görüşmek istiyor dedi. Sonra komutanla görüştüm. Adamların varsa ateşi kessin dedi. Benim orada personelim olduğunu zannetmiyorum dedim.
Zeki Paşa bana Ankara’da ne aradığımıza ilişkin bir şey sormadı. Sonra ben bunun üzerine Erkan Yarbay’la görüştüm. Silahımı, teçhizatımı oraya verip polislerin gelmesini bekledim. Bununla ilgili bu olaydan dolayı ben pişmanım, üzgünüm.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.