Mizah, hayatın komik yönlerini ortaya çıkaran bir sanat türüdür. Hikâye, roman, komedi, nükte, fıkra, hiciv, taşlama gibi şekillerde karşımıza çıkar. Bunların en önemli özelliği de espri adı verilen can alıcı noktanın eserin ayrıntıları arasında büyük bir yetenekle gizlenmiş olmasıdır. Mizahın bir diğer özelliği de güldürmekten çok içeriğinde ihtiva ettiği gizli mesajdır ki; gülme faslı bitince dinleyeni düşünmeye ve içindeki mesajı bulmaya sevk eder. Hoşgörü ve eğlenme temeline dayalı olduğu kadar, kültür yaşamının da önemli bir parçasıdır mizah. Toplumun siyasi, ekonomik, toplumsal, cinsel ve kültürel baskılarıyla alay ederek, onları hafife alarak hoşgörüyü doğurur. Mizaha, toplumsal duyarlılığın bir dışa vuruş biçimidir de denebilir. İnsanla toplum arasındaki düşünce farklarından, yönetenle yönetilenler arasındaki çatışmalardan doğan mizahın malzemesi, büyük ölçüde insandır. Yaratıcıları da genelde nüktedan halk filozoflarıdır.
Kıbrıs bir Akdeniz ülkesi ve ada olma niteliklerinden dolayı iklimi gibi insanı da ılımlı ve sıcaktır. Duygu ve düşüncelerini paylaşmaktan zevk alır. Bu nedenle adada mizahı yaşam biçimi haline getirmiş nüktedan, hazırcevap, fıkra üreticisi birçok insanımız vardır. İşte Baf’ lıların Hasan Dayısı da Baf’a simge olmuş fıkra yaratıcılarından biridir.
Hasan Molla Osman’ın 1975 yılında ölümünden sonra, Kıbrıs Türk Milli Arşivi Ve Araştırma Merkezi geniş araştırmalar yaparak ona ait bulguları kayıtlara işlemiş ve o yıllarda arşiv müdürü olan Sn. Mustafa Haşim Altan tarafından da ailesine şu yazı ile bildirmiştir.
“ Baf’ın yakından tanıdığı, şiirleriyle, nükteleriyle, deyişleriyle ün kazanarak halkın dilinde ve hatırasında yer verdiği; yaşam dünyasında örnek bir insan olarak nitelediği, babanız merhum, Ma’lul Gazi HASAN MOLLA OSMAN’ a ait bulgularımız; özellikle Kıbrıs Türk Folkloruna kazandırılmak ve ilgili araştırmacılara sunulmak üzere Dış. Gnl. No:586 tahtında Milli Arşiv kayıtlarına işlenmiş bulunmaktadır.”
Yıllardan sonra bile onun fıkraları, şiirleri, nükteleri dillerde dolaşmaya devam etmiş ve araştırmacıların merakını çekmiş olacak ki değerli araştırmacı yazar, KAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi dekanı Prof Dr. Ulvi Keser de gerek milli arşivden, gerek benim yazdığım anı kitabından gerekse yaptığı diğer araştırmalardan derlediği bilgilerle uzun bir yazı kaleme almış, Kıbrıs Türk mizahını ve rahmetli babam Hasan Molla Osman’ı usta kalemiyle tanıtmış; yazının bir bölümünü aşağıdaki satırlara dökmüştür.
“ Kıbrıs Türklerinin sosyal hayatı incelendiğinde görülecektir ki onların kültür hayatının ayrılmaz ve belki de olmazsa olmaz bir parçası olarak mizah son derece önemlidir ve geçmişten gelen uzun soluklu bir kültürel birikimin doğal sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İğnelemeler, taşlamalar, ağır eleştiriler, tenkit, ironi, abartma mizahın en önemli unsurlarındandır ve doğaldır ki ince ve kıvrak zekânın bir ürünü olarak mizah anlayışı Kıbrıs Türklerinin hayatının vazgeçilmez unsurlarından birisi haline gelmiştir. Özellikle günlük hayatın ve sosyal kültürün içinde son derece önemli ve büyük bir yer tutan mizah anlayışı yazılı bir hale getirildiğinde ortaya farklı bir yapı ve edebi bir kimlik çıkar. Adanın Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildiği 1571 yılından sonraki sürece gitmeden dahi bu mizah duygusunun izlerini Kıbrıs’ta Türklerin sosyal hayatında görmek mümkündür. Kıbrıs Türk insanı hemen bütün Akdeniz insanı gibi son derece duygusaldır, hayattan keyif almasını, neşelenmesini, neşelendirmesini sever. En olmadık anlarda, en kötümser durumlarda eğlenecek, neşelenecek ve “gaileyi” bertaraf edecek komik bir şeyler bulur. Hayata hep en iyimser gözlüğüyle bakmaya çalışır.
Kıbrıs Türk toplumu gerek seyirlik oyunları ve halk kültürünün zenginliği gerekse masallar, şiirler, söylenceler gibi sözlü kültürün çeşitliliği ile önemli bir araştırma sahasıdır. 1571 sonrasında Anadolu kültürünü Kıbrıs'a getirmiş ve bu adanın kendine has özellikleriyle bütün bunları harmanlamış olan Kıbrıs Türkleri kendine has kişisel özellikleriyle dönemin Nasreddin Hocası olarak adlandırılacak espri gücü yüksek, zeki ve kelimelerle oynamayı seven mizah sanatçılarına da sahiptir. İşte bu unutulmaya yüz tutmuş değerlerden birisi de Baf'ın Nasreddin Hocası Hasan Molla Osman'dır. Özellikle Kıbrıs Türklerinin esaret ve Rum baskılarına karşı hayatta kalma mücadelesi verdikleri dönemde Hasan Molla Osman gerek kendine has tavrı gerekse hazırcevaplığıyla ön plana çıkmıştır.
Sorunlar ve istikrarsızlıklar içinde yaşamayı gayet güzel öğrendikleri ve hayat felsefelerini de buna uyarladıkları için bu böyledir. Kelimenin tam anlamıyla göçler ve sorunlar yumağı olan Kıbrıs adası da Kıbrıs Türklerini hayatın tadını çıkarma, olaylara farklı pencerelerden bakabilme ve moral değerleri en üst seviyede tutabilme açısından yetiştirmiş ve onları törpülemiştir. Bu anlamda öne çıkan ve Kıbrıs Türk folklorunun unutulmaz simaları arasına giren şahsiyetlerinden birisi de nükteleri, kendine has hazırcevaplığı, deyişleri ve dilden dile aktarılan hikâyeleriyle insanları sadece güldürmekle yetinmeyen, bazen kızdırsa ve sinirlendirse de onları düşünmeye sevk eden Hasan Molla Osman’dır. İnce ve kıvrak zekâsını hazırcevaplığı ve nüktedanlığıyla birleştiren Hasan Molla Osman, 1903–1975 yılları arasına sığan 72 yıllık hayatında farklı kişiliği, hazır cevaplığı, ince ve kıvrak zekâsı, dobra dobra konuşması ve açık sözlülüğü ile kendisinden söz ettiren ve bugün bile hatırlanan bir şahsiyettir.”
Rahmetli babam Hasan Molla Osman’ın hayatını, kişiliğini, şiir, fıkra, hikâye, nükte ve deyişlerini kaleme alarak ona olan saygımı ve vefamı yerine getirmek bir yana; unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş bu değerlerimizi ve onların Kıbrıs kültürüne olan katkılarını eskilere hatırlatmak yeni nesillere de tanıtmak sanırım boynumun borcudur.
( Haftaya devam edecek )
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.