Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan, Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu ve Parti Meclisi Üyesi Umut Ersoy, Emeğin Gündemi programına katılarak son günlerde gündemi meşgul eden KIB-TEK konusuna değindiler.
Özkızan: Emekten Yana, Sermayeye Karşı Siyaset Yapma Normalleşmeli
Özkızan, Elektrik Kurumu’nda Ercan ve DAÜ kurumlarından farklı olarak kademeli, yıllara yayılan özelleştirme sürecinden bahsedebileceğimizi belirtti. Özkızan, bununla mücadelenin de zamana yayılan, sabır gerektiren ve uzun perspektifli bir mücadele olması gerektiğini anlattı.
Ülkemizde iktidar denildiğinde hükümetleri düşünmemek gerektiğini söyleyen Özkızan, sermayenin kontrolünde bir yapının var olduğunu, siyasilerin de bunun bir uzantısı olduğunu söyledi. Emekçinin her gün sömürüldüğü ortamda rejim partilerinin emekten yana karar almak yerine, hala sermaye kesimini küstürmemeyi düşündüğünü aktaran Özkızan, emekten yana olmanın, sermayeye karşı siyaset yapmanın normalleşmesi gerektiğini vurguladı. Özkızan, bunun bir ideolojik mücadele olduğunu, pek çok sol çevrenin de bunu ciddiye almadığını söyledi. Özkızan, söz konusu Kıbrıslı Türklere ait kurumları geliştirmek, reforme etmek olduğunda sol çevrelerden ses çıkmadığını, bu kurumlara ne zaman saldırı olduğunda herkesin ayağa kalktığını söyledi. Kıb-tek özelleştirilsin denildiğinde herkesin sokağa döküldüğünü, iş Kıb-tek’in sorunlarını çözme, geliştirme, reform etmeye geldiğinde ise kimseden ses çıkmadığını anlattı. Özkızan, AKSA’yı kamulaştıralım sözünün daha büyük bir anlamı olabilmesi için, Kıb-tek’i nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz dediğimizde destek bulamadığımız için tıkanıyoruz ifadelerini kullandı.
Özkızan: Özelleştirme, Elimizden Şikayet Etme Hakkının Bile Alınması Demektir
Kıbrıs’ın kuzeyinde devlet yönetiminden veya kamu kuruluşlarından şikayetçi olduğunda hesabını soracağınız bir aralığın varlığına değinen Özkızan, özelleştirmenin siyasi sıkıntısının ise şikayet etme hakkının bile kalmayacak olmasıdır dedi.
Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nun uzun yıllardır dile getirdiği elektrik tüketimi ile ilgili önerilerini hatırlattı. Hane halkları için 0-250KW arasındaki elektirik tüketiminin ücretsiz olması talebini yıllardır dile getirdiklerini söylenen Özkızan, bu rakamın en temel tüketim olduğunu aktardı.
Rahvancıoğlu: AKSA Ülkemizde Büyüyen Bir Ur’dur
Rahvancıoğlu, ülkemizde 1999 yılında başlayan AKSA süreci CTP’nin son yaptığı 15 yılı kapsayan sözleşmeyle yeni bir zemin kazandığını o günden bugüne de artarak devam ettiğini söyledi. AKSA için büyüyen ur benzetmesini yapan Rahvancıoğlu, bundan sonraki süreçte AKSA’nın artık dizginlenemeyeceğini söyledi. Rahvancıoğlu, Kamusal elektrik üretimimizin geriletildiği, diğer taraftan da sürece çok cüzi bir katkıyla girmesi planlanan AKSA’nın üretimin %50’sine kadar yayıldığı bir süreçten bahsetti. Bu sürece bakıldığında, AKSA’nın şu an mecliste bulunan veya bulunmayan tüm rejim partilerinin katkısıyla hayata geçirildiğini aktardı.
Rahvancıoğlu: AKSA Devletten Daha Güçlü, Kimse Kamulaştırılsın Diyemiyor
Rahvancıoğlu, AKSA’ya özel Kamu İhale Yasası’nda değişiklikler yapılmaya çalışıldığını hatırlattı ve “AKSA bize o kadar muhtaç” açıklamasını yaptı. AKSA’ya Bağımsızlık Yolu dışında hiçbir partinin dur diyemediğini söyleyen Rahvancıoğlu, burada da Türkiye Cumhuriyeti egemenlerinin belirleyici olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, rejim partilerinin özellikle AKSA konusunda çok ciddi bir kilitlenme yaşadığına değindi. AKSA’nın devletten daha güçlü olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, kimse AKSA kamulaştırılmalıdır diyemiyor açıklamasını yaptı.
Ersoy: AKSA’ya Muhtaç Değiliz, Zenginleşmek İçin O Bize Muhtaç
Ersoy, Kıb-Tek konusunda 1999 yılından bugüne kadar gelen bir sürecin varlığından bahsetti. 1999 yılında UBP-TKP hükümetinin aldığı bir kararla kamu-özel ortaklığına gidildiğini anlatan Ersoy, arada gelip geçen bir sürü hükümet olmasına rağmen ortaklık sürecinin 24 yıldır işlediğini söyledi. Ersoy, AKSA’nın ülkenin elektrik ihtiyacının %50’ye yakınını karşıladığını, bunun kamu özel ortaklığı başlığı altında özelleştirme olduğuna değindi.
Ersoy, AKSA’yla yapılan anlaşmanın, yıldan yıla geliştiğini, bununla birlikte kamusal santrallerin bakımının aksatıldığını, yeni yatırımların yapılmadığını, hatta Türkiye ile imzalanan protokollere dahi anlaşmanın girdiğini kaydetti. Ersoy, bu modelde elektrik üretmeyi seçtiğimiz için, bugün sürekli artan elektrik faturaları ödediğimizi ve sürekli elektrik kesintisi yaşadığımızı vurguladı ve özelleştirmeyi sorgulamamız gerektiğinin altını çizdi.
Ersoy: AKSA Kamusal Kaynakları Kemiriyor
AKSA’ya muhtaç değiliz vurgusu yapan Ersoy, AKSA ile kurulan ilişkiye asalak ilişkisi benzetmesinde bulundu. AKSA’nın kamusal kaynaklarımızı kemirir şekilde olduğunu belirten Ersoy, zenginleşmek için AKSA’nın bize muhtaç olduğunu söyledi. Ersoy, AKSA’ya verdiğimiz paranın karşılığında aldığımız hizmetin eşit olmadığını, fazladan fazladan verdiğimizi belirtti.
AKSA’ya fazladan ödediğimiz miktarın 1 Milyar Doların üzerinde olduğunu söyleyen Ersoy, bu ödenen tutarla kamusal santral yapmakla beraber okullar, hastaneler, spor kompleksleri ve tiyatrolar yapılabileceğini anlattı. Ersoy, AKSA’nın kamusal kaynaklarımızın üzerinde karadelik olduğunu yineledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisi de buradaki elektrik sistemini analiz ettiği raporunda AKSA ile yapılan sözleşme için imtiyazlı sözleşme dediğini söyleyen Ersoy, sözleşmeyi incelediğinizde madde madde kıyaklar geçilmiş ifadelerine yer verdi. Sözleşmede AKSA’nın da sorumluluklarının yazdığını belirten Ersoy, bu taahhütleri yerine getirmediğini belirtti.
Ersoy: Enterkonnekte Değil Uzatma Kablosu
Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun enterkonnekteye karşı olmadığını desteklediğini belirtti. Enterkonnektenin iki şebekenin karşılıklı birbirine bağlanması anlamına geldiğini ve karşılıklı alışveriş yapılabileceğini söyleyen Ersoy, bahsedilen modelin ise Türkiye’den buraya uzatma kablosu çekmekten bir farkı olmadığını, Türkiye’ye enterkonnekte olamayacağımızı, enterkonnekte olmak için ENTSO-e onayının gerektiğini, bundan dolayı bahsedilen modelin şebekeye bağlı olmayan bir santralden bize uzatma kablosuyla elektrik verme anlamına geldiğini açıkladı. Bu şekilde gelecek elektriğin bizdeki sistemi de zora sokabileceğini vurgulayan Ersoy, bizim için düşünülen en kötü senaryolardan biri olabileceğini, şu an yaşadığımız elektrik kesintilerinden çok daha uzun süreli elektrik kesintileriyle sonuçlanabileceğini vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.