DİSİ Başkanı Averof Neofitu, “Bu, mevcut modelle son çözüm çabasıdır. Başaramazsak iki bölgeli iki toplumlu federasyonun sonu olacak” dedi.
Simerini, Neofitu’nun SİGMA TV’ye yaptığı açıklamaya yer verdi. Gazeteye göre, Neofitu, “Bu, Kıbrıs sorununun bu modelle son çözüm çabasıdır. Başarısız olursa, başka çabalar olmayacak demiyorum ama bu model temelinde olmayacak. Kıbrıs sorundan iç cephe de yoruldu, meseleyle uğraşanlar da. Unutmayın, 4 yıl önce 50 bin yerleşiğin kalmasını öneren bizim taraftı ” ifadesini kullandı.
Neofitu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yabancı diplomatlar ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin yurtdışındaki unsurlarla görüşmelerini adres göstererek, daha iyi bir plan elde etmeyi başarabileceklerine işaret etti.
“CİDDİYE ALSAK, DİYALOĞU KESMEMİZ GEREKECEK ALGILAR GELİŞTİRİLİYOR”
Davos’a değinirken Anastasiadis’in üst düzey temaslarda bulunacağına ve Rum tarafının çözüm arzusunu aktarma ve destek isteme fırsatı bulacağına işaret eden Neofitu “Yurtdışında görüşme olmasının ne önemi var? Akıncı, Kıbrıs’ta tanınmıyor da Davos’ta bir görüşme yapılırsa mı tanınacak?” dedi.
Anastasiadis, şöyle devam etti:
“Ciddiye alsak, Kıbrıs Türk toplumuyla diyalogu kesmemiz gerekecek algılar geliştiriliyor. Yeşil Hat Tüzüğü, Anastasiadis’in zamanında mı imzalandı? Bunlar sahte devleti yükseltmedi de, Akıncı ile Davos’ta yapılacak bir görüşme mi yükseltecek? Ekonomik Forum’da sanki Kıbrıs sorunundan başka ilgilenilecek konu yok gibi davranılıyor.”
Neofitu, Anastasiadis’in Türkçe konusunda doğru bir harekette bulunduğunu belirterek, eleştirenlerin her zamanki gibi “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni savunma argümanına sarıldığına işaret etti. Neofitu, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dilleri vardır. Tepki göstermemeleri gerekir. Başkanın düşüncesi ve usulle ilgili meseleler inceleniyor. Böyle bir gelişme ancak olumlu olabilir” dedi.
UZLAŞILAMAYANLAR….
Müzakerelerde uzlaşılmayan konulara da değinen DİSİ Başkanı Neofitu, Anastasiadis’in kabul etmediği dönüşümlü başkanlığın uzlaşılmamış konu olduğunu, mülkiyetin ana parametresinin (ilk söz hakkının kimde olduğu) de büyük sorun olarak kaldığını söyledi.
Neofitu, ilk söz hakkının mal sahibinde olması gerektiğini ancak her iki tarafın da saygı göstermesi gereken AİHM kararları bulunduğuna işaret ederek, “Ala carte yapıp canımızın çektiğini alamayız. Ama bana göre yerleşikler kullanıcı değil” dedi.
“İKİ BÖLGELİ İKİ TOPLUMLU FEDERASYON NİMET DEĞİL MECBURİYETTİR”
Neofitu “garantilerin tasfiye edilmesini, Türk askerlerinin ve yerleşiklerin gitmesini, bütün göçmenlerin geri dönmesini ben de isterim” dedi, özetle şunları ekledi:
“Bu tezlerle Kıbrıs sorununu diyalogla çözebileceğimizi mi düşünüyorsunuz? Elbette hayır. Ancak 4-5 partinin ağzına sakız yaptığı bu sözler her gün duyuluyor. İki bölgeli iki toplumlu federasyonu istemeyenler çıkıp söylesin. Bu federasyonda ırkçı unsurlar var diyoruz da, 1960 Anayasası’nda da var mıydı söylesinler.
Ben, Kıbrıslı Rum politikacı olarak, Kıbrıslı Türk Cumhurbaşkanı Vekili’ni seçme hakkına sahip miydim? Kıbrıslı Türklerin 1960’taki nüfusu yüzde 20’ydi. Meclisteki temsiliyet oranları neydi? Yüzde 30. 1960’ta uzlaşılan devletin anayasasında birçok ırkçı unsur vardı. İki bölgeli iki toplumlu federasyon nimet değil mecburiyettir.
Bugünkü göçmenlerin yüzde 80’i 1974’te ya doğmamış veya 20 yaşın altındaydı. Zaman geçtikçe ata toprağıyla bağlar kopuyor. Zaman geçtikçe gerçeklere alışıyoruz. Onlar orada, biz burada. İkilemler ortaya koyacak en son kişi benim. Anlaşma olmazsa, artılarını eksilerini söyleriz. Bu, mevcut modelle son çözüm çabasıdır. Başarısız olursa, başka çabalar olmayacak demiyorum ama bu model temelinde olmayacak.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.