Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB), “Covid-19 Pandemisinin Kuzey Kıbrıs Eğitim Sistemine Etkileri” başlıklı “2020 Eğitim Raporu”nu yayımladı.
KEAB Başkanı Salih Sarpten yazılı açıklamasında, raporun; “Kuzey Kıbrıs eğitim sistemini ele alan, öğretmen, okul yöneticisi, denetmen, akademisyen ve diğer eğitimcilerin bulunduğu toplam 729 katılımcının yer aldığı ‘Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Kuzey Kıbrıs Eğitimine Etkilerinin İncelenmesi’ araştırmasının bulgu ve sonuçlarını içerdiğini” kaydetti.
Sarpten, Covid-19 tedbirlerinin sadece KKTC’de değil tüm ülkelerde ciddi eğitim kayıpları yaşanması ihtimalini ortaya çıkardığına işaret ederek, güçlü eğitim sistemlerine sahip ülkelerin “Endüstri 4.0” ve dijital dünyanın özelliklerinden de yararlanarak, uzaktan eğitim uygulamalarını daha baskın hale getirdiğini ve eğitim kayıplarını minimum düzeyde tutma yönünde adım attıklarını dile getirdi.
Ülkede, eğitim sistemindeki geleneksel uygulamalara yönelik sıkı bağların ve sistemin ihtiyaç duyduğu dönüşümlerin zamanında gerçekleştirilememiş olunmasından dolayı, KKTC’nin bu dönemde en çok eğitim kaybı yaşayan ülkelerden biri olduğunu ifade eden Sarpten, KEAB 2020-Eğitim Raporu’nun, hem ortaya çıkan eğitim kayıplarını en düşük düzeyde tutabilmek ve yeni kayıpların yaşanmaması için gerekli düzenlemelerin yapılması, hem de Kuzey Kıbrıs eğitim sisteminde gerçekleştirilmesi gereken değişim ve dönüşümlere işaret ederek, politika yapıcı ve eğitim yöneticilerine ışık tutmak amacıyla hazırlandığını kaydetti.
Sarpten, eğitimin, açık bir sistem olduğunu, hemen her ailenin ya da her toplumsal sektörün doğrudan veya dolaylı olarak eğitimle ilişkili olduğunu, bu yüzden pandeminin eğitim üzerindeki olumsuz etkilerinin katlanarak atmasına neden olduğunu vurguladı.
Raporda, “uzaktan eğitim”, “teknoloji tabanlı eğitim” ve benzer şekildeki dijital alt yapılı eğitim-öğretim uygulamalarında artış gösterildiği ifade edilirken, özetle şunlar yer aldı:
“Araştırmaya katılan 729 katılımcının sadece 18’i (%2,47) pandeminin ülke eğitimini olumlu yönde etkilediği görüşündedirler. Katılımcıların %51,85’i orta derecede, %45,68’i ise yüksek derecede eğitimin olumsuz olarak etkilendiği görüşünü ifade ettiler. Ayrıca, katılımcıların hiçbiri yeni tip koronavirüs pandemisinin ülke eğitimini ‘etkilemedi’ ve/veya ‘yüksek derecede olumlu etkiledi’ şeklinde görüş bildirmemiştir. Bu bulgular, pandeminin KKTC eğitimini ciddi anlamda olumsuz düzeyde etkilediği şeklinde yorumlanabilir.
Katılımcıların %34,57’si ise Milli Eğitim Bakanlığının krizi iyi yönettiği görüşündedir. Bu görüşte olanların %24,69’u kriz yönetimine dair planlı bir süreç ya da prosedür olmamasına rağmen krizin iyi yönetildiği görüşünde iken %9,88’i ise krizin iyi yönetilmesinin nedeninin planlı bir süreç ya da prosedürün varlığından kaynaklandığı düşüncesindedir. Katılımcıların %65,43’ü Bakanlığının krizi kötü yönettiği görüşündedirler. Bunların %61,73’ü Bakanlığın kriz yönetimine dair planlı bir süreci veya prosedürü olmadığından dolayı krizin kötü yönetildiği düşüncesinde iken %3,70’i kriz yönetimine dair planlı bir süreci veya prosedürü olduğu halde krizin kötü yönetildiği düşüncesindedir. Bu bulgular ışığında Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın kriz yönetimine dair planlı bir süreci ya da prosedürü bulunmadığı bu nedenle de koronavirüs pandeminin eğitimde yarattığı krizi de iyi yönetemediği şeklinde yorumlanabilir.
Katılımcılar verdiği yanıtlara göre ‘okulların teknolojik altı yapıları’, ‘Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütünün teknolojik alt yapısı’, ‘rehberlik ve yönlendirme hizmetleri’ ivedilikler değiştirilmesi – dönüştürülmesi gereken unsurlar arasında ilk üç sırayı almıştır. Bu bulgular, okulların ve Bakanlık merkez örgütünün teknolojik alt yapısının, öğrenme – öğretme yöntemleri, Bakanlığın insan kaynaklarının yeterlikleri, eğitim denetimi ve öğretim programlarının öncelikli olarak değiştirilmesi – dönüştürülmesi gereken unsurlardır şeklinde yorumlanabilir.”
Sarpten, yeni tip koronavirüs pandemisinin Kuzey Kıbrıs eğitimine etkisinin incelendiği bu raporda bulgulara göre elde edilen sonuçları ise şöyle sıraladı:
“KKTC okullarında görev yapan öğretmenlerin görüşlerine göre;
Pandemi, KKTC eğitimini çok yüksek düzeyde olumsuz etkilemiştir. Bu etki, en az iki eğitim-öğretim yılında ciddi öğrenim kayıplarının yaşanmasına neden olacaktır.
Ortaya çıkan olumsuz etkilenmenin temel nedeni, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın kriz yönetimine dair planlı bir süreci ya da prosedürü bulunmaması bu nedenle de krizi yönetme performansının düşük olmasıdır.
Olumsuz anlamda en çok etkilenen eğitim kademeleri sırayla yükseköğretim, mesleki teknik öğretim, ilköğretim ve genel ortaöğretim olmuştur. Olumsuz anlamda en çok etkilenme yaşanan boyutlar ise; uzaktan eğitim uygulamalarına erişme olanakları olan ve olmayan öğrenciler arasındaki bilgi ve beceri düzeyleri arasında farkın açılması, özel okullar ile kamu okullarına devam eden öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyleri arasında farkın açılması, mesleki teknik öğretim alanındaki öğrencilerin yeterlikleri olmuştur.”
Sarpten, ortaya çıkan olumsuzlukların giderilmesine ve yeni bir krize karşı hazırlıklı olunması için ivedilikle değişim – döşünüm yaşanması gereken unsurları ise şöyle sıraladı:
“Okulların ve Bakanlık merkez örgütünün teknolojik alt yapısı, rehberlik ve yönlendirme hizmetleri, öğrenme – öğretme yöntemleri, Bakanlığın insan kaynaklarının yeterlikleri, eğitim denetimi, ölçme – değerlendirme yöntemleri, öğretim programları, eğitim yöneticilerinin yeterlikleri, öğretmenlerin yeterlikleri, kademeler arasında geçiş ve merkezi sınavlar, sınıf geçme, mezuniyet koşulları.”
Sarpten, “2020 Eğitim Raporu”ndaki sonuçlara bağlı olarak “politika yapıcılara ve her kademedeki eğitim yöneticilerine” ise önerileri şöyle sıraladı:
“Pademinin etkilerinin 1-2 yıl arasında süreceği gerçeğinden hareketler ortaya çıkan ve çıkması muhtemel ciddi öğretim kayıplarına yönelik Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı gerekli önlemleri almalıdır.
Pandemi sürecinden en çok etkilenen alanın yüksek öğretim olduğu sonucuna bağlı olarak YÖDAK, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ve üniversite yönetimleri bir araya gelerek yüksek öğretim alanındaki olumsuz etkiyi en aza indirecek önlemlerin alınması sağlanmalıdır.
Mesleki teknik öğretimin ikinci sırada olumsuz anlamda etkileneceği bulgusu da ciddiye alınmalıdır. Çünkü bir toplumun kalkınma hamlesinde teknik eleman yetiştirilmesi görevini mesleki teknik öğretim üstlenmiştir. Bu bağlamda MEKB Mesleki Teknik Öğretim Dairesi ve ilgili tüm sektör örgütleri ile iş birliği içinde pandeminin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalıştay ve/veya arama konferansları düzenlenerek bilimsel çalışmalar yoluyla alınması gereken tedbirler belirlenmelidir.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı merkez örgütü başta olmak üzere tüm okulların, uzaktan eğitim olanaklarını da içerecek şekilde teknolojik alt yapılarının güçlendirilmesine yönelik projelendirme yapılması, ülkenin kıt kaynaklarının daha doğru değerlendirilebilmesi için rasyonel planlamalara gidilmelidir.
Uzaktan eğitim uygulamalarına erişme imkanı olan ve olmayan öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyleri arasındaki farkın açılması bulgusundan yola çıkılarak ekonomik açıdan bu teknolojilere sahip olamayan aile çocuklarının desteklenmesine yönelik bütünlüklü planlamalar yapılmalıdır.
Öğrencilere 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak, yenilikçi bir bakış açısıyla, eğitimde değişimi içeren stratejik bir eğitim dönüşüm planı üzerinde durulması önerilmektedir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.