Markidis söyleşisinde özetle, Kıbrıs sorununda dönem dönem kritik zamanlardan geçildiğini ancak bu sefer durumun daha da kritik olduğunu belirterek, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden Türkiye’yi sorumlu tutarak beklemenin fayda sağlamayacağını dile getirdi.
Crans Montana sonrasında teknik komitelerin çalışmalarını sürdürmeleri ve çözüme hazırlık yapmaları gerektiğini, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade eden Markidis, Crans Montana zirvesi sonrasında ise çözümsüzlükten Türkiye’nin sorumlu olduğu tezinin, Kıbrıs Rum tarafı için doğru olsa dahi, BM ve AB’de kabul görmediğini vurguladı.
Markidis, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü UNFICYP’in görev süresinin uzatılması görüşmelerinde söylenenler ışığında, Kıbrıs sorununun çözümü müzakereleri için takvimin belirlenmiş olduğunu iddia ederek “takvimler artık gerçekten var” şeklinde konuştu.
UNFICYP için, bir barış misyonunun 54 yıl süremeyeceği görüşünün hakim olmaya başladığını belirten Markidis, Crans Montana zirvesi sonrasında çok değerli olan zamanın boşa harcandığı vurgusunu yaptı.
Söyleşisinde müzakere grubundan ayrılmasına da değinen Markidis, Anastasadis’in Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin tutumunu 2016 yılı başkanlık seçimleri döneminden çok önce sertleştirdiğini ifade etti.
Markidis, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda, özellikle merkezi bir federal hükümetin yetkilerinin neler olacağına dair bazı belirli fikirlerinin olduğunu, bu fikirlerinin kaale alınmadığını görmesinin ardından ise müzakere grubundan ayrıldığını sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.