Son dönemlerde daha genç ve güzel görünmek için sık tercih edilen yöntemler arasında yer alan ozon tedavisi, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve yaşlanma hızını azaltmasının yanı sıra kas ve iskelet sistemi ağrıları, diyabet, fibromiyalji gibi yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren sağlık sorunlarının tedavisinde de etkili sonuçlar veriyor
Hastalıklara karşı koruma sağlıyor
Renksiz ve doğal bir gaz olan ozon, oksijenin 3 atomlu hali olup, oda sıcaklığında renksiz, kendine has kokusu olan bir gazdır. Hücre içinde antioksidan görev gören glutatyon miktarını artırarak, bağışıklık sistemini uyarır, böylece hastalık sırasında ve sonrasında karşılaşılabilecek ek sorunların kontrolünü sağlar.
Ozon, klinikte medikal bir ozon jeneratörü aracılığı ile elde edilmektedir. Ozonun sıklıkla kullanılış şekli kişinin kanının ozonlanmasıdır. Majör ozon terapisinde, kapalı bir sistem içerisinde kişinin 100 cc kanı alınır ve 100 cc ozon gazı ile muamele edildikten sonra yeniden kişiye verilir. Kana verildiğinde kan sıvısı içerisinde eriyerek vücuttaki ve hücre içindeki güçlü bir antioksidan madde olan glutatyonu artırarak etkisini gösterir. Tedavide dikkat edilmesi gereken ilk kural güvenli, kişiye özel steril bir ortamda yapılması ve ozon gazına dayanıklı tek kullanımlık malzemeler kullanılmasıdır. Ozon gazı plastiği parçalar. Bu nedenle kesinlikle plastik torbalar kullanılmamalıdır. Ozon tedavisi, mutlaka bu alanda deneyimli uzman bir hekim eşliğinde yapılmalıdır. Vakumlu cam şişeler, bakteri filtresi, çelik uçlu serum setleri, ozona dirençli slikonlu enjektörler, tıbbı ozon jeneratörü eşliğinde kullanılmalıdır. Uygun doz ve uygun teknikle hekim eşliğinde yapıldığı takdirde oldukça güvenli bir yöntemdir. Ozon tedavisi aynı zamanda koruyucu bir tedavi yöntemidir. Yaşlanmayı geciktirici (anti- aging), cildi parlatıcı etkisi de mevcuttur. Ayrıca kas içine uygulanan minör otohemoterapi yöntemi de alerji, akne tedavisinde sıkça tercih edilen bir tedavi yöntemdir. Ozon tedavisi birden fazla yöntemle uygulanabilmektedir. Yöntemler şu şekilde sıralanabilir;
- Kan yoluyla,
- Kas içerisine,
- Diz kireçlenmesinde eklem içine,
- Cilt altına,
- Deri lezyonun üzerine,
- Makattan uygulanabilmektedir.
Yara iyileşmesini hızlandırıyor
Ozon tedavisi oksijenin dokulara bırakılmasına, trombositlerin büyüme faktörlerini salmasına, özel sinyal molekülleri yoluyla hücre içinde düzenleyici etki göstererek dokularda yara iyileşmelerinin artmasına yardımcı olur. Temel olarak ozon tedavisinin kullanabileceği hastalıklar veya durumlar şu şekilde sıralanabilir;
- Covid sonrası kişide yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, göğüs ağrısı, yaygın kas ve eklem ağrısı gibi şikayetlere karşı ozon terapisi önerilmektedir. Ozon tedavisi solunum şikayetlerinin azalmasında ve genel performansın düzelmesinde etkilidir.
- Yorgun uyanma, genel isteksizlik, yorgunluk hali ve yaygın ağrılarla karekterize fibromiyalji sendromu olan kişilere önerilir.
- Bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılır.
- Diyabet hastalarında kan şekerini düzenlemek ve hastalığın olası komplikasyonlarını kontrol altında tutmak için kullanılmaktadır.
- Atardamar ve kılcal damar sorunlarında kullanılır.
- Vücutta enerji artışı yapar. Halsizlik, yorgunluk gibi semptomları azaltır.
- Romatizmal hastalıkların kontrol altına alınmasında etkilidir.
- Yaygın kas ve eklem ağrılarında faydalıdır.
- Fibromiyalji hastalığı bulunan kişilerde ağrıyı azaltarak hastanın yaşam kalitesini artırır.
- Kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerinin kontrolünde oldukça başarılıdır.
- Diyabetik ayak, bası yaraları ve yanıklarda iyileşme sürecini hızlandırır.
- İyi yaşlanma ve güzel bir cilt için uygulanabilir.
Ancak ozon tedavisinin uygulanmaması gereken bazı bireyler veya durumlar olabilir. Ciddi anemi durumlarında, gebeliğin ilk üç ayında, bakla alerjisi olan kişilere, kontrolsüz tiroid hormon bozuklukları ve yakın dönemde beyin kanaması, kalp krizi geçirmiş kişilerde uygulama önerilmemektedir. Bu tür durumlarda Sağlık Bakanlığı onaylı ozon uygulama sertifikasına sahip olan hekimlere danışılarak hastanın uygunluk durumuna göre karar verilmektedir. Genellikle haftada 1 veya 2 seans şeklinde uygulanan işlem ortalama 20 ila 30 dakika arasında sürmektedir. Seans sayısı hastaya göre değişmekle birlikte yılda ortalama 12 seanstır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.