• BIST 9733.88
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 12 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 12 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 7 °C

KTMMOB, su politikasıyla ilgili önerilerde bulundu...

Kıbrıs Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği, su temin politikalarıyla ilgili öneriler içeren bir bildiri yayımladı
KTMMOB, su politikasıyla ilgili önerilerde bulundu...

Metnin tam şekli şöyle:

Küresel ısınma nedeniyle yeraltı ve yer üstü su kaynakları tüm dünyada günden güne

 

azalmaktadır. KKTC için yer altı suyuna alternatif kaynaklar olarak Türkiye’den Su Temin Projesi

 

ve denizden arıtma (reverse osmosis) sistemlerini su talebini karşılama maksadıyla kullanmak

 

zorunlu hale gelmiştir. Kuzey Kıbrıs’ta toplam yenilenebilir yeraltı suyu kaynağı miktarının toplam

 

90 mil. m3/yıl olduğu tahmin edilmektedir. Toplam mevcut yeraltı suyu çekim miktarının ise 110 -

 

120 mil. m3/yıl olduğu ve bunun %70’inin tarımsal amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir. Bu nedenle

 

özellikle Omorfo/Güzelyurt akiferinde1 deniz suyu girişi nedeniyle tuzlanma baş göstermiştir.

 

Göletlerde biriken toplam yüzey suyu miktarı 25 mil. m3/yıl’dır ve bu kaynakların neredeyse tümü

 

buharlaşma ve tarımsal kullanım neticesinde tüketilmektedir. Bu kaynaklara ek olarak atık su

 

arıtma tesislerinden çıkan arıtılmış su miktarı da yaklaşık 6 mil. m3/yıl’dür. Bu rakamlardan

 

görebileceğiniz gibi esas açığı yaratan tarımsal kullanımdır. 300 Bin nüfuslu bir toplumun toplam

 

yıllık içme suyu ihtiyacı 35 mil. m3/yıl’dan fazla değildir.

 

AB Kentsel atık su direktifine göre nüfus eşdeğeri 2000 ve üzerinde olan yerleşim birimlerinde atık

 

su toplama ve arıtma sistemleri kurmak zorunlu hale gelmiştir. KKTC’de atık su sektöründeki

 

duruma bakarsak, nüfus eşdeğeri 2000 ve üzerinde olan 23 adet belediyeden sadece 5 tanesinde

 

atık su toplama ve arıtma sistemi olduğunu görmekteyiz2

 

su toplama sistemleri olmasına rağmen nüfusun tümüne bu hizmet götürülmediği için halen büyük

 

altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bunların yanı sıra, kentsel atık su sorununun hissedilir

 

ölçekte olduğu belediyeler Lapithos/Lapta, Karavas/Alsancak, Agios Epiktitos/Çatalköy,

 

Trikomo/İskele ve Lefke’dir. Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda sadece atık su

 

sektörünün AB müktsebatına uyumlaştırılması için gerekli toplam yatırım maliyetinin 350 Milyon

 

TL’den az olmayacağı tahmin edilmektedir. Özellikle yatırım maliyetlerinin, yap-işlet-devret modeli

 

ile direk su fiyatı üzerinden vatandaşlardan toplanması, su tarifelerinin aşırı oranda yükseleceği

 

 

 

1 Omorfo/Güzelyurt Akiferi ile ilgili bilgiler: Akiferin toplam yüzey alanı 253 km2’dir. Bunun 73 km2’si Güney

 

Kıbrıs kesiminde bulunmaktadır. KKTC Devletinde güney kesimiyle ilgili veri şu anda mevcut değildir.

