KTÖS Eğitim Sekreteri Süleyman Gelener, Meclis Genel Kurulu’nda özel okullar ve eğitimin yüzeysel olarak tartışıldığını ifade ederek, Milli Eğitim Bakanı’nın “kamu okullarında tam gün eğitim konusunda içi boş vaatlerde bulunduğunu” savundu.
Gelenler yazılı açıklamasında, eğitimde sürenin uzatılması ve kamu okullarında tam gün eğitime geçilmesinin ciddiyetle ele alınması gereken bir süreç olduğunu vurguladı ve “Herhangi bir ön hazırlık, ihtiyaç analizi ve araştırma yapmadan bunu deklare etmek en kibar tabiriyle ciddiyetsizliktir” dedi.
Ülkede örgün eğitim içerisinde çocukların öğretim gördüğü sürenin OECD ortalamalarına yakın ve hatta biraz da üzerinde olduğuna işaret eden Gelenler, şöyle devam etti:
“Eğitime ayrılan süre tartışılmalı, toplumun ihtiyaçlarının değişmesi ile birlikte öğrencilerin güvenli, nitelikli ve ücretsiz eğitim alacağı ortamlar yaratmak için devlet yerel yönetimler iş birliğinde projeler üretmelidir.
Kamusal okul binalarının alt yapıları güçlendirilmeli, en verimli şekilde okullarımız örgün ve yaygın eğitim için değerlendirilmelidir. Bu süreçte ortaya çıkabilecek tüm ihtiyaçlar belirlenmeli, bütçe ihtiyacı ve fizibilite araştırmaları ortaya konulmalıdır.
Eğitimde süre ve bu sürede öğrenciye sunulacak içerik ve programlar, öğrencinin okulda geçireceği sürede ne kazanacağı değerlendirilmelidir. Tüm paydaşların katılımıyla bu konu tartışılmalı; her çocuğun eşit, ücretsiz ve nitelikli bir şekilde erişebileceği bir vizyon ortaya konulmalıdır.
Eğitim Bakanı’nın iddia ettiği şekilde KTÖS eğitimde sürenin uzamasına ve okullarımızın tam gün açık kalmasına karşı değildir. KTÖS, tam gün eğitime geçtik deyip de çocukların öğle yemeği olarak gofret yemesine ve aç kalmasına kayıtsız kalan bir Eğitim Bakanlığı anlayışına karşıdır. KTÖS, tam gün eğitime geçtik deyip de iklim koşullarının herkesin malumu olduğu ülkemizde bugün %80’inde spor salonu spor ve kapalı oyun alanları olmayan okullara sıfır bütçe veren ve okul yöneticileriyle okul aile birliklerini bağış toplamaya iten zihniyete karşıdır.
Geçtiğimiz haziran ayında yayınladığımız İlköğretim İhtiyaç Analiz Raporu’na yeniden ulaşabilir ve okullarımızın mevcut durumunu orada görebilirsiniz. Sonuçlar, kamusal eğitime verilen önemin yeniden gözden geçirilmesinin, eğitime daha fazla bütçe ayrılmasının ve öğrencilerle öğretmenlere daha fazla yatırım yapılmasının elzem olduğunu açıkça göstermektedir.
Eğer kamu okullarının kapasitelerinin artırılması konusunda bir samimiyet varsa, ilk yapılması gereken şey eğitimdeki tüm paydaşların ve yerel yönetimlerin de katılımıyla konunun masaya yatırılması ve bilimsel bir şekilde ele alınmasıdır.
Ne yazık ki, hükümetin ve Eğitim Bakanlığının, katılımcı ve demokratik bir süreç yürütme alışkanlığı yoktur. Eğitimde geçtiğimiz akademik yılda fikir üstüne fikir, tuğla üstüne tuğla konmamıştır. Atılan her adım ben yaparım olur zihniyetiyle olmuş ve karşılık bulmamıştır. Aynı yöntemlerle tam gün eğitime geçeceğiz demek de aynı sonuçları doğuracaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.