CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, olumlu bir şekilde hızla ilerleyen Kıbrıs müzakerelerinin 2016 yılı sonuna kadar sonuçlanmasının şart haline geldiğini, liderlerin Eylül ayına kadar yapacağı 7 görüşmenin durumu netleştireceğine işaret etti ve sürece destek belirtti.
Talat, Kıbrıs müzakerelerinin doğal bir takvim içerisinde sürdüğünü, ancak 2016 yılında sonuçlanmaması halinde, birçok gelişmele ve Güneydeki seçimlerden dolayı müzakerelere 2018'e kadar ara verilebileceği uyarısında bulunarak, sürecin olumlu sonuçlanması için üzerlerine düşen her türlü katkı ve desteği vereceklerini söyledi.
Hükümetin de sürece gereken desteği vermesi gerektiğini belirten Talat, “Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığını ve özgürce yaşamını Kıbrıs sorununun çözümünde görüyoruz” dedi ve hükümeti; AB uyum çalışmalarına hız vermeye ve ciddi adımlar atmaya çağırdı.
Talat, Başbakan Hüseyin Özgürgün'nün Kıbrıs müzakerelerini yürüten Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya yönelik söylemlerini de eleştirerek, “bunun devlet adamlığına uygun bir üslup olmadığını” belirtti.
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, bugün "Kıbrıs müzakereleri ve Kıbrıs sorunu hangi aşamada" konulu basın toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.
CTP Genel Merkezi’nde yer alan basın toplantısında konuşan Talat, Kıbrıs sorununun doğal bir takvime bağlı olduğunu ve bu takvimlerin varlığını kabul etmeyen Rum tarafının dahi bunu kabul ettiğine işaret etti.
Talat, Kıbrıs sorununa artık bir nokta konması gerektiğini aksi halde sürecin Güneydeki seçim kampanyasına kurban gideceğini ifade ederek, müzakerelerde zamanın daraldığını, basın toplantısını da buna dikkat çekmek amacıyla düzenlediğini kaydetti.
Kıbrıs'ta 2016 yılı sonuna kadar çözümün şart haline geldiğini belirten Talat, "Çözüme ihtiyacımız ilkeseldir, uluslararası hukuk dışındayız ve bu hukuk içine girmek son derece önemlidir. Tek yolu da çözümdür" dedi.
Hükümeti Kıbrıs müzakere süreci konusunda eleştiren Talat, görüşme masasında olan şeylerin ön şart olarak sunulmaması, bunu ne Rum tarafının ne de KKTC hükümetinin yapmaması gerektiğini belirterek, "Güzelyurt konusu ön şart edilmemeli, iki taraf da ön şart yaratamaz, yoksa sürece zarar verilir" uyarısında bulundu.
Talat, Başbakan’ın müzakerelerle ilgili olarak Cumhurbaşkanı’na "ezik büzük barış dilenir pozisyonda" olduğu söyleminin doğru olmadığını, Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs Türk halkı adına seçilmiş bir lider olarak müzakereleri yürüttüğünü belirterek, Kıbrıs müzakerelerinde söz söyleme hakkının Cumhurbaşkanı’nda olduğunu, “Cumhurbaşkanı’na yönelik bu tip söylemlerin devlet adamlığı üslubuyla uyuşmadığını” kaydetti.
"Sayın Akıncı'yı savunacak değilim" diyen Talat, "Sayın Akıncı Kıbrıs müzakereleri ile ilgili tezleri ve söylemlerinden ötürü seçildi, ancak Özgürgün 'hasbelkader' Başbakan oldu, meşrutiyet olarak temsil eden Cumhurbaşkanıdır, Başbakan değil" ifadelerini kullandı.
Talat, "Özgürgün Kıbrıs konusundaki tutumundan dolayı seçilmedi, azınlık hükümeti kurdu, Kıbrıs konusunda söz söyleme hakkı en başta sayın Cumhurbaşkanındadır. Devlet adamlığına uymayan bir üslupla hitap etmek doğru değildir" diye konuştu.
Talat, "2016 sonunda çözüm olmazsa bizi ne bekler" sorusu üzerine "çözüm başka bahara kalacak. Referandum 2017'de olabilir ama Müzakereler 2016'da sonuç vermeli. Aksi durumda bu süreç güneydeki seçimlerden sonraya kalacak bu da müzakerelere 2018'e kadar ara demektir. Bu benim değerlendirmemdir" dedi.
Rum lider Nikos Anasdasiadis'in devam etme niyetinde olduğunu düşündüğünü söyleyen Talat, "2016 yılında çözüm için umut var mı" sorusuna ise "Liderler 7 görüşme yapacak ve bunun sonunda durum netleşecek ama umutluyum" diye konuştu.
Türkiye'nin sürece katkısı ile ilgili bir soru üzerine de Talat, Türkiye'nin son dönemde yaşadığı travmaya rağmen yaralarını saracağını ve sürece olumlu katkı yapacağına inandığını belirterek, "Türkiye’nin olumsuz gelişmelerle karşılaşması bizi de olumsuz etkiler. Türkiye’de darbe olsaydı çözüm imkansızlaşırdı. Türkiye’den aldığımız izlenim duruşun değişmediğidir" dedi.
Garantiler konusunun masada konuşulacak bir konu olduğunu da söyleyen Talat, bu konuda tarafların çıkışlarını doğru bulmadığını söyledi.
Türkiye'deki idam konusunun bir dalga olduğunu ve geçeceğine inandığını söyleyen Talat, idam kararı alınmasının sadece AB ile ilişkileri bozacağına çünkü hukukun geriye dönük çalışmadığını bunun mümkün olmadığını kaydetti.
Talat, Gazetecilere yönelik ithamları da şiddetle ret ederek, "Bu tutum asla kabul edilemez. Sözü edilen kişi demek ki Kıbrıslı Türkleri tanımadı, böyle şeylere ödün vermeyiz" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.