• BIST 9949.01
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • Lefkoşa 8 °C
  • Mağusa 9 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 8 °C
  • İskele 9 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 3 °C

Moda ve güzellik endüstrisinde dönüşüm: Sürdürülebilir moda ve güzellik

Moda ve güzellik, bireylerin tercihlerini belirleyen iki sektör. Ancak son yıllarda sürdürülebilir ürünlere olan talebin artmasıyla moda ve güzellik endüstrisi de dönüşüm içerisine girdi.
Moda ve güzellik endüstrisinde dönüşüm: Sürdürülebilir moda ve güzellik

Gerek markalar cephesinde artan farkındalık gerekse bu alandaki talebi karşılama ihtiyacı, sürdürülebilirlik alanında bireylerin rolünün çok daha büyük olduğunu gösterdi.

Covid-19 salgınının başlangıcında McKinsey tarafından yürütülen bir ankette, katılımcıların yüzde 67’si satın alma tercihini etkileyen önemli bir kriterin sürdürülebilir malzemelerin kullanımı olduğunu belirtmişti. Pandemi ve sonrasında iklim krizinin derinden hissedildiği süreçte bu tercihin daha da arttığı bir gerçek. Tüketicilerin tercihindeki bu değişim moda ve güzellik endüstrisindeki dönüşümü de kaçınılmaz hale getirdi.

Peki, çevreye etkisi büyük olan bu iki sektör, sürdürülebilirlik ilkeleri ile nasıl bir dönüşüme girdi? Moda ve güzellik endüstrisinde sürdürülebilir tercihler neler olabilir? Bireyler tercihlerini hangi yönde değiştirebilir? 

Bugün moda, küresel karbondioksit üretiminin yüzde 10’unu oluşturuyor

Ne büyük bir pay değil mi? Hatta öyle bir pay ki, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre, uluslararası uçuşlar ve deniz taşımacılığının toplamından daha fazla! Peki, bunu değiştirmek mümkün mü? 

First Insight ve Pensilvanya Üniversitesi Wharton Okulu’ndaki Baker Perakendecilik Merkezi tarafından ABD’lilerin sürdürülebilir alışveriş konusundaki tutumları üzerine yapılan ankete katılanlara göre, her nesilden kullanıcı, sürdürülebilir ürünlere daha fazla harcamaya istekli.

Yine ankete katılan bireylerin üçte birinden fazlası, çevresel olarak sürdürülebilir uygulamalar ve değerler sergileyen markaları tercih ettiklerini açıkladı. Bu da demek oluyor ki, markaların hayatta kalabilmesi için moda endüstrisinde sürdürülebilir dönüşüm şart!

Peki, sürdürülebilir moda ne demek? 

1989 yılında bir giyim markası misyonununu ‘bir giysinin tasarımcısının zihninden, mağazalara taşınmasının 15 gün sürmesi’ olarak tanımlanan ‘fast fashion/hızlı moda’ anlayışının tam zıttı şeklinde tanımladı. Seri üretim ve tüketimi, kendini sürekli yenileyen kullan-at anlayışı, üretim ve dağıtım aşamasındaki adaletsiz çalışma koşulları, materyallerin çevre ve insan sağlığına verdiği zararlar nedeniyle hızlı modaya karşı ekolojik, yavaş, sürdürülebilir moda hareketi ortaya çıkıyor. Moda endüstrisindeki bu dönüşüm, daha sade, daha adil, etik, sürdürülebilir ve sağlıklı bir anlayışı benimsiyor. 

Sürdürülebilir moda, doğal kaynakları etkili bir şekilde kullanmayı ve çevreye zarar vermeden üretimi teşvik ediyor. Bu da organik pamuk gibi daha az kimyasal kullanımı gerektiren malzemelerin tercih edilmesi, geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı, daha az atık üretilmesi gibi önlemleri içeriyor.

Ürünlerin tasarım ve üretiminin uzun ömürlü olması da sürdürülebilir moda anlayışının prensiplerinden biri. Kaliteli ve dayanıklı ürünler, tüketim alışkanlıklarını değiştirerek tek kullanımlık moda yerine uzun vadeli kullanımı teşvik ederek ekonomik sürdürülebilirlik sağlıyor. 