 

Akiferde ilk tuzlanma belirtileri 1960 yılında başlamıştır. Özellikle son yıllarda ada üzerine düşen yağışın iklim

 

değişikliği sebebiyle azaldığı görülmektedir. İletkenlik, akiferin bazı noktalarında 6-7 mS/cm seviyelerine

 

ulaşmıştır. Akiferin toplam beslenim miktarının yaklaşık 50 mil. m3/yıl olduğu tahmin edilmektedir. Kuzey

 

Kıbrıs yeraltı su kaynaklarının %55i, toplam su kaynaklarının %45i bu havzada bulunmaktadır. Bu rakamın

 

tam olarak tespit edilmesi veri eksikliği nedeniyle mümkün değildir. Akiferdeki kuyulardan yapılan çekimin

 

yaklaşık 61 mil. m3/yıl olduğu tahmin edilmektedir. Bu çekimin yaklaşık 51 mil m3/yıl kısmı sulama amaçlı

 

olarak yapılmaktadır (toplam çekimin %84lük kısmı sulama içindir). Akiferin besleme - çekim açığı yaklaşık

 

%22’dir. Kaynak: ODTÜ Kuzey Kıbrıs

 

2 KKTC’de mevcut 28 belediyeden 23 tanesinin nüfus eşdeğeri 2000’nin üzerindedir. AB Kentsel Atıksu

 

Arıtma Direktifi gereği, nüfus eşdeğeri 2000’in altında olan ve kentsel atık su toplama ve arıtma sistemlerine

 

şu anda ihtiyaç duymayan yerleşim birimleri (belediyeler) Lurucina/Akıncılar, Çatoz/Serdarlı, Komi

 

Kebir/Büyükkonuk, Lefkoniko/Geçitkale ve Akatu/Tatlısu’dur.

 

anlamına gelmektedir. Dünyanın birçok gelişmekte olan ülkesinde (Türkiye dâhil), yüklü yatırım

 

gerektiren atık su sektöründe, su tarifelerinin yükselmesini engellemek maksadıyla uluslar arası

 

yardım fonlarına (Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası vs.) başvurmak tek çare olarak

 

görünmektedir.

 

Sel önleme ve yağmur suyunun toplanmasıyla ilgili olarak ülke genelinde çok ciddi yatırım eksikliği

 

olduğunu söylemek mümkündür. Yatırımların ne olacağının belirlenebilmesi için, bu konuda

 

öncelikle ülke genelini kapsayan bir masterplan çalışmasıyla sel riski olan bölgelerin tespit edilmesi

 

gerekmektedir.

 

Özellikle atık su ve yağmur suyu toplama sistemleri detaylı olarak projelendirilip yerel düzeyde bu

 

yatırımların nerelere hangi standartlarla yapılacağı netlik kazanmadan, yap-işlet-devret türü bir

 

ihalenin yapılması teknik olarak mümkün değildir ve özel sektörün bu yatırımlar için vatandaştan

 

direk vergi toplaması kamusal etik açısından uygun olmayacaktır.

 

Geçen on yılda, dünyanın birçok ülkesinde, su işlerinin özelleştirilmesi hızla artarak denenmiştir.

 

Fakat özelleştirme sonrasında yaşanan fiyat artışları ve talep edilen yatırımların gerçekleşmemesi

 

neticesinde bu dalganın gücü son derece azalmıştır. Latin Amerika, Amerika Birleşik Devletleri,

 

Afrika ve Avrupa’da birçok ülkede su işlerinin tekrardan tamamen devletleştirilmesine veya devlet

 

artı belediye türünde yönetim modellerine geri dönüş başlamıştır.

 

Özellikle, su temin projesinin yatırım maliyeti, amortisman maliyeti ve Vasilya/Güzelyalı pompa

 

istasyonunun elektrik enerjisi maliyeti düşünüldüğünde, projenin içme suyu kısmının feasible

 

olmadığı, denizden arıtma birim maliyetinin ise üretim debisi arttıkça 80 - 85 dolar sent/m3

 

civarlarına indiği ve temin edilen sudan daha ucuz olacağı anlaşılmaktadır. Trikomo/İskele ve

 

Mağusa’da denizden arıtma tesisleri mevcutken, Omorfo/Güzelyurt ve Girne’ye 2 adet yeni

