Rum Enerji, Ticaret ve Sanayi Bakanı Natasa Pilidu, Politis gazetesine verdiği söyleşide, Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz ve Avrupa’ya ilişkin enerji planlamalarından söz etti.
Rum Enerji, Ticaret ve Sanayi Bakanı Pilidu, Ukrayna savaşı nedeniyle Rum Yönetimi’nin enerji planlamalarından söz ederek bugünkü koşullar altında, Doğu Akdeniz’in enerji rolünün gelişmekte olduğunu bununla birlikte enerji planlarının nasıl değişeceğini kesin olarak söylemenin ise erken olduğunu söyledi.
Pilidu, Avrupa’nın Rusya kaynaklı enerji bağımlılığından kurtulması gerekliliği konusunda ortaya çıkan momentumun, Rum Yönetimi tarafından değerlendirildiğini, bölge ülkelerin işbirliğiyle Doğu Akdeniz’in enerji koridoru konusunun, görüşmelerin merkezi haline geldiğini ifade etti.
Pilidu, geçtiğimiz hafta Kudüs’te Yunanistan ve İsrail mevkidaşları Kostas Skrekas ve Karine Elharrar ile birlikte, üçlü işbirlikleri çerçevesinde, enerji alanındaki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların yoğunlaştırılmasına, önlerindeki seçeneklerin değerlendirilmesine karar verdiklerini belirtti.
Üçlü görüşme çerçevesinde ele alınan Doğu Akdeniz bölgesinden Avrupa’ya LNG’nin taşınması için bir koridor oluşturulması konusunun sorulması üzerine Pilidu, doğal gaz taşıma koridorunun, kendilerine ait enerji kaynaklarının değerlendirilmesi açısından her zaman araştırılan bir alt yapı olduğunu belirterek, üçlü zirvede sunulan önerinin, Güney Kıbrıs’ta sıvılaştırılmış doğal gaza ilişkin (FLNG) yüzer bir tesisin kurulmasıyla ilgili olduğunu ifade etti.
Doğal gazın, Yunan Energean şirketinin idaresindeki yataklardan borularla taşınacağını ifade eden Pilidu, bunun, önümüzdeki haftalarda İsrail MEB’inde teyit edilmesi ve FLNG istasyonundan gemiyle Avrupa’daki yeniden gaz haline getirme istasyonlarına ulaşmasının beklendiğini söyledi.
Pilidu, şirketin bu sürece ilişkin koyduğu zaman takviminin 2026 yılının ikinci yarısı olduğunu belirtirken doğal gaz miktarı ve şirketin önerisine ilişkin ayrıntılı bilgilendirmeyi de önümüzdeki haftalarda beklediklerini ifade etti.
Başka bir soru üzerine Pilidu, Doğu Akdeniz bölgesinde bugün önemli miktarda doğal gazın bulunduğunu ve bu perspektifin de arttığını söyleyerek Güney Kıbrıs’ın kısa bir süre önce, tek tarafı olarak ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde yer alan 5’inci parselin ruhsatını ExxonMobl/Qatar Energy konsorsiyumuna verdiğini, bunun da sadece Güney Kıbrıs’a olan güveni değil “MEB”ine ilişkin perspektifleri de gösterdiğini belirtti.
Pilidu, ENI-Total şirketinin de yakın zaman içerisinde sondaj faaliyetlerine başlayacağını söyledi.
Amerika’nın enerji çerçevesinde işbirliği yapacağı Yunanistan, İsrail, Güney Kıbrıs gibi ülkelere Türkiye’yi de dahil etmesinin ve yaklaşımın realist olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Pilidu, bu seçeneğin Kıbrıs sorununun çözümüyle, değerlendirme için açılabileceğini belirtti.
Pilidu, jeopolitik alandaki değişikliklerin Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını gerektirdiğini belirterek, uluslararası toplumun, ülkede adil bir çözüm bulunması çabalarına yardımcı olması temennisini de bulundu.
Pilidu, çözüm ile birlikte enerji konusu da dahil olmak üzere çeşitli alanlardaki seçenekleri genişleteceğini söyledi.
Bir başka soru üzerine İsrail ile olan ilişkilerden söz eden Pilidu, İsrail ile samimi ve karşılıklı bir dostluk geliştirdiklerini, bu ilişkinin Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesinden etkilenmediğini ifade etti.
ENI-Total şirketinin ne zaman sondaj faaliyetlerine başlayacağına dair soru üzerine ise Pilidu, bu yıl iki sondajı öngören faaliyetlere ilişkin tam olarak zaman takviminin belirlenmesini beklediklerini söyledi. Pilidu ilk sondajın gelecek haftalarda başlayacağını da ifade etti.
10’uncu parsele ilişkin doğal gaz miktarının ne zaman öğrenileceğinin sorulması üzerine Pilidu, değerlendirme sondajından alınan verilerin ve sonuçların değerlendirilmesinden önce açıklama beklenmediğini belirtti.
Pilidu açıklamaları çerçevesinde ayrıca ABD ve AB’nin enerji alanında stratejik ortakları olduğunu söyledi.
Bir başka soru üzerine Pilidu, Rum doğal gazının borularla Mısır’daki terminale taşınmasının ve AB tarafından da desteklenen EastMed boru hattı projesinin de masada bulunduğunu belirtirken “Afrodit” yatağından Mısır’a taşınmasının iki ülkenin ekipleri tarafından incelendiğini anımsatarak, seçeneklerin sürdürülebilirliği konusunda sonuca varmak için de ilk önce incelemelerin tamamlanması gerektiğini ifade etti.
Pilidu, EastMed konusunun ne zaman netlik kazanacağına dair bir soru üzerine, gerek Güney Kıbrıs gerekse müdahil ülkelerin (İtalya, Yunanistan ve İsrail) projeye yönelik desteklerini ifade ettiğini ancak bunun tek başına boru hattının hayata geçirilebilir olup olmadığını ortaya koymadığını söyledi.
Pilidu, bu aşamada boru hattının sürdürülebilirliği konusundaki incelemenin beklendiğini, sürdürülebilir olup olmadığına dair nihai kararı ise kendileri tarafından değil, şu anda yapılan incelemenin değerlendirilmesi aracılığıyla projeyi yapacak olan paydaşın vereceğini ifade etti.
Pilidu açıklamaları çerçevesinde EuroAsia İnterconnector isimli Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail arasındaki elektrik bağlantısı projesinden de söz etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.