Sürdürülebilir moda endüstrisi, olumsuz çevresel etkileri ortadan kaldırmayı hedeflerken aynı zamanda toplumsal ve ahlaki açıdan da gelişmeyi içeriyor. İşçi haklarına saygı gösteren, çalışanın güvenliğini esas alan, adil çalışma koşullarını destekleyen üretim süreçleri ön planda tutuluyor. 

2022 yılından itibaren markalar sürdürülebilir moda endüstrisine uygun adımlar atmaya başladı. Örneğin, global bir moda markası 2022’de sattığı ürünlerin yüzde 50’sinin geri dönüştürülmüş malzemelerden ve ekolojik olarak yetiştirilmiş pamuktan üretileceğini taahhüt etmişti. Global moda markalarının yanı sıra dünyaca ünlü lüks moda markaları da daha fazla geri dönüştürülmüş veya organik malzeme kullanmayı hedefleyen ayrıntılı sürdürülebilirlik raporları yayınladı. 

2022’den bu yana sürdürülebilir moda anlayışının desteklenmesi ve bireylerin bilinçlenmesiyle bu markaların sayısı daha da artacak gibi görünüyor.  

Dünya çapında her yıl yaklaşık 120 milyar adet kozmetik ambalaj üretiliyor ve bu ambalajların büyük çoğunluğu geri dönüştürülemiyor! 

Güzellik endüstrisi, en büyük çevre tahribatı yaratan sektörler arasında yer alıyor. Maalesef, geleneksel güzellik endüstrisi, mevcut haliyle sürdürülebilirliği temel bir ilke olarak görmüyor. Peki, geleneksel üretimle piyasaya sürülen güzellik ürünleri çevreye nasıl zararlar veriyor? 

Bakım ve kozmetik ürünlerinin üretiminde ve kullanımında büyük miktarda su kullanılıyor. Bu durum da kaynakların tükenmesine ve su krizlerinin çok daha derinden hissedilmesine neden oluyor. Ayrıca kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin üretiminde kullanılan kimyasal maddeler ve mikroplastikler, su sistemlerine ve topraklara sızarak su kirliliğine neden oluyor, ekosisteme zarar veriyor. 

Bakım ve güzellik ürünlerinizi düşünün. Birbirinin içine yerleştirilmiş plastik ambalajlar, küçük boyutlarda üretilmiş ürünler gözünüzün önüne geliyor değil mi? İşte bu ürünler, büyük ölçüde plastik atık oluşturuyor, boyutları nedeniyle de hızla tüketilerek çöp sahalarının dolmasına neden oluyor. Hatta bilim insanları, alışkanlıklarımızı bu şekilde devam ettirirsek 2050 yılına kadar çöplerimizin yaklaşık 12 bin metrik ton olacağını öne sürüyor. 

Güzellik ürünlerinin üretiminden ambalajlanmasına ve dağıtımına kadar olan süreçlerde enerji kullanılıyor, bu da demek oluyor ki karbon emisyonu ortaya çıkıyor, bizler ürünleri satın aldığımızda ise karbon ayak izimiz artıyor. Bu zararları en aza indirmek için güzellik endüstrisinin de sürdürülebilir dönüşüme uğraması şart! 

Güzellik endüstrisinin sürdürülebilir dönüşüme uğraması şart çünkü bireylerin talebi büyük çoğunlukla bu yönde!

Nosto’nun yaptığı bir araştırmada, insanların yüzde 68’inin temiz olarak tanımlanan ürünleri aradığını, yüzde 59’unun ise doğal ve organik olarak tanımlanan ürünlerden etkilendiğini gösteriyor. Bu da demek oluyor ki bilinçlenen bireyler, bilinçli markaları tercih ediyor ve etmeye de devam edecek. 

Son zamanlarda birçok güzellik markası, ürünlerinin içeriklerini sentetik kimyasallar yerine doğal ve organik malzemelerle değiştirdiğini duyuruyor. Bu durum doğal kaynakların daha etkin kullanılmasına olanak sağlarken insan sağlığı için de büyük bir fark yaratacak diyebiliriz. 