 

denizden arıtma tesisi kurularak çok daha az yatırımla aslında Kuzey Kıbrıs’taki su açığını

 

gidermek mümkündü. Fizibilitesinden daha çok stratejik olarak planlanan ve uygulamaya konan bu

 

yatırımın Belediyelere kadar olan kısmının (yani içme suyu kısmının) ilk aşamada geçici süre ile

 

DSİ tarafından işletilmesi faydalı olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Vasilya/Güzelyalı pompa

 

istasyonuna kadar yaptığı yatırımın maliyetlerinin su fiyatı üzerinden karşılanmasını talep etmesi,

 

tüm yatırımların belediyelerin su işletmeleri ile beraber tekel olarak özelleştirilmesi ve Belediye

 

meclislerinin su fiyatı üzerindeki etkileri sıfırlandığı takdirde su fiyatlarının ödenemeyecek

 

seviyelere çıkması kuvvetle muhtemeldir3

 

Yukarıda verilen bilgiler ışığında su politikası önerimiz aşağıdaki gibidir;

 

Doğal kaynakların yönetim

Doğal kaynakları devlet yönetir. Suyun yönetimi ve işletmesi birbirinden ayrı olur. Su işletmeciliği

 

özel teşebbüsler tarafından yapılsa olsa dahi, bu işletmeler merkezi hükümet ve/veya belediyelerin

 

idaresinde yapılır. Bütün kuyular sayaçlandırılır, özellikle Güzelyurt akifer bölgesinde olan

 

3 KKTC’deki kentsel su ve kanalizasyon altyapı gereksinimiyle ilgili olarak bahsi geçen 600 – 800 milyon TL

 

yatırım daha yapıldığı ve su temin projesinin mevcut yatırım, amortisman (yenileme) ve işletme maliyetlerine

 

eklendiği takdirde, temin edilen suyun birim maliyeti vatandaşa ulaşana kadar 10 TL / m3’ün üzerine çıkmaktadır. Kuyulardan su çekimi yasaklanır veya mevcut kullanım ücretleri4

 

olmayan şekilde kullanılmasını engelleyen seviyelere yükseltilir (yani deniz suyu arıtma veya

 

Türkiye suyunun sulama kısmı ile ilgili birim fiyat seviyesine yaklaştırılır). Bu şekilde elde edilecek

 

gelir ile uzun vadede alternatif su kaynakları, baraj ve göletler inşa edilmesi planlanır. Göletlerin

 

verimliliğinin artırılması ve yer altı sularının beslenmesi için planlar oluşturulur. Evsel ve bireysel

 

ölçekte “gri su” kullanımının teşvik edilir ve su tasarrufu ile ilgili eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları

 

yapılır. Hükümet yani Tarım, Çevre ve Doğal Kaynaklardan sorumlu bakanlık(lar), AB Su Çerçeve

 

Direktifi ve KKTC Çevre Yasasının öngördüğü üzere Su Havzası Yönetim Planları hazırlar, su

 

kaynaklarının ve kütlelerinin (dereler, göletler, kıyı suları) kalitesi ve miktarı hakkında envanter

 

oluşturur.5 KKTC’de su ile ilgili uygulanacak her politika, strateji ve proje 18/2012 numaralı Çevre

 

Yasasına, Avrupa Birliğinin Su ve Çevre ile ilgili müktesebatına ve Kıbrıs sorununun çözümüne

 

uyumlu olur. 18/2012 Çevre Yasasının su kısmında bahsi geçen tüzükler hazırlanır. Özellikle

 

Kentsel Atık Su Arıtımı tüzüğü bir an önce sonuçlandırılır ve yürürlüğe girer.

