Saddam Hüseyin yönetiminin Kürtlere karşı yaptığı Enfal Harekatı'nın en ağır saldırısı 30 yıl önce bugün, Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’nin Halepçe Kasabası'nda gerçekleşti. Kimyasal gaz kullanılan saldırıda en az 5 bin kişi öldü. Saldırıdan geriye, bazıları hala tedavi gören, 14 binden fazla yaralı kaldı.
Irak Kürtlerini katliamla yüzyüze kalması İran- Irak savaşının son yıllarını rastlar. Irak, 1980’li yılların ortalarında, bir yandan İran’la savaşırken, diğer yandan da Kürt isyancılarla mücadele ediyordu. Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi ile Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin, Baas yönetimine karşı birlikte hareket etme kararı almaları, Saddam Hüseyin'i kızdırdı. Rakipler Bağdat’a karşı ‘Kürdistani Cephe’ adı altında birleşmiş ve Süleymaniye çevresini kontrol altına almışlardı. Saddam Hüseyin, Kürt isyanını bastırma kararı aldı.
‘Kimyasal Ali’ işbaşında
Önce kuzeni-Kimyasal saldırıları operasyonlarını yönettiği için 'Kimyasal Ali' olarak tanınan- Hasan Ali Mecid’i Baas Partisi’nin Kuzey Bürosu (Kürtlerin yaşadığı bölge) Genel Sekreteri olarak atadı. Ardından Hasan Ali Mecid’i kendisiyle eşdeğer yetkilerle donattı ve kuzeydeki tüm devlet birimlerini yönetme sorumluluğunu verdi. Bu Halepçe Katliamı için atılan ilk adımdı. Saddam Hüseyin ve Mecid, 'Kürt sorunundan sonsuza kadar kurtulmak' için savaş planları yaptılar. İkili ülke tarihinin en kanlı operasyonu için kararlıydı. Operasyona Kuran’daki bir ayetten esinlenerek 'Enfal' ismini verdiler.
Kara harekatları, havadan bombalamalar, yerleşim yerlerinin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal saldırılar Enfal operasyonunun başlıca yöntemleriydi.
İlk kimyasal saldırı Balisan Vadisi'ndeki Kürt güçlerine yönelik yapıldı. Bu saldırıda kaç kişinin öldüğü hâlâ tam olarak bilinmiyor. Balisan’ı, Şanexşê köyü takip etti. Rejim güçleri burada toplanan Talabani’ye bağlı güçlere ve ailelerine kimyasal gazlarla saldırdı. 28 kişi öldü, 300 kişi yaralandı. Kimyasal saldırıların üçüncü ve en büyüğü ise Halepçe’ye yapıldı.
Halepçe Katliamı
Irak Kürdistanı’nın İran sınırına çok yakın kasabası Halepçe’de yaklaşık 76 bin kişi yaşıyordu. Hemen kuzeyinde, İran sınırına oldukça yakın Hurmal kasabası vardı. Her iki yerleşim merkezi de Irak için stratejik öneme sahipti. İran-Irak savaşı tüm şiddetiyle sürerken, 1988 ’in 15 Mart’ında İran ordusu ‘Zafer-7’ adıyla, Irak’ın içine doğru bir taarruz başlattı. Celal Talabani’ye bağlı güçler de, İran askerleriyle birlikte hareket ediyordu. İran ordusu ve Talabani’nin peşmergeleri Halepçe’yi geçerek, gece botlarla Derbendikan Gölü’nün güneyine çıktı ve Süleymaniye karayolunu tuttular.
Tüm iletişim hatları kesilmiş ve bölgenin Irak’la bağı kopmuştu. Bu bölgede dört bin Irak askeri de vardı. İran ordusunun bu kadar yaklaşması ve bölgenin Kürtlerin denetimine girmesi Baas rejiminde panikletti. Saddam Hüseyin İran Ordusu’nun ilerlemesini durdurmak için Mecid’e bir kez daha kimyasal saldırı emri verdi.
Mecid’in komutasındaki Irak birlikleri 16 Mart sabahı Enfal’in en acımasız saldırısı için düğmeye bastı. Önce hava bombardımanı, ardından topçular devreye girdi. Bunlar Halepçe sakinleri için yıllardır süren İran-Irak savaşının sıradan görüntüleriydi. Her zaman yaptıkalrı gibi evlerine ve sığınaklara girdiler. Oysa Irak Ordusu yeni bir taktik kullanıyordu. Önce bölgeyi konvansiyonel silahlarla bombalayarak camların kırılmasını sağlayarak ikinci harekatın önünü açtı. Sonra da kimyasal bombalar devreye girdi.
İkinci bombardıman başladığında ortaya kesif bir elma kokusu yayıldı. Kokuya kimse anlam veremedi. Camlar kırıldığı için içeri girenler de zehirli gazlardan kurtulmadı. Kokuyu genizlerinde hisseden insanlar, hem hayvanlar ölmeye başladı.
Halepçe’ye düşen bombalarda hardal, sarin ve VX gibi gazlar yüklüydü. Gazı soluyanların derisi yanmaya başladı, solunum sistemleri çöktü. Kimisi evinin kapısının eşiğinde, kimisi bahçesinde, kimisi de duvar dibinde, kimisi ise ‘kurtulurum’ umuduyla kaçmaya çalıştığı dağ yolunda yakalandı ölüme.
17 Mart’a kadar aralıklarla süren saldırılarda ölenlerin sayısı bugün bile hâlâ net değil. Bir çok kesiminin kabul ettiği ortak sonuç, çoğu kadın ve çocuk en az 5 bin kişinin öldüğü, 14 bin 765 kişinin yaralandığı. Ancak savaştan sonra kasabaya giden yabancı gözlemciler, sayının çok daha fazla olduğu görüşünde.
Enfal suçlularına idam
Baas rejimi yıkıldıktan sonra Saddam Hüseyin ve Hasan Ali Mecid, Enfal Katliamı'ndan yargılandı. Bu sırada Duceyl Katliamından dolayı ölüm cezasına çarptırılan Saddam Hüseyin, asılarak idam edildi. Mecid ise, “İnsanlığa karşı suç işlemek ve soykırım” suçlarından yargılandığı davada 24 Haziran 2007’de ölüm cezasına çarptırıldı. Mecid’in cezası, 25 Ocak 2010’da infaz edildi. Mecid’in idam kararının imzalandığı kalem ve asıldığı ip halen Halepçe’deki müzede sergileniyor.
Kaynak:Al Jazeera Türk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.