Trafik kazası, yüksekten düşme ya da kemik erimesi… Omurgada pek çok sebeple kırıklar meydana gelebiliyor. İnsan vücudunu ayakta tutan omurgada meydana gelen her kırık büyük önem taşıyor. Çünkü zamanında ve uygun bir biçimde tedavi edilemeyen kırıklar kalıcı hasarlara neden oluyor.
Omurgada meydana gelen kırıkları iyileştirmek için günümüzde pek çok yöntem bulunuyor. Hastanın yaşına, kırığın biçimine ve yerine göre tedavi süreci şekilleniyor. Kimi kırıklar korse yardımıyla zaman içerisinde kendiliğinden iyileşirken kiminde ise operasyon kaçınılmaz oluyor.
Son yıllarda uzun ve zorlu bir iyileşme sürecine sebep olan açık cerrahi yerine "çimentolama" yöntemi tercih ediliyor. Bu yöntem hastalara pek çok avantaj sağlıyor. Omurga kırıklarının tedavisinde uygulanan çimentolama yöntemiyle ilgili merak edilenleri Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Hastalıkları Kliniği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yahya Güvenç’le konuştuk.
Tedavi yöntemi kırığın seviyesiyle belirleniyor
Omurga kırıklarına çimentolama olarak bilinen yöntem birden fazla şekilde yapılıyor. Her ne kadar halk arasında "çimentolama yöntemi" olarak bilinse de tıbbi literatürde vertebroplasti ve kifoplasti yöntemleri olarak adlandırılıyor. Omurga kırıklarına çimentolama yöntemi özellikle son yıllarda yaygınlaştı. Dr. Güvenç, bunun nedenini şöyle açıklıyor:
“Son yıllarda açık cerrahilerin yerini minimal invaziv cerrahi denilen daha küçük kesilerle ameliyat yapma yöntemleri almaya başladı. Teknoloji ilerledikçe kapalı yöntemler daha çok kullanılmaya başlandı.”
Omurga kırıklarının pek çok çeşidi bulunuyor. Tedavi yöntemi de kırığın yerine, verdiği zarara ve derecesine göre değişiyor. Doç. Dr. Güvenç, kırık çeşitlerine göre izledikleri yolu şöyle anlatıyor:
Çimentolama yöntemi nasıl uygulanıyor?
Peki omurga kırıklarına çimentolama yöntemi nasıl uygulanıyor? “Bu işlem hastaya sadece lokal anestezi verilerek yapılıyor” diyen Doç. Dr. Güvenç detaylarını şöyle anlatıyor:
“Yaklaşık 1 santimlik kesiden iğneyle girerek kırık omurgaya doğru ulaşıyoruz. Floroskopi denilen bir cihazla o esnada omurganın röntgenini çekiyoruz. İğnenin girdiği yerden incecik bir tüp geçiriyoruz. Sonra o tüple omuriliğe hiç hasar vermeden kırık omurganın içerisine giriyoruz. Kifoplasti kataterinin balonunu, kırık omurganın içerisine geçiriyoruz ve bir sıvı vererek kırık omurganın içerisinde şişiriyoruz. Böylece kırılan omurgaya tekrar yükseklik kazandırıyoruz. Balon şiştikten sonra oradan çıkartıyoruz. Daha sonra buraya yine aynı tüpün içerisinden halk arasında ‘kemik çimento’ denilen sement maddesini dolduruyoruz. Yaklaşık 5 ila 7 dakika arasında sement donuyor ve sağlam bir kemik kıvamında güç veriyor. İstediğimiz hacimde dolduktan sonra tüpü oradan çıkartıyoruz. Tekrar görüntülüyoruz.”
Ağrıları bloke ediyor
Yöntem sayesinde vücudun ayakta kalmasını sağlayan omurgadaki çökme durduruluyor. Ancak yöntemin tek işlevi bu değil. Diğer işlevini de Doç. Dr. Güvenç’ten öğreniyoruz:
“Bu sement maddesi sertleşirken çevreye belli bir derecede ısı yayıyor. Kırılan kemiğin içerisinde ağrıyı hissettiren mikro sinir uçları var. Bu mikro sinir uçları ağrıyı hissettiren uçlar. Bunlar kemik içerisindeki hissiyatı sağlayan, ağrı duyusunu sağlayan sinir uçları. Kemik kırılınca bu sinir uçları da serbest olarak ortada kalıyor ve sürekli ağrıya neden oluyor. Sement sıvıdan daha sert hale dönüşürken orada bir blok haline gelerek ağrının hissedilmesi engelleniyor.”
İşlem sonrası hasta taburcu ediliyor
Omurga kırığının tedavisinde kullanılan malzeme kimyasal bir madde olmasına rağmen biyolojik olarak insan vücuduyla uyumlu. Nitekim Doç. Dr. Güvenç, bu maddenin bir benzerinin uzun yılladır diş dolgusu için de kullanıldığını ifade ediyor.
Omurga kırığına çimentolama yönteminin sunduğu en önemli avantaj şüphesiz iyileşme süreci. İşlem yaklaşık 15 ila 30 dakika sürüyor. Omurgaya cilt üzerinden girilen noktaya tek bir dikiş atılıyor. Hasta uzun süre yatmıyor. Aynı gün ayağa kaldırılarak birkaç saat içinde evine gönderiliyor.
İleri yaştakilere avantaj sağlıyor
Bu yöntem çocuk hastalar hariç her yaş grubunda rahatlıkla uygulanabiliyor. Ancak özellikle ileri yaştaki hastalarda açık cerrahi yerine bu yöntemin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Güvenç, sebebini şöyle açıklıyor:
“80 yaş üzerinde çok hastamız var. Bu hastaların açık ameliyat olması durumunda bazı komplikasyonların görülme ihtimali yükseliyor. Hasta bu işleme uygunsa açık cerrahinin risklerinden kaçınarak daha kolay ayağa kalkıyor. Orta yaş grubunda ise bu işlemin yapıldığı hastalar yaklaşık 2-3 hafta içerisinde hemen işine dönüyor. Açık cerrahide ise bu yaklaşık 4 ila 8 haftayı buluyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.