Dün Ayorgi’ de yani Karaoğlanoğlu’nda bir eylem vardı.
Köy halkı, elinden alınıp, birilerine peşkeş çekilmek istenen Mete Adanır sahasına ve balıkçı barınağına sahip çıkmak için oradaydı.
Eylem kalabalık mıydı?
Hem evet, hem de hayır.
Bölge halkından, işte olmayan herkes oradaydı.
Ondan önceki gün de Filya’da (Serhatköy’de) bir eylem vardı.
Köy halkı,bir yıldan beridir çöplük haline getirilen ve 2 aydan beridir de yakılan molozlarla zehirlenmeye isyan ettiği için eylemdeydi.
Peki bu eylem kalabalık mıydı?
Yine hem evet hem de hayır.
Çünkü, işi parti boyutuna taşıyıp, partisine zarar gelmesin diye katılmayanların haricindeki herkes oradaydı.
Bu eylemden önce de, Hayvan Üreticilerinin eylemi vardı.
Süt Endüstri Kurumu’nun, sütlerini toplamadığı gerekçesi ile, kurumun önüne topladıkları sütleri döktüler.
Bu eylem de, kendisine göre kalabalıktı.
Sütü ellerinde kalan hayvancılar oradaydı.
Daha önce de Çiftçiler Birliği eylem yapmıştı.
Hükümetten alacaklarını alamadıkları dolayısıyla, yeni ürün ekemedikleri gerekçesiyle, Lefkoşa’da araçları ile yolları kapatmışlardı.
Bu eylem de hem kalabalıktı hem de değildi.
Çiftçilerin çok büyük bir kısmı oradaydı.
2011 sonrası işe girenler eylem yaptılar.
Sosyal haklarının tamamına yakını ellerinden alındığı için, 2011 sonrası işe girenlerin tamamına yakını oradaydı.
Trafik kazalarında ölenler için, ayrı ayrı tarihlerde, hemen hemen her ilçede eylemler yapıldı.
Gerekli önlemlerin alınıp, başka canların gitmemesi için haykırdılar.
Tüm canı yananlar oradaydı.
Akademisyenler , sendikalaşmaları engelleniyor diye eylem yaptı ve sadece sendikalaşmak isteyen akademisyenler oradaydı.
Doktorlar ve sağlık çalışanları, “sağlık Yasası” için eylem yaptı.
Sağlık çalışanları oradaydı.
Darp edilen hemşire için Mağusa’da eylem yapıldı.
Mağusa hastanesinin personeli oradaydı.
Sonra Lefkoşa’da bir hemşire darp edildi ve eylem yapıldı.
Bu sefer, Dr. Nalbanoğlu Devlet hastanesinin personeli oradaydı.
Memurlar eylem yaptı.
Memurlar oradaydı.
Öğretmenler, eylem yaptı.
Öğretmenler oradaydı.
Bu ülkede İmamlar bile eylem yaptı.
Eylemde sadece imamlar vardı.
Bu ülkenin her köşesinde eylem var.
Hem de geçen yıllara oranla daha fazla sayıda.
Çünkü ülkenin her köşesinde sorun var.
Ülkenin her köşesi ve halkın değerleri, bir bir elinden alınarak özele peşkeş çekiliyor.
Ancak, ülkenin her köşesinde de, ateş, sadece düştüğü yeri yakıyor.
Her köşeden cılız bir ses geliyor ancak, bir araya gelip, çığlığa dönüşemiyor.
Her eylem kendince kalabalık ama bir araya gelmedikçe azınlık.
Dün Ayyorgi’de, Serhatköylü’ler yoktu, tıpkı önceki gün, Sehatköy’deAyorgiler’in olmadığı gibi.
O yüzden de, elimizde ne var ne yok, parça parça kaybediyoruz.
Çünkü parça parça isyandayız.
Eylemlerimiz parça parça.
Savunmamız paramparça.
Bir birimizin feryadını duymuyoruz ve daha sonra aynı şey için biz tek başımıza feryat ediyoruz.
Sonra da, “değişen bir şey yok” diye isyan edip, çaresizliği kabul ediyoruz.
Yumruk olmayı bildik mi ki, vurduğumuz devrilmiyor diye mazeretler bulup, vurdum duymazlığa sığınıyoruz.
Karnın açsa, ayaklar seni bakkala götürmezse, ellerin ekmeği tutmazsa, ağzın çiğneyip yutmazsa, kafanda ekmek alman gerektiğini düşünmenin ne faydası var?
Eğer ki bu vücudun bir parçası olarak bir ayaksan,
Ya başı midenin istediğin yere götür güçlenirsin.
Ya da açlıktan ferin kesildi diye ağlama.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.