Öğretim yılının ilk dönemi biterken alınan karneler ile belki de bazı çocuklar hazırlanma, motivasyon, organizasyon eksikliği gibi nedenlerle iyi sonuçlar elde edememişlerdir. Bu konuya ilişkin yaptığım gözlemlere ve aldığım duyumlara göre buzdağı hep tek taraflı bir görüntüden ibaret… Aslında hiç ihtimal verilmeyen, olabiliritesine sıfır verilen birçok etken bu durumda hem tuz hem biber misali etkili ve kıvam verici roldedir. Okul döneminde ödev yapmayan sınav dönemindeyken çalışmak istemeyen çocuğa vaatlerde bulunmanın etkili olabileceği görüşünden konuyu ele almak yerinde olacaktır. Gelin bu konuyu daha detaylı ele alalım. ‘’Çalış oğlum sana oyuncak araba alırım’’, ‘’çalış kızım sana oyuncak bebek alırım’’, ‘’hani o çok beğendiğin ışıklı bisiklet var ya eğer en düşüğün 8 olursa sana onu alırım.’’ Tanıdık geldi mi bu cümleler? İllaki gelmiştir. En yakınımdan en uzağıma aynı durumu her dönem defalarca gözlemliyorum ve anlam vermeye çalışıyorum ‘’acaba aile, bu durumun sonuçlarını ya da bu tutumun çocuğun gerçekçi başarma isteğini körüklediğini kestirebiliyor mu?’’ diye. Başarılı karne uğruna vaad edilen onca şey aslında çocuğun başarıyı materyalistik bir düşünce temeline oturtmasını sağlıyor ve çocuk ileriki dönemde olabilecek kayıplarını düşünmeden ‘’nasılsa ucunda sadece bu ödülü kaybetmek var’’ diyerek ailesine ‘’ben bu ödülü istemiyorum beni rahat bırakın çalışmak istemiyorum’’ deme lüksüne sahip olur. Ne kolay! Sadece bisiklet ve 8 ile 10 arası bir rakam ilişkiselliğine indirgenmiş bir başarı mimarisi var ortada. Karne almak normaldir. Doğaüstü bir olaymış gibi davranmak ilerisi için faydalı olmayacaktır. Son seferlik ödül sözü vermişseniz çocuğunuzun güvenini kırmamak adına son kez yerine getirin ama sonrasında tercihiniz olmasın.
Ödül ve ceza ilişkisi dengeli olmalı
Karne, ödül ya da ceza için belirleyici bir unsur olmamalıdır. Çocuk zayıf bir karne getirmişse, öncelikle okul sürecinde bulunduğu şartları göz önünde bulundurmak ve bu duruma nelerin sebep olabileceğine dair inceleme yapmak gerekir. Okul içi olumsuz durumlar var mı, çalışma alışkanlığını kazanmış mı, ev ortamında uygun ders çalışma ortamının var mı, ev kaynaklı duysal sorunların varlığı var mı tüm bunlar araştırılmalıdır. Çocukların, okulda öğretmen ya da arkadaşlarıyla ilgili sorunlar yaşaması ve bunlarla baş edemediğini hissetmesi akademik başarısı düşürebilmektedir. Tüm bu faktörlerin varlığı çocuğun eğitim başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Ödüllendirme davranışındaki problem aynı şekilde kesilen cezada da ortaya çıkmaktadır. Zayıf karne getiren çocuklar tehdit edilmemeli, azarlanmamalıdır. Ebeveynlerin aşırı beklentili tutumlar sergilemesi, çocukları sert bir şekilde eleştirmesi ve tehdit etmesi çocuğun başarısını olumsuz yönde etkileyen unsurlardır. Çocuğu zayıf notları için tehdit etmek, cezalandırmak yerine onun daha başarılı olması için neler yapılabilir noktasından hareket edilmelidir. Anne ve babalar çocuğa onu anladıklarını ve yanında olduklarını göstermelidir. Bu tutum çocuğun psikolojisini destekler ve ebeveynlerine güvenerek iletişiminin de güçlenmesini sağlar. Arkadaş ya da kardeşlerinin başarısı ile asla kıyaslamayın. Bu çocuğun kişiliğine yönelik saldırıdır ve bu davranışlar sonucunda çocukta suçluluk duyguları oluşabilir, çocukta savunmalar gelişebilir, uyum ve davranış sorunları da ortaya çıkabilir. Yani tabloya başka sorunlar eklenebilir. Bunlar yerine: Yeni dönemde daha başarılı olacağına dair mesajlar verin ve onu sıkmayacak planlar yapın. Çocuğunuz iyi bir karne getirmişse abartılı olmayacak şekilde onu övün ve güveninizi belli edin. Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin. Birlikte kitap okuyun, sinemaya ve müzelere gidin. Evdeyseniz tatilde birlikte oyunlar oynayın. Sportif ve sanatsal faaliyetler gerçekleştirin. Merak ettiği tarihi mekânları gezin. Sevdiği akrabaları ziyaret edin. Tatilde sürekli ders çalışması yönünde baskı kurmayın. Televizyon, bilgisayar ve tablet ile çok vakit geçirmesine izin vermeyin. Bu sayede okul zamanında teknolojik aletlerle olan bağımlı ilişkisi törpülenecek, zaman aşımına uğrayacaktır. Verimli ders çalışma teknikleri konusunda destek alması için yardımcı olun.
Unutmayın topluma her alandan eleman şart…
Çocuklarınızın sizin dünyaya sadece getirmekle ve korumakla yükümlü olduğunuz varlıklardır. Zekâ derecelerinin ve baskın zekâ türlerinin doğuştan geldiğini idrak edemeden birey olarak hangi yönde gelişeceklerine müdahale etmek zararlı olmakla birlikte böyle bir düzende evlat yetiştirmek ileriki yıllarda ‘’patlak’’ verecektir. Kimi çocuk sayısal derslerde neredeyse formüle ihtiyaç duymadan soruyu çözebiliyorken kimisi sözel alanda iyidir, bir paragrafı tek seferde okuyarak özetleyebilir. Kimisi düz liselerdeki dersleri kendi ilgi alanına yakın bulmaz arabalara ilgisi vardır, mesleki okullara gider, teknisyen olur. Kimisi ise sanat alanında iyidir, 2den fazla aleti çalabilme yeteneğine sahiptir ve dünyaca ünlü bir müzisyen olur. Bu yolla siz de ona dair oluşturduğunuz kimliği tekrar oluşturursunuz. Sayısal derslerde çok iyi bir çocuk ileride mimar, mühendis, doktor olur. İllaki daha saygın meslekler olarak bize öğretildiklerinden olsa gerek hep bunları yeğleriz. Ama unutulmamalı ki sözelde iyi bir kişide halkının sorunlarına daha iyi nabız tutar ve daha iyi bir kalemle yazıya dökerek dillendirilmesini sağlar. Araba teknisyeni siz karanlıkta bozulmuş arabanızla yolda kaldığınızda aradığınız ilk kişi olur. Sanatçı ruhu olan bir kişi ise en mutlu anlarınızı deklanşörüne takar ve siz yıllar geçse de o görüntülere bakar geçmişi yâd edersiniz. Unutmayın bu bir döngüdür ve bu döngüdeki herkes bir diğerine muhtaç ve yararlı… Herkes diğerinin açığını örtüyor, herkes herkesin işini kolaylaştırıyor.
Hep söylüyorum ya her çocuk içerisinde beyazın farklı tonunu barındıran bir istiridyedir diye… Gerçekten öyle yürekten söylüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.