 

Su temin projesinin yönetimi

 

Deniz geçişini kapsayan “Türkiye’den Su Temin Projesi” dünyada ilk kez denenen bir projedir. İlk

 

aşamada, deniz geçişi ile beraber, içme suyu arıtma ve ishale kısmının belediye depolarına kadar

 

DSİ veya bir özel şirket tarafından 5 yıl süre işletilmesi doğru olur. Türkiye Cumhuriyeti tarafından

 

finanse edilen kısmın işletilmesinin özel bir şirkete devredilmesi halinde, ihale dosyasının

 

hazırlanması ve değerlendirilmesi sırasında merkezi hükümetin, Su İşleri Dairesi’nin, Belediyelerin

 

ve KTMMOB’un (Çevre Mühendisleri Odası’nın6

 

çıkacak sözleşmede Belediyelerin kendi yönetim alanlarında herhangi bir merkezi sisteme dâhil

 

olmadan, TC’den temin edilen suyu depolarında satın alma, denizden arıtma yapma veya alternatif

 

su üretim yöntemlerine yönelmelerine engel olunmaz. İhale şartnamesinde, merkezi yap-işlet-

devret mekanizmasına dâhil olmayacak belediyeler düşünülerek, TC’den temin edilen suyun

 

belediye depolarına kadar olan kısmının işletilmesi için mutlaka ayrı bir fiyat talep edilir. Sisteme

 

dâhil olacak belediyeler (merkezi yap-işlet-devret modeli) için ayrı bir teklif verilir7

 

Projesinin içme suyu arıtma ve ishale kısmının DSİ tarafından işletimi esnasında veya özel

 

sektörün işletme süresinin sonuna doğru, Su Kurumu elemanları işletme ile ilgili eğitim alır.

 

, doğal kaynakların sürdürülebilir

 

) görüşleri dikkate alınır. İhale sonucunda ortaya

 

 

 

4 Mevcut durumda Su İşleri Dairesi’nin Belediyelere uyguladığı birim fiyat 0.10 - 0.25 TL/m3 arasındadır.

 

5 Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen Kapasite Geliştirme Projesi kapsamında Kuzey Kıbrıs için bir

 

Su Havsazı Yönetim Planı paydaşların katılımıyla hazırlanmıştı. Bu çalışmaların Çevre ve Doğal

 

Kaynaklardan sorumlu bakanlık(lar) tarafından devam ettirilmesi gerekmektedir.

 

6 Suyun sağlanması, arıtılması ve yeniden kullanımı, mühendislik bilimlerinde Çevre Mühendisliğinin ana

 

konusu olduğundan gerek yerel su kaynaklarının gerekse temin edilen suyun yönetilmesi, işletilmesi veya

 

denetimleri noktasında Çevre Mühendislerine aktif görevler verilmelidir.

 

7 Türkiye Cumhuriyeti ile 03.03.2016 tarihinde imzalanan ve KKTC Meclisi’nde onaylan protokole göre 3 ay

 

içerisinde ortak komiteler kurulup gerekli ihale dosyası hazırlık çalışmalarının yapılması gerekmektedir.

 

KKTC belediyelerindeki su altyapısı ve tesisleri ile ilgili veri bankalarının eksikliği düşünüldüğünde, bu çapta

 

bir ihale dosyasının bu kadar kısa sürede hazırlanabilmesi mümkün görünmemektedir. Ancak daha önceki

 

tecrübelerimize dayanarak, konunun ve ilgili müzakerelerin yine son dakikaya kadar bekletilmesi durumunda,

 

ihale süreci ile ilgili olarak TC tarafından yine birtakım dayatmaların yaşanması ve/veya özel teşebbüslerin

 

bu eksikliklerden faydalanarak yatırımlarla ilgili sorumluluklarını yerine getirmemek için bu eksikliği avantaj

 

olarak kullanmaları muhtemeldir.

