Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 26 Şubat’taki görüşmelerinde uzlaştıkları güven artırıcı önlemler çerçevesinde, 1974’ten sonra KKTC’de kalan Kıbrıslı Rum sanatçılara ait toplam 218 tablo, sahiplerine iade edilmeye hazırlanıyor.
Halen Lefkoşa’da Atatürk Kültür Merkezi’ndeki depolarda muhafaza edilen 218 tablonun, Kıbrıslı Rum sahiplerine iadesi ve yine liderlerin aynı kararı çerçevesinde Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu (RIK) arşivlerindeki Kıbrıslı Türklere ait 1963 öncesi ses ve görüntü kayıtlarının Kıbrıs Türk tarafına verilmesiyle ilgili süreç işliyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Anastasiadis'legörüşmesinin ardından basına yaptığı açıklamada da belirttiği gibi, bu kararın perde gerisinde, iki toplumlu Kültür Teknik Komitesi'nin çalışmaları var.
İki toplumlu Kültür Teknik Komitesi, 13 Mart Çarşamba günü yapacağı toplantıda, iade işlemleriyle ilgili yol haritasını belirleyecek ve rapor hazırlayarak liderlere sunacak.Tabloların ve RIK arşivlerinin karşılıklı iadesinin kesin tarihi de bu çalışmanın ardından belirlenecek.
KKTC’deki tabloların iadesi öncesinde bir katalog hazırlanması veya sergi açılması da düşünülüyor.
İki toplumlu kültürel etkinlikler düzenleyerek toplumları yakınlaştırmak ve sanat aracılığıyla barış kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütmek amacıyla 2015’te kurulan İki toplumlu Kültür Teknik Komitesi, gönüllü çalışan bir komite.
Komite; Kıbrıslı Türk Eş Başkanı Kani Kanol, üyeler Yaşar Ersoy, Emin Çizenel, Ruzen Atakan, Mehmet Kansu, YıltanTaşçı ve Aslı Bolayır’dan; Kıbrıslı Rum Eş Başkan AndroullaVassiliou ve üyeler Yiannis Toumazis, Alexandra Galanou, Costas Costa, Demetris Michaelides, Ellada Evangelou ve Ioanna Maliotou’dan oluşuyor.
KANOL TAK’A KONUŞTU
İki toplumlu Kültür Teknik Komitesi Eş Başkanı, halk bilimci Kani Kanol, liderler görüşmesinde alınan kararın ardından tabloların Kıbrıs Rum tarafına ve RIK arşivlerindeki ses ve görüntülerin Kıbrıs Türk tarafına iadesi süreciyle ilgili konularda TAK muhabirinin sorularını yanıtladı.
TABLOLARDAN 120’Sİ TÜMÜ DE HAYATTA OLMAYAN 36 SANATÇIYA AİT… TOPLAM ESER SAYISI 218
Kanol, Lefkoşa’da AKM depolarındaki 218 tablonun 120’sinin, tümü de şu anda hayatta olmayan 36 sanatçı tarafından yapıldığını, geriye kalan tablolardaki imzaların okunamadığını veya eserlerin imzasız olduğunu söyledi.
Kanol, özellikle Güney Kıbrıs açısından prosedürde çok dikkatli olmak gerektiğini çünkü iade edilecek tabloların sahiplerinin mirasçıları olabileceği gibi tabloların galerilere de ait olabileceğini, bu durumda mirasçıların belirlenmesinde hukuka uygun ve titiz davranmak gerekeceğini anlattı.
“Toplum gündemine pek yansımasa da 26 Şubat’ta liderlerin açıkladığı güven artırıcı önlemler çerçevesindeki konulardan birinin perde gerisinde sizin komite bulunuyor. Bu süreçte neler oldu?” sorusu üzerine Kanol, bu projenin Kıbrıs Türk tarafının bir çalışması olduğunu söyledi.
Kanol, “Ben de, diğer sanatçı arkadaşlar da 1974’ten sonra AKM depolarında atıl durumda bekleyen tablolar olduğunu,bunların içinde çok değerli, tanınmış Kıbrıslı Rum ressamların eserlerinin bulunduğunu ancak bunların yeteri kadar sağlıklı bir ortamda tutulmadıklarını ve zaman içinde zarar gördüklerini biliyorduk” diye konuştu.
İki toplumlu Kültür Teknik Komitesi Eş Başkanı Kani Kanol, özetle şunları anlattı:
“Bunu, sanat çevreleri olarak geçmiş yıllarda da hep dillendirdik ve bu depolarda bekleyen eserlerin sahiplerine iade edilmesini talep ettik. Uzun yıllar bu konuda siyasi irade gösterilmedi. Kararlı bir duruş sergilenmedi, bu konu konuşturulmadı da…
Komitede görev aldıktan sonra Cumhurbaşkanı’yla görüşerek gerek ikonlar gerekse tablolar konusunda envanter çalışması yapmamızın iyi olacağını söyledik. 2016 başlarında resmi bir yazı yazarak AKM deposundaki tabloların envanter çalışması için komiteye yetki verilmesini talep ettik ve bu yetkiyi aldık.
