Bir nükleer tesisin hata ve eksikliklerle faaliyete geçirilmesinin halk sağlığı açısından felakete davetiye çıkarmak anlamına geleceği vurgulandı ve Mersin’de yapılması planlanan nükleer santralle ilgili sürecin acilen durdurulması ve yeniden gözden geçirilmesinin bir zorunluluk olduğu ifade edildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Mersin Tabip Odası, Mersin İli Gülnar İlçesi Büyükeceli Beldesi’ne yapılmasına planlanan nükleer santrale karşı Mersin ve Girne’de eylem yaptı.
Eylemle ilgili yapılan ortak açıklamada, santralin 1200 MWe kurulu gücünde 4 reaktör barındıracak 4800 MW’lık ve Türkiye’nin ilk nükleer santral projesi olacağı kaydedildi ve şöyle denildi: “Barış durumunda normal çalışması, radyasyonlu atıkları, radyasyonlu çöp haline gelecek söküm parçaları ve kazası halinde sağlık açısından geri dönüşümü olmayan ve nesiller boyu sürecek hastalıklara, kazalara ve ölümlere yol açabilecek etkiler oluşturma riski taşıyan bu tesisin geleceğe yönelik etkilerini öngörmek ve oluşumunu engellemek iddiası ile hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu, içerik ve yöntem açısından son derece eksik ve yanlışlıklarla dolu olduğu halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylandı.”
Oysa böylesine büyük riskler barındıran tesislerin ayrıca ayrıntılı bir “Sağlık Etki Değerlendirmesi”nin (SED) yapılması gerektiği vurgulanan açıklamada, SED’in eyleme geçilmesi düşünülen bir uygulama ya da politik kararının belirli bir nüfus üzerinde çevre sağlığının belli bir konusundaki etkisini tahmin etmek için bir çerçeve ve yaklaşım biçimi sağladığı kaydedildi.
Açıklamada, “Yani Akkuyu için düşünürsek radyasyon ve yatırımdan kaynaklanacak diğer sorunların yaratacağı halk sağlığı konularının ayrıntılı incelemesi gerekirdi. Ne yazık ki böyle olmadı. Onaylanan ÇED raporuna Örgütlerimiz yürütmenin durdurulması için dava açtılar. Bu davaya hazırlık sürecinde Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu’nun hazırladığı ÇED Raporu Değerlendirmesi, TTB tarafından geçtiğimiz hafta yayınlandı” ifadeleri yer aldı.
“SÜRECİN ACİLEN DURDURULMASI VE YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ BİR ZORUNLULUK”
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu’nun hazırladığı ÇED Raporu Değerlendirmesi’nde de denildiği gibi hata ve eksikliklerle bir nükleer tesisin faaliyete geçirilmesinin halk sağlığı açısından felakete davetiye çıkarmak anlamına geleceği vurgulanan açıklamada sürecin acilen durdurulması ve yeniden gözden geçirilmesinin bir zorunluluk olduğu ifade edildi.
Açıklamada, ayrıca Türkiye’nin “nükleer güç santralleri kurulması ülkenin enerji üretim kaynaklarını çeşitlendirme, arz güvenliğini arttırma ve fosil yakıt fiyatlarına bağımlılığı azaltma” sorunundan çok “neoliberal politikaların sağlık ve çevre alanında yarattığı tahribatla baş edebilme sorunu” bulunduğu da belirtildi.
Açıklamada, enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin bedelinin sağlık sorunlarının sayısını, türünü ve etkilenen insan sayısını da çeşitlendirmek olmaması gerektiği da vurgulandı.
Açıklamada, yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santralının (NGS)’nin yaratacağı olumsuzluklardan mesafe açısından bölgeye en yakın ve Akkuyu’nun hakim rüzgar yönü altında kalacak yerlerden biri olan Kuzey Kıbrıs’ın da en az Mersin kadar etkilenecek olması bölge insanları açısından hassasiyetle izlendiği ve tepkiyle karşılandığı da belirtildi.
Açıklamada şöyle denildi: “Bölge sağlık örgütleri olarak, Mersin’de ‘nükleer santrallare hayır’ demek için düzenlenen miting öncesinde bir kez daha uyarımızı yineliyoruz: Beş duyumuzla fark edemediğimiz, yani gözümüzle göremediğimiz, kulağımızla işitmediğimiz, kokusu olmayan, titreşim, ısı ve sarsıntı yapmadığından dokunarak hissedemediğimiz için gözlemlenemeyen, etkisi başladıktan sonra bugünkü ve gelecek nesiller için devam ettiği için denetlenemeyen riskler barındıran nükleer santrallerin yapımından vazgeçilmesi gerektiğini Türkiye ve Kuzey Kıbrıs kamuoyuna bir kez daha açıklamayı görev biliyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.