Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), dün akşam Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek’in konuşmacı olarak katıldığı "Neden Federal Devlet?" konulu konferans düzenledi.
CTP Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Gönyeli Belediyesi konferans salonunda yer alan sohbette çok sayıda katılımcı yer aldı. Moderatörlüğünü Doğuş Derya’nın yaptığı konferansın açılışında Genel Sekreter Erdoğan Sorakın konuştu.
Sorakın, en temel sorun olan Kıbrıs sorununun çözüm yolunu konuşmak için bir araya geldiklerini belirterek 50 yıldır süren müzakerelerin Federal Devlet temelinde olduğunu söyledi.
Süreç içerisinde farklı modeller gündeme gelmiş olsa bile uluslararası camia tarafından kabul görmeyen modeller olarak orada kaldığını kaydeden Sorakın, BM kararlarının tümünün de federasyonun temellerini oluşturduğunu, CTP’nin başka bir çözüm yolu olduğunu düşünmediğini kaydetti.
Sorakın, bu konferansların ileriki günlerde de devam edeceğini belirterek katılım için teşekkür etti.
KIZILYÜREK: “DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 40’I FEDERASYONLARDA YAŞIYOR”
Federasyonun kelime anlamının, “birlikte niyaz etmek” olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, federasyonların kuruluş amaçlarının bir birimin kendi başına yapamayacaklarını başka bir birimle birleşerek yapması olduğunu kaydetti. Federasyon kavramının bir güç birleşimi anlamına geldiğini ifade eden Kızılyürek, kendi özerk varlığınızı ortadan kaldırmadan bir birliktelik kurma olduğunu söyledi.
Dünyadaki federasyonla yönetilen ülkeler hakkında da bilgi veren Kızılyürek, dünya nüfusunun yüzde 40’ının federal devletlerde yaşadığını vurguladı. Federal devletleri incelerken tek uluslu ve çok uluslu olarak bakmak gerektiğini, Almanya’nın tek uluslu, İsviçre’nin ise çok uluslu federasyon olduğunu belirten Kızılyürek tek uluslu federasyonun merkeziyetçi olduğunu ancak çok uluslu federasyonun ana fikrinin ‘farklılık içinde birlik’ fikri olduğunu vurguladı.
“Kültürel etnik kimlik bu modelde varlığını korur ve diğerleri ile de barış içinde yaşar” diyen Kızılyürek bu ayrıntıların önemli olduğunu söyledi. Reel politikin de aklın yolunun da federalizm olduğunu vurgulayan Kızılyürek, Kıbrıs’ta kurulacak model hakkında detaylı bilgiler verdi.
Federal bir devlette bir federal hükümet, bir de federe yönetimler olduğunu belirten Kızılyürek, “Yani özerklik prensibinden hareketle etnik gruplar kendi kendilerini yönetirler ama aynı zamanda ülkenin bütününde de söz hakkı olduğu için federal organlara da katılırlar. Bir federe birim diğerine üstünlük sağlayamaz çünkü hepsi de yetkilerini Federal Anayasa’dan alırlar. Anayasayı da toplumların ve bireylerin tümü yapar” dedi.
“FEDERAL TEZ 1950’LERDEN BERİ TÜRKİYE’NİN TEZİ”
1878’den beri Osmanlı’nın adadan fiilen ayrılmasından yani İngiliz yönetiminin başladığı andan itibaren bu mücadelenin başladığını aktaran Kızılyürek, tarih boyu Kıbrıslı Türklerin tek kavgasının siyasi eşitlik olduğunu söyledi.
Kıbrıslı Türklerin azınlık olmayı asla kabul etmediğini kaydeden Kızılyürek, 1950’li yıllara gelindiğinde ise Türkiye’nin ilk defa sahaya indiğini ifade etti.
1955’te Türkiye’nin masaya federal devlet modelini koyduğunu aktaran Kızılyürek, “Türkiye bunun peşini hiç bırakmadı, kurulacak devletin ismi Federal Kıbrıs Devleti olsun diye teklif verdi hatta bu isim karşılığında asker sayısını azaltacaklarını bile beyan etti. Türkiye neden bu tezde ısrar ediyordu çünkü federal devlet doğası gereği iki birimi eşit tutar ve federal devlet kurulursa Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması durumu yani ENOSİS tehlikesi ortadan kalkar” diye konuştu.
“GUTTERES ÇERÇEVESİNİ TOPRAĞA GÖMMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Kızılyürek şöyle devam etti:
“Şu sıralarda bir şeyler oluyor. Crans Montana’dan sonra taraflara düşünün gelin denildi. BM Genel Sekreteri Guterres oturup altı başlıkta anlaşın dedi, bir kez bile görüşülmedi. Guterres Çerçevesinden başka her şey konuşuldu. Bugünlerde Rum tarafında televizyonlarda gevşek federasyon konuşuluyor. Bir kakofonidir gidiyor. Belgedeki maddeler benimsemediği için, ondan arınmak için bir ortaklaşmaya doğru gidiyor bazı taraflar. ‘Gayri resmi’ görüşmeleri böyle okumak lazım. Kimse aldanmasın şu anki süreç Guterres Çerçevesini toprağa gömmek için yapılan manevralardan başka bir şey değildir. Çok tehlikeli bir oyunla karşı karşıyayız. Bu toplumları statükoya mahkum etmektir. Maceracı, maksimalist hedefler içerisindeler. Buna karşı yapılabilecek tek şey federal çözüme inanan güçlerin bu olaylar karşısında seyirci kalma pozisyonundan ve demeçlerle yetinmekten arınması lazım. Güneyde ve kuzeyde artık ortak bir cephe üzerinden mücadele etmenin vakti gelmiştir. Bunun farkında olmamız gerekiyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.