Benimle birlikte Ruzen Atakan, Nilgün Güney, Hikmet Uluçam, Hasan Zeybek, Nülifer İnandım, Ceylan Dimililer, Celal Atikler, Tamer Ekendal yanında Kültür Dairesi’nden Nuri Ünüçok’un katılımıyla bir ekip, AKM’de depoda duran bütün tabloları elden geçirdi.
1994-96’da Mehmet Ali Serak’ın Kültür Dairesi Müdürlüğü yaptığı dönemde bu tablolar fotoğraflanmıştı. O fotoğraf arşivini kullandık ve kendi envanter kartlarımızı oluşturduk."
1981'DEKİ BAKANLAR KURULU KARARI
AKM deposundaki tablolar konusunda bulabildikleri tek kaydın, 1981’deki Bakanlar Kurulu kararı olduğunu belirten Kani Kanol, bu kararla Maliye Bakanlığı elinde bulunan tabloların Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik Bakanlığı’na devredildiğini kaydetti.
Kani Kanol, yıllar içinde bazı tabloların doğal olarak yıprandığını da belirterek yaptıkları envanter çalışmasıyla 218 tablo tespit ettiklerini; bunlardan imzaları okunabilen 36 farklı sanatçıya ait 120 eser bulunduğunu, geri kalan 98 tabloda ise imza olmadığını veya varsa da oldukça silik olduğu için ayrı tutulduklarını anlattı.
Kanol, tabloların bazılarının George Pol Georgiou, SteliosVotsis, Christofos Savva gibi ünlü ressamlara ait olduğunu açıkladı.
Yaptıkları araştırmaya göre, ressamların hiçbirinin bugün hayatta olmadığını, tabloların kanıtlanmış mirasçılara veya satın aldığını kanıtlayan galerilere iade edileceğini anlatan Kani Kanol, Güney Kıbrıs’tan bilirkişilerle bu envanter kayıtları üzerinde süratle bir çalışma daha yapılacağını ve çalışmanın böyle sonuçlandırılacağını söyledi. Kanol, iki tarafın komitelerinin 13 Mart’ta yapacağı toplantıda yol haritası çizileceğini söyledi.
Kani Kanol, liderlerin uzlaşısı çerçevesinde, 1950’li yıllardan itibaren RIK’teki Kıbrıslı Türk sanatçı ve radyoculara ait ses ve görüntü kayıtlarının kopyalarının alınması için de bir çalışma yürütüldüğünü ifade etti.
“SİYASİ İRADE ÖNÜMÜZÜ AÇTI”
Karar alınıncaya kadar iki toplumlu komitenin gündemine bu konuların getirilmediğini, kendi içlerinde bir çalışma yürüttüklerini anlatan Kanol, şu detayları paylaştı:
“Biz 2016’da bu çalışmaya, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın inisiyatifiyle ve bize siyasi irade göstereceğini söylediği için başladık. ‘Bu çalışmaya başlayabilirsiniz, uygun görülecek zamanda bunların iadesini düşünebiliriz’ dediği için biz bu çalışmayı başlatabildik. Bu çalışmanın sonucunda da hükümetin karar alması gerekmekteydi. Çok hassas bir konuydu. Sayın Cumhurbaşkanı’na da hükümete de teşekkür ederiz. Siyasi irade göstererek önümüzü açtılar. Biz bu konuyu çalıştık, epey emek verdik ve daha sonra güneyle paylaştık. Karşılığında da şimdi hem güney bizimle ilgili çalışmayı başlattı ve oradan alacağımız şeylerin listeleri için çalışma başlayacak, hem de bizim bu taraftan onlara vereceklerimiz için… Tüm bunları bir paket haline getiriyoruz.”
İki toplumlu Teknik Kültür Komitesi Eş Başkanı Kani Kanol, bu çalışmaların tamamlanmasının ardından önümüzdeki süreçte şu veya bu şekilde kayıp olan veya bir yerlerde bekletilen taraflara ait değerli kültürel varlıkların karşılıklı araştırılarak tespit edilebilenlerin listelenmesi ve sahiplerine iade edilmesi için komitede çalışma başlatılacağını; somut verilerle de daha sağlıklı bir çalışma yürütülebileceğini anlattı.
"RIK'TEN GELECEK SES VE GÖRÜNTÜLER TOPLUMSAL BELLEK VE KÜLTÜREL MİRASIMIZ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ"
Kanol, Kıbrıs Rum tarafındaki RIK'in arşivlerindeki Kıbrıslı Türklere ait ses ve görüntülerin iadesinin, Kıbrıslı Türklerin toplumsal belleği ve kültürü açısından önemini vurgulayarak şöyle konuştu:
"Onlardan alacağımızı öngördüğümüz kayıtlar, halk bilimi ve kültürel, sanatsal araştırmalarımıza da ışık tutacak. Bunlar çok değerli sanatçılarımızın ve program yapımcılarımızın yıllarca büyük emekler vererek ürettikleri sanatsal ve kültürel ürünlerdir. Bunların kendi arşivlerimize girecek olmasını ve ulaşılabilir olmalarını biz çok önemsiyoruz."
Kani Kanol, halihazırda gerek araştırmaları gerekse de sanatsal çalışmaları için görüntü, ses ve belge almak amacıyla RIK'e başvuran kişilerin yüksek miktarlarda ücret ödediğini de belirterek, Kıbrıslı Türklere ait tüm kayıtların alınmasıyla artık araştırmacıların ve ilgilenenlerin bunlara daha kolay ulaşabileceğini ifade etti.
KOMİTE GÖNÜLLÜ… BÜTÇESİ YOK…
Kıbrıs sorunundaki durağanlığın komite çalışmalarını da olumsuz etkilediğini, motivasyonu düşürdüğünü kaydeden Kani Kanol, gönüllü çalışan, bütçesi ve binası olmayan bir komite olduklarını anlattı.
İlk günlerden beri birçok projenin gündeme geldiğini ancak belirli bir bütçeleri olmadığını, etkinlik başına sponsorlar bularak veya Cumhurbaşkanlığı desteğiyle etkinlikleri gerçekleştirdiklerini kaydeden Kanol, bugüne dek farklı zamanlarda şiir dinletisi, tiyatro ve konser gibi etkinlikleri bu şekilde hayata geçirdiklerini söyledi.
“FEDERAL KÜLTÜR”
Kani Kanol, “İlk günden hedeflerimiz arasına federal kültürün yaratılmasını da koyduk. Yani sadece sanatsal etkinlikler yapan destekleyen bir komite değil, ileride iki toplumun federal kültüre adapte olmasını, federal sistemin ne olduğunu, nasıl çalışması gerektiğini ve bunun içinde kültürel ve sanatsal kurum ve yapıların nasıl olabileceği konusunda da ilk günden beri kafa yoruyoruz” dedi.
Kanol, komitenin kurulmasıyla önlerine birçok proje teklifi geldiğini ancak bunları gerçekleştirebilecek yapıya ve olanağa sahip olmadıklarını kaydederek, yine de Salamis’te tiyatro gösterisi, iki toplumlu gençlerden klasik müzik konseri ve iki toplumlu Kıbrıs Oda Orkestrası'nın konseri gibi bazı etkinlikleri himayeleri altına alarak ve organizasyonunu bazı fonlar bularak gerçekleştirebildiklerini anlattı.
“Her iki komitedeki sanatçı üyelerimiz de aslında çok daha fazla şey yapmak istiyor ama imkanların yetersizliği nedeniyle zaman içinde motivasyonlarını da kaybediyorlar” diyen Kanol, komitenin daha iyi çalışabilmesi için bir bütçeye sahip olması gerektiğini vurguladı.
Kanol, son olarak AB ve BM’den sağlanan bir bütçe imkanına sahip olacaklarına dair bilgi edindiklerini ifade ederek bu paranın tüm komitelerin ihtiyaçları ve etkinlikleri için kullanılacağını kaydetti. Kanol, bu yıl içinde bu kaynağa kavuşmalarını umut ettiklerini, böylece komitenin daha aktif hale geleceğini söyledi.
“BUGÜNE DEK HİÇBİR ANLAŞMAZLIK YAŞAMADIK”
İki toplumlu Kültür Teknik Komitesi’nin kurulduğu dönemde çok sık toplandığını ama Crans-Montana sonrasında yeni etkinlikler planlamak için görüşmediklerini kaydeden Kanol, boş geçen bu dönemi tabloların iadesiyle ilgili sürece hazırlık amacıyla kullandıklarını belirtti.
Kani Kanol, iki komitedeki sanatçıların bugüne kadarki tüm çalışmalarda hemen hemen hiçbir sorun yaşamadıklarını da vurguladı; “Hiçbir şeyi sorun haline getirmedik. Her şeyi paylaşabildik. İki taraf da birbirine çok saygılı davrandı. Bu önemlidir çünkü geçmişte teknik komitelerde çok ciddi zıtlaşmalar ve huzursuzluklar yaşandı ama bizim komite, -sanatçı ve kültür insanları olmanın getirdiği bir özellik olsa gerek- ilk günden beri birbirimizi çok iyi anlayıp saygı göstererek çalıştık. Bugün de aynı şey devam ediyor” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.