• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 3 °C

LAÜ Tarım Fakültesi Akademsiyeni Kahramanoğlu Gıda Güvenliğinin Önemine dikkat çekti

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim ÜyesiYrd. Doç. Dr. İbrahim Kahramanoğlu 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle açıklamalardabulundu.
LAÜ Tarım Fakültesi Akademsiyeni Kahramanoğlu Gıda Güvenliğinin Önemine dikkat çekti

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Kahramanoğlu 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle açıklamalarda
bulundu.
“Dünya Gıda Günü”nün her yıl Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün
kuruluş tarihi olan 16 Ekim’de kutlanmakta olduğunu belirten Kahramanoğlu, bu bağlamda
FAO’nun her yıl gıdanın önemine vurgu yapmak için farklı temada etkinlikler
gerçekleştirdiğini ifade etti. FAO’nun dünya gıda günü ile ilgili bu yılki temasının “Yetiştir,
Besle, Sürdür: Birlikte”) olarak belirlendiğini belirten Kahramanoğlu “Ülkeler, özel sektör ve
sivil toplum, gıda sistemimizin artan dünya nüfusunu besleyebilecek şekilde yeterli miktar ve
çeşitlilikteki gıdayı yetiştirdiğimizden ve gezegenimizdeki sürdürülebilirliği birlikte
sağladığımızdan emin olmalıdır” dedi.
Sürdürülebilir tarım kavramı önem kazanmaya başladı
Bu bağlamda herkese düşen roller bulunduğunu belirten Kahramanoğlu, “Bunların başında
beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirmek ve üretimi kolay, çevreyi ve ekolojik dengeyi
bozmayan, besleyiciliği yüksek gıdaları tercih etmek gelmektedir. Özellikle 1950’li yıllardan
itibaren bilimde ve teknolojide meydana gelen gelişmeler ve atılımlar, tarımsal verimliliği
artırmak için önemli katkılar sağlamıştır. Ancak 1980’li yıllardan sonra, tarımda aşırı girdi
(gübre, pestisit, su, v.s.) kullanımının ve tek tip üretimin yan etkileri ortaya çıkmış, hem
verimlilik azalmış hem de çevre problemleri (toprak ve su kalitesinde azalma, hastalıklarda
artış, biyoçeşitlilikte azalma v.s.) ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte “sürdürülebilir tarım”
kavramı önem kazanmaya başlamıştır” dedi.
“Diğer yandan, şu anda tüm dünya nüfusunu beslemeye yetecek kadar, hatta daha fazla,
gıda üretiliyor olmasına rağmen, gıda sistemlerimizdeki dengesizlik (gıda güvencesizliği)
yüzünden 2019 itibarı ile dünya nüfusunun %8.9’unun (678.1 milyon) yetersiz beslendiği
tahmin edilmektedir” diyen Kahramanoğlu, bu oranın 2000’li yıllarda >%12’lerde iken o
tarihlerden 2014’e kadar bir düşüş eğiliminde olduğunu, ancak son yıllarda yeninden
yükselişe geçtiğini belirtti. Gıda güvencesizliğinin başlıca sebeplerini açlık, obezite, çevresel
bozulma, tarımsal biyolojik çeşitlilik kaybı, verimde azalma, gıda israfı ve gıda zinciri
çalışanları için güvenlik eksikliği olarak ifade eden Kahramanoğlu ülkelerin, COVID-19
kurtarma planlarını geliştirmeye ve uygulamaya başladıkları bu dönemin, bilimsel kanıtlara
dayalı yenilikçi çözümler benimseyerek gıda sistemlerini iyileştirecek yeni planlar geliştirmek
için çok önemli bir fırsat olduğuna dikkat çekti.
Kontrollü ve diğer yöntemler ile entegre bir şekilde kullanılan pestisitler gıda güvenliği
açısından bir risk teşkil etmez
Bu noktada çoğu zaman birbiri ile karıştırılan iki kavrama açıklılık getiren Kahramanoğlu,
“Gıda güvenliği (food safety) ve gıda güvencesi (food security) kavramları çoğunlukla
birbirine karıştırılıyor. En basit şekli ile gıda güvenliği gıdaların üretilmesi, hasatı, taşınması,

işlenmesi, depolanması ve son tüketiciye sunulması sürecinde gıda kaynaklı problemlere ya
da hastalıklara neden olan kimyasal (pestisit v.s.), fiziksel (taş, cam, metal, v.s.) ve biyolojik
(Salmonella, koli basili, v.s.) risk unsurlarını önleyecek ya da zararsız kılacak yaklaşımları ele
almaktadır. Gıda güvencesi ise bir toplumun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için yeteri
miktarda ve ulaşılabilir gıdayı üretme yeteneğini ve üretilen gıdalara sürdürülebilir bir erişimi
içeren bir kavramdır” dedi. Bu noktadan yola çıkarak gıda güvensizliği konusuna da değinen
Kahramanoğlu şunları kaydetti: Daha önce de belirttiğim gibi artan dünya nüfusuna karşılık,
azalan tarımsal arazi ve su kaynakları, birim alandan elde edilen verim artışını önemli
kılmaktadır. Bunun için de tarımsal faaliyetlerde yüksek teknoloji (otomatik sulama ve
gübreleme, yüksek verimli çeşitler, dayanıklı çeşitler, modifiye muhafaza teknolojileri v.s.) ve
kontrollü girdi (pestisit ve gübre) olmazsa olmaz durumundadır. Ancak, verimde artışı
sağlarken, aynı zamanda da gıda güvenliğini sağlamak için yapılan tüm uygulamaların
bilimsel gerçekler çerçevesinde planlı ve kontrollü yapılması büyük bir önem arz etmektedir.
Bu noktada, yanlış bilinen bir “doğruya” da yer vermek gerekiyor. O da; tarımda kullanılan
kimyasalların “zararları” ile alakalıdır. Bu noktada doğru kimyasalın, doğru zamanda, doğru
dozda, doğru ekipman ile kullanılması ve hasat öncesi bekleme süresine uyulması durumunda
insan sağlığını tehdit etmemektedir. Zehiri zehir yapan dozudur! Tarımda kullanılan her
kimyasalın da, insan sağlığını tehdit “edebileceği” bir Maksimum Kalıntı Seviyesi (MKS)
olup, bu limitler yoğun bilimsel çalışmalar neticesinde Codex Pestisit Kalıntıları Komitesi-
EPA ve Avrupa Birliği tarafından belirlenmektedir. Bu bağlamda, herhangi bir ürünün
üretilmesi aşamasında kullanılmış olan kimyasalın, gıda bünyesinde belirtilen limitin altında
kalması, o kimyasalın olası zararlarının önlenmesi anlamına gelmektedir. Dolayısı ile de,
kontrollü ve diğer yöntemler ile entegre bir şekilde kullanılan pestisitler gıda güvenliği
açısından bir risk teşkil etmemektedir.
Bu yılki Dünya Gıda Günü temasına biraz daha değinen Kahramanoğlu, FAO’nun tüm
insanlığın özellikle de en savunmasız olanların gıda krizinden çıkmalarına yardımcı olmak ve
artan dalgalanmalar ile iklim şoklarına dayanabilmeleri için gıda sistemlerini daha dayanıklı
ve sağlam hale getirmek, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir sağlıklı diyetler sunmak için küresel
dayanışma çağrısında bulunduğunu belirtti. Kahramanoğlu, “COVID-19 ile birlikte,
dijitalleşme ve e-ticaret yoluyla sunulan yeni fırsatların yanı sıra doğal kaynakları, sağlığımızı
ve iklimi koruyan daha sürdürülebilir tarım uygulamalarının gerekliliği hepimiz tarafından
daha net bir şekilde anlaşılmaya başlanmıştır” dedi.
Kahramanoğlu şöyle devam etti: Bitki veya hayvan kaynaklı gıdalar, insan sağlığı için
gerekli karbonhidratları, proteinleri, yağları, vitaminleri ve gerekli mineralleri içerir. İnsan
nüfusunun artması, aynı anda tüm dünyada gıda ihtiyacının artmasına neden olmaktadır. Buna
paralel olarak, başta toprak ve su olmak üzere gıda üretimi için elzem olan mevcut kaynaklar
tükenmektedir. Diğer yandan, hasat sonrası kayıplar (çürüme, bozulma, ağırlık kaybı, v.s.)
nedeniyle tarımsal ürünlerin %30’undan fazlası nihai tüketiciye ulaşamamaktadır. Gıdalardaki
hasat sonrası kayıpları önlemek için, gıda tipine göre farklılık gösteren çok sayıda yöntem
kullanılmaktadır. Gıdaların bitkisel, hayvansal, işlenmiş veya birincil tip oluşu seçilecek
yöntemi önemli derecede etkilemektedir. Bu yöntemlerin bazıları aşağıda listelenmiştir:
Kurutma, Kaynatma, Pastörizasyon, Dondurma, Soğukta muhafaza, Konserve, Şekerleme,
Turşu, Çürümelere karşı ilaçlama (sentetik ve/veya biyolojik), Paketleme, Vakum paketleme,
Dondurarak kurutma, Modifiye atmosfer paketleme (MAP), Korucuyu kullanımı (sentetik
ve/veya biyolojik), Işınlama, Yüksek basınçta paketleme v.d.
Kahramanoğlu son olarak şunları söyledi: FAO’nun bu yılki teması olan “Yetiştir,
Besle, Sürdür: Birlikte”, tek başına gıda üreticilerinin ulaşabileceği bir hedef olmayıp,

sonundaki “birlikte” kavramından da anlaşılabileceği gibi entegre ve kanıta dayalı yaklaşımlar
istemektedir. En basit şekli ile üretim alışkanlıklarımız ve yöntemlerimizle birlikte beslenme
alışkanlıklarımız da değişmelidir. Bunun için de araştırmacılar, siyasetçiler, çiftçiler, tüketici
örgütleri, özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği olmazsa olmazdır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler