Küçükken hayali bir karavanım vardı. Onu ya görmek istediğim ülkelere gitmek için, ya da kızılderililerden kaçmak için kullanırdım. Son derece konforluydu. Tıpkı küçük bir ev gibi. Yola çıkmadan önce yolculuk için uzun bir hazırlık yapardım. Küçük plastik bir yemek masası ( ne de olsa yemek yemek için mola verecektim) , plastik çay takımım, kızılderilerden ya da yabani hayvanlardan korunmak için plastik tabancam, annemin tüm söylenmelerine rağmen bulabildiğim her çeşit örtü ve battaniye. Örtü ve battaniyeler, kimi zaman çadır görevi görür, kimi zaman ise hava şartlarından dolayı karavanda mahsur kaldığım gecelerde beni ve yolcularımı ısıtma görevini üstlenirlerdi. Mutlaka bir fener olurdu yanımızda. Gece kaybolmamız halinde, yolumuzu aydınlatacaktı. Karavanımla gittiğim ülkelerde yeni insanlar tanırdım. Onlardan yeni şeyler öğrenir, ben de onlara okula öğrendiğim şarkılarla, bir kaç İngilizce kelimeyi öğretirdim. Sonra büyüdüm. Karavanımın yerini aile arabamız aldı. Korunma ihtiyacı duyacağım diyarlardan hep uzak durdum. Çay takımımı, piknik seti ile değiştirdim. Yolcularım ailem ve en iyi dostlarım oldu. Sonra hayalini kurduğum diyarlara gitmeye başladık bir bir. Çocukken ismi olmayıp, büyüdüğümde varolduklarını öğrendiğim ülkelere. Hayallerim bir bir gerçeğe dönüşmeye başladı. Uzun seyahatlerin birinde Alman bir çifte İngilizce yerine, bir kaç kelime Türkçe öğrettim. Onlar da bana Almanca. Bir başka seyahatte, İspanyol bir aşçıdan Paella’nın nasıl pişirileceğini. Bilmediğim tatlardan zevk almayı öğrendim. Gezdikçe, gördükçe, yaşadığım yerin sınırları dahilinde değil, kendimin dünyaya ait olduğumu kavradım. Bavulumda biriktirdiğim onca hatıra benimle her yere geldi. Kendi beynimde sınırsız yaşadım. Özgürleştim. Yaşanmışlıklarımızın ortak paydalarda kesiştiği diğer insanlarla paylaşırken çoğaldım. Birbirimizden farklı olmanın bizi ne kadar zengin kıldığını öğrendim. Kimseyi ötekileştirmedim, bilakis herkesi gökkuşağımın renklerine kattım. Ve şimdi geriye dönüp baktığımda, hayalperest olmanın ne kadar harika olduğunu bir kez daha anlıyorum. İmkansızlıklar ülkesinin kapılarının zorlansa da açılabileceğini, aslında hepimizin derinliklerinde bir yerlerde, o kapıyı açacak cesaretin olduğunu biliyorum. Biraz da şiir..... NEFTİ YALNIZLIK Kah uzanip elini tutsam Kah uzanip yüreğine aksam Gözlerinin yeşilinde Nefti bir yalnızlığa sarılsam Yine de vazgeçerim Aşk titrekliğinin Sırılsıklam sevdasından Ebru Verity
Kırmızı Karavan
- 11:53 - Sağanak Yağmur Bekleniyor
- 11:51 - Bakanlar Kurulu'ndan 55 kişiye vatandaşlık
- 11:48 - 41 yaşındaki Eda Kuş, evinin bahçesinde ölü olarak bulundu
- 12:59 - "Ani sıcaklık değişimi kalp krizini tetikleyebilir"
- 12:25 - Aykut'un davası 6 Aralık'ta yeniden görüşülecek , Avukatları tutukluluğun devamına itiraz etti
- 12:15 - ESPA Başkanı Mete Boyacı, ülke iyi yönetilmiyor
- 12:03 - 83 yaşındaki Esentepe’de sakin İsmet KİM bulundu
- 09:49 - BES Başkanı Yalınkaya: "Bu, Ekmeğin Kavgasıdır!"
- 09:35 - Putin: 'Ukrayna'yı durdurulması imkansız balistik füze ile vurduk'
- 09:34 - Türkiye'de gazeteci Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
- 09:28 - Hulusi Akar'dan 3. Dünya Savaşı uyarısı: Şakası yok, hazır olmamız lazım
- 09:26 - Sendikalardan Kitlesel Eylem Uyarısı
- 09:24 - 13’üncü maaşlar 24 Aralık’ta ödenecek
- 09:18 - Rum Polisi bir Rus vatandaşını tutuklandı
- 09:16 - Gök gürültülü sağanak yağmur bekleniyor
- Atatürk'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları
- Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları
- Beş bin yıllık problem: İyi karpuz nasıl seçilir
- Karpuz kilo yapar mı?
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Detay Kıbrıs | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.