"Kıbrıs Türk tarafı, Ankara’nın lehine, kendi haklarını feda etmeyi istiyor "

 Pazar günü Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) açıklamalarda bulunan Christodoulides, Kuzey Kıbrıs’ta ekonomi ve enerji bakanı Özdil Nami’nin Phileleftheros gazetesine verdiği ve ‘Türkiye’nin Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki (MEB) tüm bölgelerde planlanan sondajı engelleyecek durumdadır, bu göz ardı edilemez’ dediği demecini yorumladı.
 
İtalyan enerji şirketi ENI tarafından sondaj yapmakla yetkilendirilen Saipem 12000 gemisi Soupia bölgesine gitmek için cuma sabahı yeni bir girişimde bulunmuş ve beş Türk savaş gemisi tarafından yine durdurulmuştu.
 
Rum Hükümet Sözcüsü, Kıbrıs Türk liderlerinin Ankara’nın ve onun planlarının lehine sadece Kıbrıslı Türklerin haklarını değil geleceklerini de feda etmeye meyilli olmasının dikkat çekici olduğunu belirtti.
  
Nikos Christodoulides, “Nami’nin ortaya koyduğu koşullardan, doğal kaynaklar konusuyla ilgili müzakere masasında bir yakınlık olsa da Türkiye’nin müzakereleri başlatmak istemediği açıktır” şeklinde konuştu.
  
Eski Cumhurbaşkanı Demetris Christofias ve Kıbrıs Türk Toplumu eski lideri Mehmet Ali Talat, 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesinde  tanımlandığı üzere, deniz bölgelerinde (karasuları, komşu bölgeler, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge) birleşmiş Kıbrıs’ta bir federal yetki oluşturulacağına yönelik müzakere sırasında yakınlaşma sağlamışlardı. Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades’in geçen hafta başında başlattığı bu yakınlaşma, müzakerelerin son turunda yeniden teyit edilmiş ve Türk tarafı için hiçbir zaman sorun olmamıştı.

Rum Cumhurbaşkanı Anastasiades, Hükümetin Temsilciler Meclisi’ne onay için uluslararası alanda kabul edilen ilkeler çerçevesinde en iyi uygulama olan Norveç modeli esasında, şimdiki ve gelecekteki tüm Kıbrıslıların çıkarlarını koruyacak, gelecekte her türlü hidrokarbon kaynaklarının yönetimi için bir bağımsız fon kurulmasını sağlayan bir yasa tasarısı sunduğunu bildirmişti.
 
 Rum Sözcü, Nami’nin Türkiye’nin niyetleriyle ilgili uyarılarının, özü itibarıyla, ABD, Fransa, İtalya, İsrail, Mısır ve doğal olarak Avrupa Birliği’ne karşı uyarılar olarak dikkate değer olduğunu ifade etti.