Lefkoşa’da hergün kullandığım yolda sözüm ona bir “trafik kazası” oldu, yeni yılın başında, henüz kısa süre önceki felakette kaybettiğimiz üç insanımızın acısı yüreklerimizde dinmeden bir ölüm vakkası daha gerçekleşti…
Peki, adına “trafik kazası” dedikleri bu facia nasıl olmuş efendim!
Araç sürücüsü kontrolü kaybetmiş, ana yolu ikiye ayıran refüje çıkmış, karşı şeride geçmiş (bereket versin ki karşı şeritteki başka bir araca daha çarpmadı), araç devrilmiş, sürücü ağır yaralanmış ve kısa süre sonra da, ne yazık ki, hayatını kaybetmiş.
Bu kadar basit mi!
Hayır değil!
Bir kere, ana yolu ikiye ayıran orta refüjde bariyer olsaydı, araç en kötü ihtimalle bariyere çarpacak ve yine kendi şeridinde kalacaktı, çok büyük ihtimalle de araç sürücüsünün burnu bile kanamadan bu “kaza” atlatılacaktı…
Araç sürücüsünün kontrolü nasıl kaybettiği bir muamma!
Tüm KKTC yollarında olduğu gibi, o yolda da birçok şahıs veya araç gelişi güzel bir şekilde yol kenarlarından araçların arasına dalıyor ve karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor, kimin hangi noktadan yola araçla veya yaya fırlayacağı da belli değil.
Anidan önünüze biri veya bir araç atıldığında çoğu zaman ne yapacağınızı şaşırırsınız, çünkü yapacağınız her hareketin sonucu bir kaza olması kuvvetle muhtemeldir…Frene bassanız arkadan dibinizde gelen “geri zekalı” tepenize binecektir, yana kaçsanız inatla size yol vermeyecek bir başka “geri zekalıyla” çarpışacaksınızdır, ileri gitseniz önünüze atlayan “geri zekalıya” toslayacaksınız…Çok usta bir sürücüyseniz her üç ihtimali de anında düşünerek, en doğru manevrayı yapmaya ve ucu ucuna kazayı atlatmaya çalışacaksınızdır, eğer şanslıysanız atlatırsınız…Durum bu!
Peki bu kazada “ölümün” esas sorumlusu kim?
Hayatını kaybeden şöför mü?
Hiç değil! Bu kazadaki ölümün esas sorumlusu, başta Ulaştırma Bakanlığı’nın tepeden tırnağa tüm idari birimleri ve Lefkoşa Belediyesi’nin Başkanı ve belediyenin ilgili birimleri olmak üzere, devlettir.
Polis derhal Lefkoşa Belediye Başkanı ve belediyenin ilgili diğer sorumlularına, ve Ulaştırma Bakanlığı’nın tüm sorumlularına soruşturma açmalı ve çatır çatır mahkemeye çıkarmalıdır, adalet önünde sorumlulukları seviyesinde hesap sordurmalıdır…
Neden mi?
Polisin kestiği trafik cezaları belediyelere gidiyor, belediyeler ise trafik cezalarından elde ettikleri paralarla trafik güvenliğini sağlayacakları yerde deliklerini yamalıyor, iş sorumluluklarını yerine getirmeye gelince de sadece bahane üretiyorlar, sorumluluğu başkasına atıyorlar!
Yollarını Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı, trafiğin düzenlenmesi ve bakımı için yüzlerce milyon liralık kaynak ayıran ama ayırdığı kaynakların üçte biri ancak kullanılan, 1974’den beridir halktan toplanan seyrüsefer vergilerinin (ki bugünkü hesap rahat bir milyar doları geçmiştir ve bu parayla da KKTC’nin yolları uzay yolu haline getirilebilirdi) bir kuruşu bile trafiğin iyileştirilmesine harcanmayan KKTC’de Ulaştırma Bakanlığı haybeden varlığı olan, boşu boşuna devletten kaynak çeken, varlığı akıllara zarar bir bakanlıktır, üstüne basa basa söyleyelim!
Polis, kestiği trafik cezalarını belediyelere aktardığı gibi, trafikte sorumluluklarını yerine getirmedikleri için başta belediye başkanları olmak üzere, tüm belediye sorumlulularına da soruşturma açmayı ve mahkemeye çıkarıp, hesap sorulmasını sağlamayı da bilmelidir…
Aynı şekilde, başta Bakan olmak üzere, Ulaştırma Bakanlığı’nın tüm sorumlularını da hesaba çekmelidir ve sorumlulukları hangi derecedeyse, ona göre soruşturmasını yapıp, adalet önünde hesap vermelerini sağlamalıdır…
Halktan vergiyi ve cezayı toplayıp da keyfine göre harcayanlar, almaları gereken fakat almadıkları tedbirlerin sonucunda da ölümlere sebep olanlar hesaba çekilmelidir ve bunun için de birinci sorumluluk polise ve adalet sistemine düşmektedir.
Sigortalar ise bu kazalarda sorumluluğu olanlara tereddüt etmeden dava etmeli ve çatır çatır hesabını sormalıdır.
Can kayıplarını veya hasarları yaşayanlar da konuyu mahkemeye götürmeli ve adalet sistemine sorumlulardan hesap soracak fırsatı vermelidir.
Bu kadar açık ve net!
Bu yollarda birçok insanımızı, çocuğumuzu çoluğumuzu kaybettik ve gereken tedbirleri almayan, kazaların boyutlarının dehşetengiz boyutlara ulaşmasında esas sorumlu olanlardan da hiçbir zaman hesap sorulmadı, bu çarpıklıklar cumhuriyetinde ölen öldüğü yerde kaldı…
Artık en ufak bir sorumluluğun bile hesabının sorulması şarttır, yoksa yollarda ölümler devam edecek ve esas sorumlusunun, trafiğin rezil hallerinden çarpık ve çağdışı ehliyet verme sistemine kadar, devlet olduğu trafik cinayetlerine kimse dur demeyecek!!!
Ben bu yazıyı yazarken aynı şartlarda bir başka trafik kazası daha oldu, Lefkoşa-Girne anayolunda bir araç karşı şeride geçti ve diğer araçlara çarptı…Bir diğer kaza da hemen hemen aynı şartlarda ve aynı anlarda Mağusa-Lefkoşa anayolunda oldu ve yine karşı şeride geçme ve zincirleme kaza yaşandı…Toplamda 11 yaralı, onlarca, belki de yüzlerce milyar liralık da zarar!!! Sadece bu hasarlara harcanacak paralar trafik güvenliği için harcansa, emin olun küçük dünyamız daha güzel olurdu…
Hade, alın da bozdurun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.