Güzellik endüstrisinin sürdürülebilir hale gelmesi için ise sürdürülebilir üretim yöntemleri benimsenerek enerji ve su tüketimi azaltılmalı, atık tüketimini en aza indirmek ve çevre dostu yöntemleri kullanmak için çalışmalar yapılmalı. 

Güzellik ürünlerinde çok fazla plastik atık olduğunu söylemiştik. Sürdürülebilir güzellik için ise markalar, yeniden doldurulabilir veya geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanmalı, gereksiz paketlemelerden uzak durmalı. 

Sürdürülebilirliğin gezegen ve canlıların sağlığı için pozitif bir değişim hareketi olduğunu artık biliyoruz. Bu da demek oluyor ki, güzellik sektöründe kullanılan hayvan testlerine dur demeli. Ürünler hayvanlar üzerinde test edilmemeli ve zararlı deneylerden uzak durulmalı. 

Ürünlerin üretiminden taşınmasına kadar olan süreçte işçi haklarına saygı gösterilmeli, adil çalışma koşulları sağlanmalı, adil ücretler verilmeli. 

Son günlerde birçok bakım ve güzellik markası ürünleri içerisinde sürdürülebilir içerikli ürünlerin yelpazesini artırıyor. Bireylerin talebi doğrultusunda çok daha fazla markanın yakın zamanda bu dönüşüme ayak uyduracağını, içeriklerinden, gezegen ve canlı sağlığına duydukları hassasiyeti açıkça yayınlayacaklarını düşünüyoruz. 

Bilinçli bireyler, geleneksel moda ve güzellik endüstrisini yok edecek! 

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bireylerin talebi, markanın işleyişini değiştiriyor, dönüştürüyor. Yani bugün tercihinizde yaptığınız bir değişim, sürdürülebilir bir endüstri ve haliyle sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için dönüşüm adımlarından biri olabilir. 

Peki, bireyler olarak bizler sürdürülebilir moda ve güzellik endüstrisini nasıl destekleyebiliriz? 

  • Moda ve güzellik ürünleri satın alırken ihtiyaçlarımızı göz önünde bulunduralım. Uzun ömürlü ve kaliteli ürünleri tercih ettiğimizden emin olalım. 
  • Ürün etiketi okumayı alışkanlık haline getirelim. Organik, pamuk, tencel, bambu gibi kumaşları, doğal ve organik içeriklerle üretilmiş bakım ürünleri tercih edelim. 
  • Satın alacağımız ürünün geri dönüşümlü malzemelerden üretildiği ya da kullanım sonunda geri dönüştürülebileceğinden emin olalım. 
  • Tek kullanımlık ürünler yerine dayanıklı, tekrar kullanılabilir, ileri dönüştürülebilir çevre dostu alternatifleri tercih edelim. Ürünlerin ömrü tükendikten sonra ise ambalajını doğru bir şekilde geri dönüşüm kutularına ya da merkezlerine atmaya özen gösterelim. 
  • Plastik ambalajlarını en aza indirebilen ya da sürdürülebilir ambalajlar sunan markaları tercih ederek plastik atık miktarını azaltalım. 
  • Yerel üreticileri, el yapımı ürünleri ve küçük ölçekli markaları destekleyelim. Bu markalar üretimden dağıtım aşamasına kadar genellikle daha az enerji tüketir, bu da daha az karbon ayak izi demek! 
  • İhtiyaçlarımız doğrultusunda ikinci el ve kullanılmış ürünleri tercih etmeyi düşünelim. Bu sayede atık üretimini azaltabiliriz. 
  • Alışveriş yaparken sürdürülebilir markaları tercih ettiğimizden emin olalım. Markaların sürdürülebilirlik iddialarını sorgulayalım. Sertifikalarını, üretim yöntemlerini ve tedarik zincirini araştıralım. Bu sayede doğru markaları destekleyerek diğer markaların da atması gereken adımları hızlandırabiliriz. 

Bilinçlenelim ve çevremizi de bilinçlendirelim. Unutmayalım ki; biz talep ettiğimizde, markalar da değişecek ve birlikte adım attığımızda değişim mümkün!

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler