• BIST 9952.63
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 18 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 18 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 8 °C

KARARLAR

Ebru VERITY

  Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan askerlerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordusunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, askerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş alanına doğru ilerlerken, yol kenarındaki bir tapınakta durup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan cebinden bozuk para çıkararak “Şimdi yazı-tura atacağız. Eğer tura gelirse, biz kazanacağız, ama eğer yazı gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıkacak” der. Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabırsızca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı kazanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı komutanının yanına gelerek onun kehanetini takdir edercesine, “Kimse kaderi değiştiremez” der. Bunun üzerine “Haklısın” der komutan, iki tarafı da –tura- olan parayı göstererek...!! Hepimizin hayatında zorlanarak aldığımız kararlar vardır. Kimi zaman bu iş hayatımızda, kimi zaman evliliğimizde, kimi zaman ise kendi içimizde yaşanmışlıklarla ilgilidir çoğu zaman. Bütün bu kararlar, sonuçları ne olursa olsun kendimize duyduğumuz özgüven sayesinde meydana çıkmıştır. Tıpkı Konfüçyüs’ün dediği gibi “Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.” Daniel Goleman, Emotional Intelligence – Duygusal Zeka kitabında bunu şöyle irdeliyor. “Duygusal olarak becerikli insanların kendi duygularını bilen ve iyi yöneten ve diğer kişilerin duygularını okuyan ve bunlarla etkin bir biçimde karşılaşan insanların, yaşamlarında bir çok avantaja sahip olduklarından, tüm bunların özgüvenlerini beslemektedir.” Kendi yaşam sınırlarımıza baktığımızda, sevdiğimiz ve sevildiğimiz ortamlarda daha girişken ve rahat olduğumuz, kişilerle olan diyaloglarımızda iletişim becerilerimizi daha rahat kullandığımız ortadadır. Peki ya aksi durumlarda? Duygularımızı kendi çerçevelerine hapsedip de, yüreklerimizin dışına taşıramadığımız durumlarda ne yapacağız? Kararlarımızı alırken, verdiğimiz karardan ne kadar emin olabileceğiz? İşte bunun sırrı da sanırım öncelikle kendimizi ve başkalarını olduğu gibi Kabul edebilme becerisinde gizli. Bunu yapabildiğimiz sürece, içsel çatışmalar yaşanarak, sıkıntı çekilerek verilmiş kararlardan çok, huzurla aldığımız kararların arkasında dimdik durabileceğiz. Sonuçları neye gebe olursa olsun. Gönül pencerelerinizin sonuna kadar açık olması dileğiyle…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları