Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’la yaptığı telefon görüşmesi sırasında iki kez, “BM’nin aynı tavrı sergilemeye devam etmesi halinde Rum yönetiminin Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına rıza göstermeyeceği” tehdidinde bulundu.
Kasulidis’in ayrıca, Rum başkanlık seçiminin arifesinde BM ile KKTC arasında operasyonel anlaşmaları yapılıyor göründüğüne dikkat çekerek, bunun, KKTC’nin talep ettiği gibi, bir çeşit ayrı anlaşma anlamına geleceği görüşünü ortaya koydu.
Kasulidis-Stewart telefon görüşmesinin bütün detaylarının, Rum Dışişleri Bakanlığı bilgi notunun, elinde olduğuna işaret eden Fileleftheros, haberi “Başkanlık Seçimi Öncesinde BM-İşgal Bölgeleri Anlaşması” başlığıyla aktardı.
“Kendisi ‘yapıcı’ iken Rum yönetiminin sırtından bıçaklanıyor olması nedeniyle ihanete uğramış hisseden Kasulidis’in çok sert bir ton kullandığını yazan gazete, girişim için yüz yüze görüşme ayarlanmışken Stewart’ın sağlık nedenlerini gerekçe göstererek Rum Dışişleri Bakanlığı’na gitmemesi üzerine girişimin telefon aracılığıyla yapıldığını belirtti.
Stewart’ın bir gece önce BM Yapısal Reformlar Genel Müdürü Mario Nava ile akşam yemeği yediği, ertesi gün de Kanada’ya uçtuğu kaydedilen Rum Dışişleri Bakanlığı bilgi notunda, Türk tarafının, Barış Gücü’nün KKTC’deki varlığı ve faaliyetleri için ayrı anlaşma yapılması talebiyle ilgili olacaklara dair önemli bir bilgiye de yer verildi.
Habere göre Kasulidis muhatabına, iki taraf arasında güven yaratmaya yönelik samimi çabalarına (malum GYÖ’leri) rağmen Stewart’ın, Barış Gücü’nün ve BM Sekreterliği’nin bu tavrıyla karşılaştığı şikayetini iletti.
Bilgi notuna göre görüşmede, KKTC’nin, Barış Gücü ile KKTC arasında operasyonel anlaşma (operational arrangements) yapılması talebine kulak veren Barış Gücünün bu tavrı ile Rum tarafına baskı yaptığı belirtildi.
Barış Gücü ile KKTC arasında operasyonal anlaşmanın, Rum tarafında yapılacak seçimlerin birkaç gün öncesine denk geleceğine, Türk tarafının da bu anlaşmayı ayrı egemenliğinin tanınması şeklinde lanse edeceğine işaret eden Kasulidis, içerisinde bulundukları seçim öncesi dönemde Rum kamuoyunun özellikle şarj edilmiş (yüklü) olduğuna dikkat çekti. Şahsının, yapıcı ve ilerici tavrı nedeniyle basının hedef tahtasında olduğuna işaret ederek, KKTC ile böyle bir anlaşma yapılırsa Rum yönetiminin Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına rıza vermemek zorunda kalacağını söyledi.
Kasulidis muhatabına, Barış Gücü’nün sürekli olarak Türk tarafının “tehditlerine boyun eğdiğini ve Türk tarafından korkuyor göründüğünü”; Stewart’ın işleyiş tarzının Rum tarafına, Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına rıza vermemekten başka seçenek bırakmayacağını, olacakların tek sorumlusunun da BM olacağını söyledi.
Taksim sahası meselesinde ise Kasulidis, ara bölgedeki çalışmalara Türk askerinin nezaret ediyor olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken saha boyuna set çekilmesinin ise “kabul edilemez olduğunu” savundu.
Kasulidis ayrıca KKTC kuvvetlerinin, Mağusa Hastanesi’nin statüsünü şaibe altına koyan faaliyetlerinden duydukları rahatsızlığı da ilettiği Stewart’a “Milli Muhafız Ordusu, teknik çalışmalara nezaret etmek üzere hiç ara bölgeye girmedi” dedi.
Colin Stewart ise Kasulidis’in, Türk askerinin Taksim sahasındaki varlığı konusunda yanlış bilgilendirildiğine işaret ederek, Rum tarafı içerisindeki aşırı unsurları sorumlu tutarak Kasulidis’in gündeme getirdiği meselelerde gerilim yaratanların da bunlar olduğunu söyledi. Bunun üzerine ‘ben de mi aşırıyım” diye soran Kasulidis, Stewart’a bu konjonktürün neden seçildiğini ve Rum kamuoyuna yayılan öfkenin farkında olup olmadığını sordu. Kasulidis, Rum yönetiminin Taksim sahasındaki faaliyetlere “asla onay vermeyeceğini” yineledi.
Gazete haberinin “Set ile Ara Bölge İşgal Bölgesi Haline gelecek… Elizabeth Spehar Sonrası Dönem ve Barış Gücünün Büyük Korkusu” başlığıyla ayırdığı bölümünde ise, Kasulidis’in Stewart’a “Kıbrıslı Türkler saygı istiyor, itibar istiyor ama aynı zamanda saçma ve abartılı taleplerde bulunuyor” dediğini aktardı.
Habere göre Barış Gücü’nün, son raporlardan iki bölgeli iki toplumlu federasyon ifadesini çıkararak ve toplumlar için artık taraflar terimini kullanarak “belirgin bir şekilde tavır değiştirdiğini" söyleyen Kasulidis, bu söylem değişikliğinin ve “ihlallere” gösterilen müsamahanın Türk tarafını cesaretlendirdiğini söyledi. Kasulidis bu değişimin, Spehar’ın ayrılması ve yerine kendisinin (Stewart) gelmesi ile gözlemlendiğini de ekledi.
Kasulidis, Rum yönetiminin, Taksim sahasındaki çalışmaların, çerçevesi üzerinde uzlaşmaya varılana kadar durdurulması talebini yineledi. Saha boyuna set çekilmesinin kabul edilemez olduğunu da savunarak “Barış Gücü, top kaçacak bahanesiyle setin boyunu müzakere etmemeli. Set ara bölge toprağını işgal bölgesi olarak kapatacak” ifadesini kullandı.
Kasulidis “Wayne’s Keep’teki, Poligono bölgesindeki ihlallere ve ara bölge koordinatlarının Barış Gücü tarafından kabul edilmemesine” de değindi, “ateşkes hattı ve ara bölgenin kesin sınırları konusunda tek muteber merciin Rum Millî Muhafız Ordusu olduğunu” iddia etti. Barış Gücü’nün yetkisinin sadece ara bölgenin güvenliğini sağlamak olduğunu, yönetme yetkisine sahip olmadığını da söyleyen Kasulidis “Barış Gücü her zaman işgal rejiminden korkuyor görünüyor” da dedi.
Gazete, Kasulidis’in Stewart’a, Rum yönetiminin Pile bölgesinde KKTC makamları tarafından yapılan tutuklamalardan ve Barış Gücü’nün buna müsamaha göstermesinden duyduğu yoğun rahatsızlığı da aktardığını yazdı.
Habere göre Kasulidis, Rum polisinin organize suçu önleme operasyonu yapacağını, Barış Gücü’nü operasyondan hemen önce bilgilendireceğini söyleyince Stewart, KKTC makamlarının Pile’deki operasyonu Rum polisinin son operasyonlarına cevap olarak gerçekleştirdiği yanıtını verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.