 

 

ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

 

Kentsel içme suyu, atık su ve yağmur suyu yönetimi

 

Belediyelerin su işlerinin tümünün merkezi olarak özelleştirilmesine ve tek bir özel şirkete

 

devredilerek tekelleştirilmesine izin verilmez.8 Fakat belediyelerdeki mevcut su kayıpları ve

 

kaçakları ile ilgili reform yapılması gerektiği aşikârdır. Reform kapsamında belediyelerin sayısının

 

azaltılması, BESKİ modeli veya büyük yatırım gerektiren bölgelerde özel sektör - belediye ortaklığı

 

modelinin uygulanması gibi tedbirler desteklenir ve teşvik edilir. Belediyeler içme suyu tesisleri ve

 

altyapılarının yenilenmesinin yanı sıra, gerek kendi öz kaynaklarını, gerek AB fonlarını veya özel

 

sektör – belediye ortaklığı yöntemlerini kullanarak atık su ve yağmur suyu drenaj hatlarını

 

geliştirerek AB’nin çevre ile ilgili müktesebatına uyumu ve arıtılmış atık suların tarımda

 

kullanılmasını sağlar. Kentsel atık su sorununu çözmeye yönelik olarak Lefkoşa, Girne, Mağusa,

 

Lapithos/Lapta, Karavas/Alsancak, Agios Epiktitos/Çatalköy ve Lefke öncelikli yatırım bölgeleri olur.

 

Tarımsal talebin ve kullanımın yönetilmesi

 

KKTC’de su arz ve talep dengesinin bozulmasında en büyük etken tarımsal taleptir. Tarımsal talep,

 

toplam talebin %70ini oluşturmaktadır. Bu talebin karşılanabilmesi için en hızlı şekilde Türkiye

 

suyunun sulama suyu kısmı ve arıtılmış atık sularının sulamada kullanılması için projeler geliştirilir.

 

Merkezi hükümet (Tarım, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı) DSİ ile beraber tarımsal kullanım

 

kısmı için projeler hazırlar. Sulama su dağıtımının yönetilebilmesi ve maliyetlerin karşılanabilmesi

 

için sulama birlikleri (çiftçi kooperatifleri) kurulur.

 

“Su Kurumu”nun oluşumu

 

Sulama (tarım) sektöründeki yapılanmayla birlikte, ülkesel su politikasına ve ilgili yasal mevzuata

 

uygun olarak ülkedeki bütün su kaynakların kalite ve miktar olarak sürdürülebilir şekilde

 

işletilmesini idare etmek maksadıyla, belediyeler, sulama birlikleri, sivil toplum kuruluşları (özellikle

 

KTMMOB) ve merkezi hükümetin yönetimde temsil edildiği özerk “Su Kurumu” kurulur. Su

 

Kurumu’nun kurumun faaliyetleri KKTC Meclisi tarafından denetlenir. Su Kurumu, AB Su Çerçeve

 

Direktifi ve KKTC 18/2012 Çevre Yasasının öngördüğü Su Havzası Yönetim Planlarının

 

hazırlanmasında aktif rol alır, ülkesel ölçekli su iletim sistemlerinin, göletlerin, barajların ve

 

akiferlerin işletilmesini idare eder, su çekme/kullanma izinlerini verir. Sürdürülebilirlik ve maliyetlerin

 

karşılanması prensiplerine uygun olarak su kaynaklarının kullanılmasıyla ilgili ücretler ve tarifeler

 

hakkında Bakanlar Kurulu ve/veya Meclise öneri sunar. Su ile ilgili mevzuatın güncellenmesi ve AB

 

ile uyumunu sağlamak maksadıyla Bakanlar Kurulu ve/veya Meclise öneriler sunar.

 

 

 

8 Su sadece insan hakkı değil aynı zamanda yaşam hakkıdır. Belediyelerin su işlerinin tekel yaratacak

 

şekilde özelleştirilmesi insan hakları ve yerinden yönetim ilkelerine ters durumlar yaratacak, su fiyatlarının

 

ödenemeyecek seviyelere kadar artmasına, diğer beledi vergilerin toplanamamasına neden olacak ve

 

belediyeleri daha fazla mali sıkıntıya sokacaktır. Ayrıca tekelleşme KKTC 30/2009 sayılı Rekabet Yasası

 

tarafından yasaklanmıştır.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler