Önce insan kendi yaptıklarına ve çıktığı yola kendi inanmalı.
Hedef koymalı ,önünü görmeli…
Gideceği yeri bilmeli ,Plan yapmalı…
Gösteriş , şov budalası olmamalı…
Samimi olmalı….
Bu günkü çıkarlar uğruna yarını yakmamalı….
Onur ve dürüstlük ,karakteri olmalı….
Her şeyden önemlisi doğru söylemenin bir erdem olduğunu ve herkes tarafından daha fazla kabul göreceğini bilmeli….
Yapılan haksızlıklara ve yanlışlara sessiz kalmamalı…
…
Küçükten büyüğe..meclisten kahveye..bireyden,sivil toplum örgütlerine kadar hepimiz şikayet ederiz.Teşhis koyar eleştiririz.Ama iş icraata gelince yan çizeriz…
Vekil olur; üretemeyiz,sorun çözemeyiz; ya yalana başvurur, göz boyamaya kalkarız ya da diktatörlük yapıp sindirmeye çalışırız..
Halkın sorununu dinleyip çözüm bulacağımıza , vekil olarak biz daha çok sızlanıp şikayet ederiz…
Sendika oluruz; mangalda kül bırakmayıp ,eser, gürleriz; iş eyleme gelince ya kendimizin de inanmadığı göstermelik şov eylemler yaparız ya da halkı duyarsızlıkla suçlayıp yan çizeriz.
Sivil toplum örgütleri olarak ; odalara derneklere bölünür,zümresel çıkarlar peşinde koşarız ama topluca yok oluştan yakınırız…
Halk olarak şikayet eder ama çoğu konuya duyarsız davranır suskunluğu seçeriz…
Yine de en masumu Halk galiba..
Eğer halk, seçtiği vekiller, verdikleri vaatlerin tam aksine hayatlarını daha da zorlaştırıp insanca yaşamı kendilerine çok görüyorsa….
Eğer halk, peşinden gidip destek verdiği sendikaların, şov yapıp samimi davranmadıklarını ve kendilerini yarı yolda bıraktıklarını görüyorsa..
Eğer halk ,sağlık,eğitim ,inanç ,milli değerler gibi bir çok zenginliğinin, seçtikleri tarafından elinden alınmasını yaşıyor ama güvendiği sivil toplum örgütlerinin bunlar karşısında yaptıklarını sahte buluyorsa….
En masumu halktır yine de …
Duyarsız değil bu halk ,sadece ; inandıklarının ,çıkarcılıklarıyla,halkı terk edişleriyle,yalanlarıyla yarattıkları güvensizliktir.
Halk ,
Vekillerden de,sendikalardan da daha dürüst davranıp inanmadığı şeyin arkasından gitmiyor…
Daha aydın davranıp çıkılan yolun sonunu baştan görüyor…
Daha samimi davranıp sonuca ulaşılamamayı kaybetme saymıyor, sahte kazanımlarla kendisini kandırmıyor…
Ama;
Bütün bunlara razı olmakta halkın suçu….
Bu günü bile idare edemeyenlerden yarınları kurmasını beklemek de halkın suçu…
İşin aslı ,kendi kendimizi yönetemiyoruz değil; kendi kendimizi yönetmeyi gerçek anlamda istemiyoruz..
Birileri bizim için bir şeyler yapsın istiyoruz ama ne yazık ki o birileri de koltuk ve çıkar uğruna bizim için çalışmak yerine suskun kalıp başkalarının yaptıklarına ortak olmayı seçiyor…
Meclisin Türkiye tarafından istenen yasaları onaylaması gibi,Topluca tüm sendikaların Sosyal Güvenlik yasasını sindirmesi gibi…..
Ama hiç birimiz masum değiliz;
Bütün güvendiklerimizin derdi yarınlar değil de sadece bu günü kurtarmaksa…
Biz de Halk olarak tüm bu yapılanları sadece izliyorsak….
Yarın meclisten geçirilecek yasalarla her birimiz birer potansiyel suçlu görülüp, dinlenip, izleneceğiz.
Para ödenerek muhbirler tutulup, kendi içimizde bir birimize kuşkuyla bakmamız sağlanacak.
Susacağız.
Sineceğiz.
Ve nihayetinde güdüleceğiz.
Bütün bunları hayata geçirecek hükümetin kurulmasına sessiz kalıp, bekliyorsak.
Kimse kusura bakmasın ama..
MÜSTAHAKIMIZDIR…..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.