Aksoydan: Sürdürülebilirlik, doğa ile insan arasındaki dengeyi koruyan ve geliştiren dinamik bir süreçtir
“Sürdürülebilir yaşam, bireyin ya da toplumun, Dünya’nın doğal kaynaklarını ve bireylerin kişisel kaynaklarını, etkin, özenli, sorumlu şekilde kullanımını içeren bir yaşam tarzını tanımlar. Sürdürülebilirlik, doğa ile insan arasındaki dengeyi koruyan ve geliştiren dinamik bir süreçtir. Sürdürülebilir bir gelecek: şimdiki ve gelecek nesillerin yaşam kalitesi ve refahı için, doğal kaynakların doğru kullanımı, doğa dostu beslenme ve gıda sistemleri, çevreye duyarlı teknoloji kullanımı, yenilenebilir enerji kullanımı, sağlıklı bir çevre, kaynakların eşit dağıtımı, ekonomik refahın ve sosyal adaletin eş zamanlı olarak sağlanması demektir”diyen Aksoydan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu, sürdürülebilirlik kavramını “Gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin, bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma düzeyinin sağlanmasıdır” diye tanımladı.
Aksoydan, sürdürülebilirliğin, insanların yaşam için doğru seçimler yapması ile sağlanabildiğini, yanlış seçimler hem çevreye hem de insan sağlığına zarar verdiğini belirterek, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Dünya genelinde her yıl 13 milyon ölüm ve dünyadaki hastalıkların yaklaşık dörtte birinin önlenebilir çevresel nedenlerden kaynaklandığını, çevresel nedenler arasında beslenme, hareketsiz yaşam ve çevre kirliliği ilk sıralarda yer alıdığını ve sürdürülebilir yaşam tarzı ile bu nedenlerin ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekti.
“Üzerinde yaşadığımız gezegen insanlar tarafından hoyratça kullanılıyor. Kullanılan enerjiden, giysilere ve yaşamı sürdürmek için en temel gereksinim olan beslenmeye kadar tüm seçimler gezegene büyük zararlar vererek karşılanıyor ve bu zarar için olumlu yönde bir geri dönüşüm mümkün değildir. Ancak, hemen şimdi yaşam biçimine ilişkin uygulamalarımızı, alışkanlıklarımızı olumlu yönde değiştirmeye başlarsak şu anda var olan durumdan daha kötüye gidişi durdurabiliriz”diyen Aksoydan bunun için en temel yaklaşımın, gezegene salınan karbon miktarını azaltmaya yönelik uygulamalar olduğunu ve beslenme açısından ele alındığında, hayvansal besinler özellikle de kırmızı et üretimi için yüksek düzeyde karbon salınımı olduğundan, kırmızı et sağlayan hayvanların beslenmesinden soframıza besin olarak ulaşma aşamasına kadar olan tüm süreçlerin önemli olduğunu belirtti.
Aksoydan: Yerel besinleri ve mevsimine uygun, doğal ve ambalajsız besinleri tüketmek sürdürülebilir yaşama atılan ilk adımdır
Aksoydan, tükettiğimiz besinler yaşadığımız bölgeden ne kadar uzakta üretiliyor ya da paketlenip geliyorsa o kadar fazla karbon salınımına neden olduğunu belirterek, kırmızı et ve diğer hayvansal kaynaklı besinlerin tüketimini azaltıp bitkisel kaynaklı beslenmeye geçmek, yerel besinleri ve mevsimine uygun, doğal ve ambalajsız besinleri tüketmenin sürdürülebilir bir yaşamın ilk adımları olcağını ifade etti.
Doğayla ilişkilerimizde, ağaç dikmek, atıkları azaltmak, geri dönüşüme önem vermek gerekiyor
“ Doğayla ilişkilerimizde, suyu dikkatli kullanarak israf etmemek, hayvan ve bitki örtüsüne zarar verecek tarım ilaçları, böcek ilaçları vb. kimyasalları kullanmamak, kağıt kullanımını azaltmak, pet şişe gibi tek kullanımlık plastikleri kullanmamak, ağaç dikmek, atıkları azaltmak, geri dönüşüme önem vermek, fosil yakıtları kullanmamak gibi karbon ayak izimizi azaltacak bir yaşam biçimini benimsemek önemli ve önceliklidir” diyen Aksoydan sentetik giysiler ve plastik ürünler hem insan sağlığına doğrudan zarar vermekte hem de yıkandıklarında atık sulara saldıkları mikroplastiklerle özellikle deniz ve okyanusların kirlenmesine ve bu sularda yaşayan canlıların ölümüne neden olmaktadır dedi.
Aksoydan, barınma için yaşadığımız ortamlarda doğal malzemelerin kullanılması, ısı yalıtımına dikkat edilmesi ve fosil yakıtla ısınma yerine doğal ısı (güneş enerjisi gibi) kaynaklarının kullanılmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.