15 Kasım KKTC’nin Cumhuriyet Bayramıydı.,
Ancak ortada coşkuyla bayram kutlayan Cumhur da yoktu,
Cumhuriyeti kutlayan cumhurun başı da yoktu.
Adeta mesajlar günüydü.
Bir tarafta açılışlar yaparak hem içeriye hem de dışarıya “buraların hakimi benim “diye mesaj veren TC Cumhurbaşkanı ve heyeti,
Diğer yanda anayasa çiğnenerek yasal olmayan bir şekilde yürüyüşler yasaklamasına rağmen sokaklara dökülen ve “Biz varken bu biraz zor” diyen gençler.
Oysa bu gençler de istemez miydi, kendi egemenliklerinde olan ve dünyaca tanınan bir cumhuriyeti coşku içinde kutlamak.
Sadece hüzün ve endişe içinde olan halkın da hakkı değil miydi dünya ile barışık bir ülkede bayramlarını doyasıyla kutlamak.
Tarih boyunca var olup olmadıklarını bile bilemediler ki bayram kutlasınlar.
Ya Rum egemen oldu, ya İngilizler ya da Türkiye.
Bir Cumhuriyet kuruldu ama o bile Kıbrıslı Türklerin egemenliği için değildi.
Amaç sadece garantörler arasındaki güç savaşında pazarlık payıydı.
Ne Kıbrıs halkı ne de hissettikleri ve düşünceleri hiçbir zaman önemsenmedi.
Dünkü kutlamalarda da bu açıkça belli değil miydi?
Mesela genelde dünyada bir devlet geleneği vardır.
Devlet büyükleri gittikleri ülkelerin var oluş mücadelesinde liderlik eden halkın liderlerinin anıtlarını ziyaret ederler.
Tıpkı Türkiye’ye gelen bir çok ülkenin devlet adamının Anıtkabir’i ziyaret edişi gibi.
Bu en azından bir siyasi nezaket, o ülkenin halkına saygıdır.
Dolayısıyla ben de Türkiye’den gelen TC Cumhurbaşkanı ve ekibinin 15 Kasımda ilk önce bu halka liderlik yapmış, Cumhuriyet’in kuruluşunda emek vermiş Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı R.Rauf Denktaş’ın anıtlarının ziyaret edilmesini beklerdim.
İşte o zaman ziyaretin amacının gerçekten Cumhuriyet bayramı kutlaması olduğuna inandırıcı olurdu.
Öyleyse KKTC’nin varlığı ve kuruluşu hem Türkiye hem de KKTC yetkilileri tarafından önemsenmezse halkın önemseyip sahip çıkması nasıl beklenebilir?
Dün halka cumhuriyetin önemi değil, “bana bağımlısın ve egemen benim” mesajı verilirken, dış dünyaya da “doğal gaz ve petrolde elimizde “Maraş” gibi bir koz var ve buraların hakimi benim ” mesajı verildi.
Ancak tüm devlet imkanları kullanılarak yapılan törenlerde verilen mesajlara rağmen gençlerin “bu memleket bizim ve biat etmeyeceğiz” mesajı çok daha kıymetliydi.
Çünkü dayanağı inanç ve kararlılıktı.
Kısacası bir Cumhuriyet bayramı daha hüzün, acı ve kaygı içerisinde boynu bükük geçip gitti.
Sonucunda da korku siyaseti cesarete yenik düştü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.