Ortadoğu’da işler olabildiğince karıştı. Katar’a yaptırım uygulamasının perde arkasında başka senaryolar var.
Katar’ın Çin ile yakınlaşması. Ucuz iş gücü nedeniyle bazı tesislerini Çin’e taşıyacak olmasının yanısıra Çin’in büyük oranda ihtiyaç duyduğu petrol ürünlerini Katar’dan almak için anlaşma yapması ABD’yi kızdırdı.
Katar Kraliyet Ailesi mensubu, 25 kişi geçtiğimiz yıl,Irak'ın güneyinde Suudi Arabistan sınır bölgesinde bulunan Semave kentinde önemli bir avcı kampından, sözde terör örgütü tarafından kaçırılmıştı. CIA ve FBI’ın kullandığı siyah renkli arabalar ile birileri av bölgesini sardı. Kraliyet ailesini koruyan birlikten daha fazla bir güç ile oraya gidenler 25 kişiyi kaçırdı. Tabi IŞİD üzerine atılan olayda, ABD’nin seçkin askerlerinin bu işi kotardığı öne sürüldü. Terörist elbiseleri giydiği öne sürülen grubun kimliğinin bilinmesine rağmen ispat olmadığı için susmak durumunda kalındı.
Sonrasında sözde IŞİD ile girişildiği sanılan anlaşmada hatırı sayılır bir fidye ödenerek 25 kişi kurtarıldı. Para IŞİD yerine birilerine göre ABD’nin kasasına gitmişti. Sonrasında vay efendim sen Teröre destek veriyorsun yaygaraları ile KATAR’ın üzerine yüründü.
Neyse bu flimin başlangıç fragmanı. Ancak fragmandan önce senaryoda yazılanlar başka. Düzmece bir oyun ile 25 kişinin kaçırılmasından önce Katar ile Çin bir anlaşma yapmıştı. Yapılacak ticarette, bölgede kullanılan para birimi Dolar yerine, Çin parası Yuan kullanılacaktı. Kaddafi’nin elimizde yeterli oranda dolar birikti artık bize ya altın yada paramız ile ödeme yapılsın açıklamasından sonra nasıl başı gitmişse bu anlaşmadan sonra Katar emirinin de başının alınması için ABD tarafından fetva verildi.
ABD, bu kararla hem elinden Çin ve İran’a doğru uçmaya başlayan kuşu kaçırmamayı, hemde Katar Varlık fonu başkanının İngiltere’de trilyon dolarlık ciddi yatırımlar yapacağım dediği İngiltere’yi, hemde Katar’ın büyük paralar vererek yatırımlar yaptığı Türkiye’yi kıskaca alarak bir taş ile 3 kuş vurmayı hedefledi.
Bu açıklamalardan ciddi rahatsızlık duyan bazı çevreler, İngiltere’nin bölgedeki etkinliğini kırmak için önce ilk sıradaki Katar’ı, sonrasında da Katar’da üssü bulunan Türkiye’yi ve Çin’in İpek Yolu yürüyüşündeki en büyük partneri İran’ı hedef tahtası yaptı.
ABD’nin uslu çocuğu olmaktan usanan Erdoğan, yaptığı açıklamada Marmaray ile çağ atlayacağız. İstanbul’a Dünya’nın en büyük hava limanını inşa edeceğiz diyerekİpek yoluna büyük önem verdiğini ima ederken, bu açıklamalar ile ABD’yi de kızdırdı.
İpek yolunun üzerinde olan ve bu ticaret yolunun temel ayaklarından birisi konumunda olacak olan Türkiye’nin önü bu nedenle kesilmek isteniyor. İpek yoluna karşı olan ve Çin’in ticarette daha da büyümesini önlemek için ABD, Katar’ın trilyonlar akıttığı Türkiye’ye para musluğunu kapatarak, Türkiye ekonomisini zor durumda bırakmak istiyor.
Katar bu hamlelerin aksine bu güne kadar Suudi Arabistan’dan aldığı gıda ve su ürünlerini artık Türkiye’den alacak. Bu konuda Türkiye’den destek de istedi. Yani reste, rest bir durum.
Peki şimdi KKTC’ye dönelim. KKTC gibi tanınmamış bir ülkede Ercan’ın bu kadar büyütülmesine sebep ne olabilir dersiniz. Veya bitti bitiyor denilen ve bir başka baharda yeniden başlar denilen görüşmeler ansızın niye yeniden alev aldı dersiniz?Dick Cheney’in aniden çözüme bir nefes uzağız demekteki kastı neydi?
Bence ABD’nin bu kavgası yalnız Katar ile değil ABD, İngiltere, Türkiye ve Katar arasındaki ilişki üçgenini kırmak istiyor.
Çin ile Rusya’nın yanısıra ters düştüğü İngiltere’nin buradaki etkinliğini kırmak ve bölgede ağır bir güç olarak kalmak için düğmeye bastı ve çözüm için ağırlığını koydu kanaatindeyim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.