• BIST 10025.47
  • Altın 2956.432
  • Dolar 35.1368
  • Euro 36.5946
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 13 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 11 °C
  • İskele 13 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 5 °C

Kendimizi Keşfetmek

Hatice İNTAÇ

Duyguların iflâsı mıydı lâkaytlık Dibe vurmanın boş vermişliği miydi umursamazlık Kaybedilmiş savaşlara isyan mıydı pervasızlık Dünya bile şaşırmışken yolunu İnsan nasıl unutmasın kendini   Bıraktım gözlerimi istediği yere baksınlar Ne zaman isterse canları, o zaman aksınlar Ve ayaklarımı bıraktım Son durak neresiyse oraya koşsunlar   Kahkahalar dökülürse dökülsün dudaklarımdan Anlamsız sözler çıksın varsın ağzımdan Kime ne?... Değil mi ki sansürlerle yaşadık ömrümüzü Değil mi ki ağlattık hep gönlümüzü Artık azat olma vaktidir ey ruhum Dök dökebildiğin kadar içini…            (H.İntaç)                                                                    Çok sıkıldım!.  Hani derler ya “şiştim”  Bir filmin sonunu bildikten sonra onu tekrar seyretmek ne kadar sıkıcıysa o kadar sıkıldım. Kısır döngüler ve değişmeyen; toplumdaki duyarlı insanların tüm şikâyetleri, önerileri ve çabalarına rağmen değiştirilmeye muktedir olunamayan düzenden bıktım. Alavere, dalaverelerden; politik söylemlerden, sadece koltuklarda kimin oturacağı kaygısında olan bal yapmaz arı misali siyasilerden, arap saçına dönen Kıbrıs meselesinden, suyu kimin yöneteceği tartışmasından, günde birkaç kez kesilen ve ev cihazlarını bozan elektrik sorunundan, ardı arkası kesilmeyen grevlerden, trafik sorunlarından ve daha nicelerinden;  kısacası bu memleketin ne durumda olduğunu her gün görmekten ve dinlemekten usandım. Birlikten kuvvet doğar denir hep. Muhakkak ki öyledir. Toplumu oluşturanlar da bireylerse eğer; birey olarak hem kendimiz hem de toplum ve ülke adına sağlıklı görüşler sunmamız, doğru kararlar almamız için bedenen ve ruhen sağlıklı olmamız gerekir. Oysa her Allahın günü duyduğumuz, gördüğümüz bu olumsuzluklarla, birbirimizi kışkırtmakla, isyan ettirmekle bu pek de mümkün olmuyor. Dıştaki sorunlarla uğraşmaktan adeta kendimize yabancılaştık. Önce kendi iç dünyamızı tanımamız; kendimizi, yeniden keşfetmemiz gerekir ki, kimsenin etkisinde kalmadan kendi hür irademizle bir hükme varabilelim. Bu da ancak dışımızda gelişen bizi kendi özümüzden uzaklaştıracak kadar aklımızı karıştıran şeylerden arınıp ilk önce kendimizin farkında olmakla mümkündür. Farkındalık  kısaca, insanın kendi ile yüzleşmesi, kendi varlığının farkında olması diye tanımlanır. Kendi kendimizle yüzleşmek demek, egomuzu ön plandan geriye çekip tarafsızca değerlendirme yapmak; kendimizi,  ‘öteki ’nin yerine koyup tarafsız düşünmek ve karar vermek demektir. Bunu başarabildiğimiz takdirde dışımızda gelişen olayları ve başkalarını çözmek ve anlamak da mümkün olur. Farkında olmaya başladıkça içimizde yeni bir enerji, yeni bir hayat hissederiz. Bu yeni enerjinin yarattığı güçle bizi baskılayan pek çok şey de çözülüp gider. Onlarla savaşmak zorunda kalmayız. Farkında olmak, o kadar önemlidir ki; eski çağlardan günümüze kadar var olmuş veya var olacak tüm dinleri, felsefeleri birleştiren özün ne olduğu araştırılsa, altından sadece farkındalık sözcüğü çıkar.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları