Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs müzakerelerinde dönüşümlü başkanlık hususunun siyasi eşitliğin temel parametrelerinden biri olduğunu vurgulayarak "Dönüşümlü başkanlığın süresi tartışılabilir ama herkes siyasal eşit bir toplum olarak bir Kıbrıslı Türk'ün de oluşturulacak federal Kıbrıs'ın başına geçebileceğini görecek" dedi.
Özyiğit, Kıbrıs sorununun çözümü için adada yürütülen müzakerelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Adada dönem dönem kesintiye uğrasa da 1968'den beri müzakere yapıldığını ancak henüz istenilen sonuca ulaşılamadığını belirten Özyiğit, 2004'te halk oylamasına sunulan ve yüzde 65'le Türk tarafının kabul ettiği Annan Planı'nın Rumlar tarafından reddedilmesinin Kıbrıslı Türkler açısından hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi.
Tarafların Şubat 2014'te yaptıkları ortak açıklamanın çözümün şeklini belirlemek açısından son derece önemli olduğunun altını çizen Özyiğit, 1960'ta imzalanan anlaşmada Kıbrıslı Türklerin iki kurucu ortaktan biri olduğunu hatırlattı.
Özyiğit, dönüşümlü başkanlık hususunun siyasi eşitliğin temel parametrelerinden biri olduğuna işaret ederek "Elbette bu dönüşümlü başkanlığın süresi tartışılabilir ama herkes siyasal eşit bir toplum olarak bir Kıbrıslı Türk'ün de oluşturulacak federal Kıbrıs'ın başına geçebileceğini görecek" diye konuştu. Özyiğit, bakanlar kurulunun oluşumu ve karar alma mekanizmalarının sağlama alınmasının önemine vurgu yaptı.
Toprak ve mülkiyet konusunun müzakerelerin en çetrefilli yanını oluşturduğunu kaydeden Özyiğit, mülklerde 1974 öncesi dönemki sahipleri kadar şu anki sahiplerinin hakları olduğuna, bununla ilgili uluslararası mahkemelerin ve kurumların kararlarının bulunduğuna dikkati çekti.
Olası bir karmaşa durumunda Mülkiyet Komisyonu'nun kararının esas alınacağını hatırlatan Özyiğit, şöyle devam etti:
"Biz çok ciddi bir sıkıntı yaşanmayacağını düşünüyoruz. Şunu da söylemek lazım, özellikle 41 yıldır bu mülklerin içinde oturan insanların, sınır boylarında verilmesi muhtemel olan bazı köylerdeki insanların nereye gidecekleri, hangi evlere ne zaman yerleştirilecekleri son derece önemlidir. Bu insanları anlamak lazım, onlara saygı duymak lazım çünkü 41 yıldır yeni bir yaşam biçimi oluştu."
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve müzakere ekibine güvendiklerini vurgulayan Özyiğit, "Haksızlıkların giderileceği, bundan sonra oluşturulacak yapıyla birlikte uzlaşılacak çözümde, artık bu mülklere herkesin 'malım' diyebileceği bir noktaya da geleceğiz. Bunun da bilinmesi lazım" diye konuştu.
Garantörlük konusunun garantörlerle konuşulacağını belirten Özyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rumlar kendi güvenlikleri için şu anda Yunanistan'ın garantisine ihtiyaç duymuyor olabilir ama Kıbrıslı Türklerin güven konusunda hala birtakım sıkıntıları var. Yıllar önce yaşanmış acı olaylar var. Bu acı olayların bir daha yaşanmaması esastır. Bu nedenle diyoruz ki garantiler olası bir çözümden sonra, güven bunalımının ortadan kalkması ile konuşulmalıdır. Güven bunalımı sürdüğü müddetçe bunu konuşmak çok da doğru değildir."
Çözümden sonra adanın kuzeyine doğrudan uluslararası uçuşların başlayacağına da değinen Özyiğit, "Yaz dönemlerinde Kıbrıs'ın güneyine her ay 400 bin turist gidiyor. Bu son derece önemli. Bu turistlerin serbest bir şekilde, Kıbrıs'ın kuzeyine de geldiğini düşündüğünüzde ekonomi kendi başına ihya olur zaten. Kaldı ki olası bir çözümle birlikte adanın çevresinde bulunan hidrokarbon gazının toplumlar tarafından paylaşılması meselesi var. Elbette bu da önemli bir ekonomik getiridir" dedi.
Özyiğit, çözüme varılması halinde uluslararası yatırımcıların adaya daha fazla ilgi duyacağını, bunun da ülkedeki istihdam ve ekonomiye olumlu katkı yapacağını ve ada halkının hayat standartlarını yükselteceğini söyledi. Özyiğit, "Olası bir çözüm her anlamda, sadece sosyal yaşam anlamında değil, ekonomik yönden de çok daha iyi şeyler sunacak" ifadesini kulandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.