Karma evliliklerden doğan çocukların mağduriyeti, vatandaşlık haklarının ihlal edilmesi, mağdurların başvurusu üzerine geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu’nun Dilekçe Komitesi’nde ele alındı.
Komite, ortada bir sorun olduğunu kabul ederek, başvuru dosyasını açık tutmaya, ayrıca, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir mektup göndererek izahat istenmesine karar verdi.
Bu elbette olumlu bir gelişmedir.
Faka yol uzundur ve bu konudaki mücadele çetin olacaktır.
Hristodulidis’in sözüm ona Kıbrıslı Türklere dönük sözde açılımlarının da gösterdiği gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti makamlar bu soruna ciddiyetle eğilme niyetinde değildir.
Açıklamada, başvuruların 2007 yasası temelinde değerlendirileceği belirtilmiştir ki, sorun zaten tam da 2007 yasasıdır ve bu, Kıbrıs anayasasını ihlal eden bir yasadır.
Bu konuda mücadelemiz devam edecektir.
Aşağıda, Dilekçe Komitesi’nde yaptığım konuşmayı okuyabilirsiniz...
“Çok teşekkür ederim Sayın Başkan,
Hepimiz biliyoruz ki Kıbrıs Sorunu diye çözülmemiş bir sorun var ve bu sorun esasen 60 yıllık bir sorundur. İki toplumlu görüşmelerin başladığı 1968 yılından bu yana çözmeye çalıştığımız bir sorundur ve görüşmeler bugüne kadar devam ediyordur.
Ancak henüz bir çözüme ulaşamadık.
Ve elbette böyle bir trajedide çok fazla insan hakkını kaybetti. Örneğin evlerine ve mülklerine geri dönemeyen birçok Kıbrıslı Rum göçmen gibi...
Kıbrıs’ta hak kaybı ve hak ihlalleri çeşitli düzeylerde yaşanıyor. Birinin evine gidememesi gibi, başka birinin temel haklardan yararlanamaması gibi.
Bütün bunlar açıktır ki, çözümsüzlükten kaynaklanan sorunlardır.
Ama durum böyle diye, Kıbrıs vatandaşlarının çocuklarının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alma haklarını ellerinden alabilir miyiz? Bir vatandaşın çocuklarına kendi vatandaşlığını verememesi yasal mıdır?
Dikkatinizi çekmek istiyorum: Savaşların bile ortadan kaldıramayacağı veya silemeyeceği temel insan haklarından bahsediyoruz. Ve bugün burada tam olarak da bu temel haklardan bahsediyoruz.
Çocuklarına Kıbrıs vatandaşlığı veremeyen ve dolayısıyla Avrupa vatandaşlığı alma hakkı da ellerinden alınan Kıbrıs vatandaşı Kıbrıslı Türklere karşı açık bir ayrımcılık söz konusudur.
Peki, bunun pratikte ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
Avrupa'da dolaşamayacakları, okuyamayacakları ve çalışamayacakları anlamına geliyor...
Yani vatandaşlık hakkı reddedildiğinde yaşam hakkı da reddedilmiş oluyor.
Dolayısıyla bu, sadece Kıbrıs meselesinin çözülmesiyle halledilebilecek bir sorun olarak görülemez. Çünkü insanlar doğuyor ve vatansızlığa mahkum ediliyor.
Bu elbette uluslararası hukukun ihlali anlamına geliyor. Bu büyük bir sorundur.
Temel insan haklarına öncelik vermek zorundayız...
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2021 ve 2022'de Kıbrıs Mahkemeleri tarafından iki kez mahkûm edildiğini de söylememe izin verin.
Çünkü vatandaşların vatandaşlık başvurularına yanıt bile vermiyorlar.
Uzun bir gecikmeyle, bazen 8 yılı bulan gecikmelerle geri dönülüyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu durumdan elbette haberdardır. Bizzat ben bu konuyu kendisiyle görüştüm.
Ayrıca AKEL, Kıbrıslı Türklere dönük açılımlar yapması için Cumhurbaşkanına verdiği öneriler paketi içinde vatandaşlık sorununa da yer vermiştir. Karma ailelerin çocukları için vatandaşlık konusu orada da gündeme getirilmiştir.
Umarım, Cumhurbaşkanı yakında bu yönde bir açıklama yapar.
Kıbrıs Sorununun çözümü yönünde siyasi elitlerin ne yapacağından bağımsız olarak, Türkiye'nin, Kıbrıs Rum liderliğinin, Kıbrıs Türk liderliğinin tutumu bir yana, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının temel insan hakları bu manevralar içinde kaybolamaz.
İstedikleri kişiyle evlenmek, istedikleri kişiyle yaşamak ve çocuklarını istedikleri yerde dünyaya getirmek hakkına sahiptirler.
Unutulmamalıdır ki, Kıbrıs vatandaşlığı nerede yaşadığınıza göre değil, kan ve akrabalık bağına göre verilir.
Evet, ortada büyük bir sorun var ve ben başvuru dosyanın açık bırakılması gerektiğine inanıyorum...”
Haber Kaynağı: “Vatandaşlık Hakkı Reddedildiğinde Yaşam Hakkı da Reddedilmiş Olur” - Niyazi Kızılyürek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.