• BIST 9672.75
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 14 °C
  • Girne 15 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 14 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 8 °C

Merkel üçüncü kez başbakanlık istiyor

Merkel üçüncü kez başbakanlık istiyor

BERLİN  Almanya’da, 22 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde Başbakan Angela Merkel, üçüncü dönem başbakanlık koltuğunda oturmak için yarışıyor. Ülkenin ilk kadın başbakanı olan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Merkel, 2005 yılında yapılan erken genel seçimde CDU ve kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile yaptığı koalisyonla başbakanlık koltuğuna oturdu. Küresel ekonomik krizin etkilerini gösterdiği 2009 yılında yapılan seçimlerde, hükümette yer alan iki büyük parti de oy kaybı yaşadı. Birlik Partileri (CDU/CSU) sadece 1,4 oranında oy yitirerek yüzde 33,8  oy alırken, SPD yüzde 11,2 oranında oy kaybetti ve yüzde 23’lük oy oranıyla şimdiye kadarki genel seçimlerde en kötü sonucu aldı. Seçmenler, 2009 yılındaki seçimlerde koalisyonda bulunan partileri özellikle de SPD’yi cezalandırırken, muhalefet partilerinin oyları arttı. Hür Demokrat Parti (FDP), yüzde 14,6 oranla genel seçimlerde en iyi oyu alırken, Yeşiller Partisi yüzde 10,7, Sol Parti de 11,9 gibi önemli oy oranlarıyla Federal Meclis’e giren partiler oldu. İzleme skandalı hükümete güveni sarstı Alman hükümetini son dönemde zorlayan ana konular, Suriye’deki iç çatışma ile ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) Almanya’da dinleme faaliyetinde bulunması oldu.  Hükümet, muhalefet partileri gibi halkın büyük bölümünün isteği yönünde Almanya’nın Suriye’ye herhangi bir askeri müdahalede bulunmayacağını açıkladı. ABD'deki izleme skandalında ise NSA’nın tüm elektronik postları kontrol etmesi ve telefonları dinlemesi, Merkel’in Obama’ya bunu konu etmesine rağmen halkta şüpheler oluştu, hükümete olan güven biraz da olsa sarsıldı. Merkel’in başarıyla atlattığı diğer konu ise 2010 yılında cumhurbaşkanları Horst Köhler ve 2012 yılında halefi Christian Wulff’un istifaları oldu. Merkel’in desteğiyle seçilen iki cumhurbaşkanının görevlerinden ayrılmaları hükümette bir güven kaybına sebep olmadı. Almanya’da 8’i Türk 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili ortaya çıkan aşırı sağcı Nasyonalsosyalist Yerlatı (NSU) cinayetlerinin 2011 yılında açığa çıkması da Alman devleti için ayrı bir sınav oldu. Merkel, cinayetlerin aydınlatılması için destek sözü verirken, Federal Meclis Araştırma Komisyonu da bir rapor hazırladı. Mağdur yakınlarının bazıları ile bazı komisyon üyeleri, Merkel’in bu konuya yeterince destek vermediğini savunuyor. Kampanyada vaatlerden çok Merkel ön plana çıkıyor Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU), bu yıl heyecansız geçen seçim kampanyasında vaatlerden çok Başbakan Merkel’i ön planda tutuyor. Hristiyan Birlik Partileri'nin seçim programında, göçmenlerin topluma entegrasyonu ile ilgili olarak "'toplumun değerlerini paylaşan, çaba gösteren ve ülkeyi ileriye götüren herkesin hoş geldiği' ifadesi yer alıyor. Entegrasyon konusunu merkezi bir konu olarak gördüğünü sürekli tekrarlayan Merkel, göçmenlerin ülkenin zenginleşmesine katkı sağladıklarını ifade ediyor. Türkiye'nin Avrupa için stratejik ve ekonomik önemi ile iki ülkede yaşayan insanlar arasında çeşitli ilişkiler bulunduğunu belirtilen CDU/CSU, seçim programında bundan dolayı AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha derinleşmesi, bu yakın ve özel işbirliğinin Avrupa ve Türkiye'deki insanlara hizmet ettiği kaydedildi. Türkiye ile AB arasında güçlü işbirliğinin yanı sıra dış politika ve güvenlik alanlarında yakın ve stratejik işbirliği istenirken, AB'ye üyelik şartlarını yerine getirmediği için Türkiye'nin tam üyeliğine karşı oldukları belirtildi. Seçim vaatlerinde vergilerin artmasına karşı çıkan CDU/CSU, 40 yıl sigortalı çalışan, bunun yanı sıra özel tasarruf yapan kişilere 850 avro emeklilik parası verilmesini istiyor. Çocuk parasını artırmayı hedefleyen, asgari ücret konusunda işveren ve işçi temsilcilerinin anlaşmasını isteyen Birlik partileri, avro krizindeki ülkelere yükümlülükleri yerine getirdikten sonra  yardım edilmesini talep ediyor. Hristiyan Birlik partilerinde otoyol ücreti konusunda da görüş ayrılığı yaşanırken, CSU yabancı sürücülere otoyol ücreti getirilmesini savunuyor, CDU buna karşı çıkıyor. FDP Türkiye ile vizelerin kaldırılmasından yana Hür Demokrat Parti’nin vaatlerinin en önemlileri arasında iki Almanya'nın birleşmesinden sonra getirilen Dayanışma Vergisi'nin 2017 yılına kadar adım adım kaldırılması, bazı tüketici vergilerinin gözden geçirilmesini, batı ve doğu eyaletlerdeki emeklilik sistemlerinin artık birleştirilmesi, çocuk bakımında kalitenin artması, Avro Bölgesi'nde krizde bulunan ülkelerde yapısal reformlar yapılması gibi konular yer alıyor. FDP, asgari ücrete, kiraların artışının frenlenmesine dönük konut piyasasına devlet müdahalesine ve otoyolarda hız sınırlanmasına karşı çıkıyor. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda da Türkiye ile Almanya arasında uzun yıllardan beri derin ilişkilerin olduğu ve NATO'da müttefik olunduğuna işaret edilen parti programında, Türkiye ile AB arasında ucu açık müzakere sürecinin yapıldığı ve partinin Türkiye'nin AB perspektifini savunduğu ifade edildi. Programda, şartların oluşması halinde Türkiye ile vizelerin kaldırılmasından yana tavır alınıyor. Anketler Merkel'i işaret ediyor Yapılan son anketlerde seçimlerin, siyasetteki iki cephe arasında başa baş geçeceğini gösteriyor. Anket sonuçlarına göre, Hristiyan Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) yüzde 39- 40, Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) yüzde 25-26, Yeşiller'in yüzde 9-10, Sol Parti'nin yüzde 10 ve Hür Demokrat Parti'nin de (FDP) yüzde 5-6 oranında oy alabileceği tahmin ediliyor. Tahminlere göre, muhafazakar-liberal cephenin de solda yer alan partilerin de aşağı yukarı aynı oy oranına sahip olduğu ifade ediliyor. CDU/CSU, seçimler sonrasında Yeşiller Partisi, SPD de Sol Parti ile koalisyon kurmayacağını açıkladı. Son olarak FDP de SPD ve Yeşiller Partisi ile hükümete girmeyeceğini bildirdi. Kararsız seçmenin yaklaşık yüzde 30 oranına olması, anketlerde yüzde 5’lik baraj altında bulunan ancak önemli oy oranına sahip olan ve avroya karşı çıkan Almanya için Alternatif (AfD) ve Korsanlar gibi partileri önemli kılıyor. Bu açıklamalar çerçevesinde seçimlerden sonra ya muhafazakar-liberal cephe olan CDU/CSU ile FDP hükümeti veya büyük koalisyon olarak adlandırılan CDU/CSU-SPD arasında koalisyon kurulabileceği tahminleri yapılıyor. Anketler, halkın büyük çoğunluğunun CDU/CSU-SPD koalisyonudan yana olduğunu gösteriyor. AfD'nin Meclis'e girmesi durumunda CDU-FDP hükümeti pek mümkün görünmüyor. Her iki ihtimalde de Angela Merkel'in yeniden babşabakan olacağı tahmin ediliyor. Zorunlu askerliği kaldırdı, nükleerden vazgeçti Fizik alanında doktorası olan, eski Doğu Almanya'da yetişen 59 yaşındaki Merkel, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra eski Başbakan Helmut Kohl hükümetinde 1990 yılında kadın, daha sonra da çevre bakanı olarak görev yaptı.  Partinin modernleşmesinde önemli rol oynayan Merkel, başbakanlık döneminde partinin temel prensipleri olan zorunlu askerliği kaldırdı ve nükleer enerjiden vazgeçti. Avro krizi yönetimi ve bu süreçte işsizilerin sayısını düşürmesi dolayısıyla halk desteğini artıran Merkel, pazar günü seçimden zaferle çıkması durumunda üçüncü kez başbakan seçilmiş olacak.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler